8.

44.6K 3K 507
                                    

    İpek yorgun argın eve vardığında kısmen beklediği bir manzara ile karşılaştı. Tek şaşırdığı sadece annesinin değil, diğer aile üyelerinin ve arkadaşının da evde onu bekliyor oluşuydu. Oysa sadece annesi ile uğraşacağını düşünüyordu. Annesi, teyzesi, Elif, eniştesi ve Sadi oturma odasında oturmuş, kapının önünde direnen İpek'e bakıyorlardı. İpek kapının önünde çoraplarını çıkartıp odanın içine girerek bir sandalyeye oturdu. Sonra üstünde gezen gözleri seyretti. Hepsi de yara bere içinde kalmış ayaklarına bakakaldılar ilk başta ve ne yapacaklarını şaşırdılar.

"Bu halin ne?" diyerek annesi ve Elif yanına koştular ardından ve eğilip İpek'in kan revan içinde kalmış ayaklarına baktılar. Onlardan sonra  Eniştesi ve Sadi de ilk şoku atlatıp  İpek'in yanına vardılar.

"Anne, anahtarı saklarken halimi düşünmüyorsun da şimdi karşıma geçmiş bunu nasıl sorabiliyorsun?"

"Benden habersiz iş çevirdiğin için yaptım. Öyle üzüldüm ki anlatamam İpek! Meğer bana bir çiftlik alacağını, taşınacağını haber vermeyecek kadar yabancıymışsın." Annesinin kırgın olduğunu sesinden anlayabiliyordu. Hakkı vardı. Haber vermeli, öyle aniden ben gidiyorum dememeliydi.

"Özür dilerim ama bu anahtarları saklamanı gerektirmezdi. Senin yüzünden o pis Sedef ile karşılaştım. Onun yüzünden karakolluk oldum."

"Biliyoruz. O kadın Murat'ı arayıp haber vermiş zaten. Murat beni aradı." diye araya girdi Sadi. İpek onu duymamış gibi tekrar annesine döndü.

"Affet beni. Ben sadece kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum. Dedem bu evi sana bırakmasaydı, emekli maaşınla burada yaşayabilir miydin? O maaş sana zor yetiyor, sadece sana daha fazla yük olmamak için çabaladım."

"Sana sadece kırıldım. Eğer bugün böyle bir şeyin başına geleceğini bilsem salaklık edip anahtarları saklamazdım. Biraz burnun sürtsün istemiştim sadece." Annesinin gözünden süzülen yaşları görünce içi parçalandı. Eğilip annesinin ellerini avuçlarının içine alarak öpüp yanağına koydu ve hüzünle gözlerinin içine baktı.

"Ayaklarına pansuman yapmak gerek. Elif banyo dolabında ilk yardım çantası olacaktı, rica etsem getirir misin?" diyerek annesi Elif'e döndü. Elif hızla odadan çıkarken eniştesi girdi araya.

"Hastaneye mi götürsek seni İpek? Ayakların baya yaralanmış. Ne oldu da bu hale geldiler?"

"Sedef'e sinirlendim. Sinirimi bastırmak için yürüdüm ama kendimi kaybetmişim, ben bile farkına varmadım."

"Ne diye kendini harap ediyorsun kızım?" dedi kısık sesle teyzesi oturduğu tekli koltuktan endişeyle bakarak. Hastaydı, gücü kuvveti iyice gitmişti ve zor konuşuyordu.

"Boş ver teyze, sorma. Hatırladıkça sinirleniyorum." dedi. O sırada Elif ilk yardım çantası ile içeriye girdi.  Annesiyle Elif beraber İpek'in ayaklarını temizleyip pansuman yaparak sardılar. İşleri bittiğinde annesi İpek'e sarılıp öptü, kokusunu içine çekti. Anahtarı bir anlık kızgınlıkla saklamanın pişmanlığını yaşıyordu. Herkes yerine geçti, bir müddet sessizce oturdular, herkes İpek'in durumunu düşünüyordu. Sonunda sessizliği bozan eniştesi oldu.

"Kızım, bak ta Çorlu'dan buralara kadar senin için geldik. İstersen gel bir müddet bizim yanımızda kal. Karnın burnunda çiftlik işleri ile nasıl uğraşacaksın sen?"

"Yok, enişte. Ben kimseden yardım almadan, kendim ayağa kalkacağım. Biliyorsunuz beni işte. Niye bu kadar ısrar ediyorsunuz, anlamıyorum. Sadece yanımda durun, kararlarıma saygı duyun. Sizden başka hiçbir şey istemiyorum. Ah, be teyze. Hastasın, bir de kalkıp buralara kadar gelmişsin." diyerek eniştesinden gözlerini çevirerek teyzesine baktı. Yüzünde her zamanki masum gülümsemesi ile kendisine bakıyordu yaşlı kadın.

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now