19.

36.5K 2.5K 384
                                    

    Murat erkenden bavulunu da alarak evinden çıktı. Ela ile sözleştikleri gibi Murat'ın evinin olduğu sokağın dört beş sokak ötesindeki caddedeki bir kafenin önünde buluşacaklar, oradan da taksiye binip havalimanına geçeceklerdi. Bavulunu sokaklarda sürüyerek ardından çekti, bavulun çıkardığı gıcık sesten rahatsız oldu ve tedirgin bir şekilde yürüdü. Yürürken içinden Ela'nın vazgeçmemiş olması için dua ediyordu. Murat kendi kendine sakin olması için telkin veriyor, her şeyin yolunda gideceğine kendini inandırmak istiyordu. Nitekim kafeye doğru yaklaştıkça içindeki heyecanın artmasına rağmen kafenin önünde etrafı kolaçan eden kızı görünce biraz rahatladı. Adımlarını hızlandırarak kendisini fark edip gülümseyen kızın yanına vardı.

"Günaydın."

"Günaydın. Ne zaman geldin, çok beklemedin değil mi?"

"Yok. Erkenden, biraz yürüyüp geleceğim diyerek ayrıldım kızlarla kaldığım evden. Yalnız çanta filan alamadım şüphelenmesinler diye. Sadece kimlik ve pasaportum var." Murat etrafına baktı.

"Daha iyi. Hadi gidelim." diyerek yürürken kız da koşar adım arkasından geliyor ve Murat'a yetişmeye çalışıyordu. Murat yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. Bavulunu bagaja yerleştirip arka koltuğa oturan Ela'nın yanına oturdu ve havalimanına gitmek istediklerini söyledi taksiciye. Taksi hareket ederken göz ucuyla Ela'ya baktı. Camdan dışarıyı seyrediyordu yüzünde küçük bir tebessümle. Murat da birini kurtarmanın gururu ile gülümseyerek camdan dışarıya baktı. Bir gün böyle bir şey yapacağını söyleseler inanmaz, güler geçerdi ama şimdi yanındaki kızı düştüğü bataklıktan çıkarmıştı ve ona tutunacak dal olmuştu.

    Camdan dışarıdaki rüzgarlı ve bulutlu Washington'ı izlerken aklına İpek geldi. İçini çekip gözlerini kapattı. Keşke bu kıza tutunacak dal olduğum gibi İpek'e de olsaydım da onu yüz üstü bırakmasaydım, diye geçirdi içinden. O gün düşündükleri, söyledikleri gerçek miydi, kendi gerçekten o gün İpek'i bırakmayı düşünüyor muydu? O an nasıl bir ruh halinde böyle bir şeyi yapmıştı, bilmiyordu. Bildiği tek bir şey vardı ki bugün ki Murat, o gün ki Murat değildi. İnsanlar değişirdi, dönüşürdü ve hiçbir insan doğduğu gün ki gibi masum kalamazdı. Elbet o gün verdiği kararlar o günlerde yaşadıklarının bir yansımasıydı sadece. Belki İpek'in dediği gibi ikinci bir hataya imza atıp Fransa'ya gitmeseydi her şey düzelecekti, söylenilen sözler sineye çekilecek ve ardından bir gün kavga ederken araya sokuşturulup karşı tarafı üzmek için kullanılacaktı. Herkes gibi olacaklardı yani.

    Havalimanına gelip taksiden indiler. Murat bavulunu aldıktan sonra uzaklaşan taksiye baktı ve sonra Ela'ya döndü. Genç kadın etrafı seyrediyordu. Murat hafifçe koluna dokunup elini geriye çekti sonra.

"Gel içeriye girip bir yerlerde bir şey içelim uçak saatin gelene kadar." diyerek yürüdü. Kız yine ardından yetişmek için koşar adım yürüyordu. Onun bu haline güldü kendi kendine. O gece gördüğü yaşından belki de on yaş büyük duran o kadın neredeydi, bu arkasından küçük bir kız çocuğu gibi koşturan kız nerede? Murat bunları düşüne düşüne bir kafeye girdi ve Ela ile birlikte bir masaya oturdu. İki fincan kahve söyleyip sessizce oturdular bir süre. O arada söyledikleri kahveler geldi, onları içtiler ama hiç konuşmadılar. Sanki konuşurlarsa içinde bulundukları rüyalar yıkılacakmış gibi hissediyorlardı. Ela özgürlüğünün rüyasını, Murat ise oğluna ve her ne kadar ayrı da olsa sevdiği kadına kavuşmanın rüyasını bir anda kaybedecek gibi korkuyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Murat kıza. Ela gülümsedi.

"Özgür."

"Bir daha özgürlüğünü kimsenin ellerine verme. O illetten kurtulmak için elinden gelen çabayı göstereceğine ve bir gün onu bırakacağına söz ver."

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now