21.

34.6K 2.3K 138
                                    

      Doktorun odasından çıktıktan sonra koridorda bulanan oturaklara oturdu. Eğilip dirseklerini dizlerine yaslayarak ellerini yüzüne kapattı ve ağlamaya başladı. Niye üzülüyordu ki o adam için? Niye? Annesini ve kendisini bırakıp giden o değil miydi? Çıkıp gitse şu hastaneden arkasını dönerek kim onu yargılayabilirdi ki? Kimse. Kimse onu yargılayamazdı ama o çıkıp gidemiyordu işte. İpek babası gibi değildi, olamazdı da. Her şeyden önce o bir insandı, insan olana da olamayana da arkasını dönemezdi. Doğruldu. Yüzüne yapışan saçlarını geriye itti, nefes aldı, göz yaşlarını sildi kendini toparlayarak ayağa kalktı.

"Tamam İpek, sakin. Senin sakin olman gerek kızım. Hadi!" diyerek kimseden göremediği desteği kendini kendine verdi. Sonra da merdivenlere yönelerek hemen bir kat aşağıya indi. Oturaklarda oturmuş kucağındaki ellerine bakan genç kıza baktı.

"Derin!" Kız umutla başını kaldırıp İpek'in gözlerine baktı. Ayağa kalkıp İpek'in yanına geldi.

"İyi misin? Gözlerin kızarmış sanki."

"Öyle mi? Bilmem, farkında değilim. Sana iyi bir haberim var."

"Öyle mi? Ne oldu? Ay, çabuk söyle!" diyerek yerinde zıplayan kıza baktı.

"Baban uyanmış."

"Gerçekten mi? Ay, çok şükür! Görebilir miyiz? İzin verdiler mi? Konuşabilir miyim onunla?" İpek gülümsedi buruk bir şekilde.

"Bugün bizi alamazlarmış içeriye. Hafta içi tekrar geliriz, olur mu?" Derin biraz hayal kırıklığına uğrasa da yüzündeki gülümseme solmadı.

"Tamam."

"Hadi, gidelim. Ne diyeceğim, Sadi abinle buluşalım mı?"

"Olur."

"Tamam, ben arayayım. Bize bir şeyler hazırlasın. Hem ben kahvaltı da yapmamıştım. Evde kedisi de var. Sever misin kedileri?"

"Severim."

    İpek, Sadi'yi aradı ve yanına gelmek istediğini söyleyince Sadi hemen kabul etti. İpek, Derin'i de alarak arabaya binip Sadi'nin Ortaköy'de babaannesinden kalma evine gitti. Arabasını dar sokakta zorla da olsa park edecek yer bularak park etti. Arabadan indiler, Derin merakla etrafına bakarak İpek'in arkasından yürüdü, beraber apartmana girdiler ve en üst kattaki Sadi'nin evine merdivenlerden çıktılar. İpek kapıyı hızlı hızlı çaldı. Sadi kapıyı açtı, gülümsedi ama bir sorun olduğunu hemen anladı İpek'in yüzünden. Kapıyı daha da açarak eliyle içeriyi gösterdi.

"Hoş geldiniz. Gelin içeriye." ilk Derin  içeriye girdi ardından da İpek. Sadi oturma odasını gösterdi Derin'e.

"Derin sen odaya geç otur. Ben de ablanla biraz iş hakkında konuşacağım. Birazdan geliriz. Televizyonun kumandası sehpanın üzerinde istersen açabilirsin ya da Boncuk, yani kedimle oynayabilirsin." dedi. Derin oturma odasına doğru yürüdü her şeyden habersiz.

"Tamam. Beklerim ben." dedi kız. O sırada Sadi hemen ruh gibi kapının önünde duran İpek'in kolundan tutup arka taraftaki odasına doğru çekiştirdi. İpek itiraz etmeden onun arkasında yürüdü. Sadi'nin küçük çalışma odasına girdiler ve Sadi kapıyı kapatır kapatmaz İpek'e döndü.

"Ne oldu İpek? Bu yüzünün hali ne?"

"Sadi! Sadi, çok kötü bir şey oldu? Ben ne yapacağım? Allah'ım ben ne yapacağım Sadi?" deyip odanın içinde ellerini başını koyarak bir ileri bir geri yürüdü. Sadi endişeyle ona baktı, halinden korkmuş, bir şey soramıyordu. İpek durdu aniden.

"Bir daha yürüyemeyecek, kollarını hareket ettiremeyecek, kendi yemeğini kendi yiyemeyecek... Boyundan aşağısı felç kalmış. Sadi niye bütün bunlar benim başıma geliyor? Neden ya? Ne günahım vardı benim? Kime ne kötülük ettim de tüm bu şeyler benim başıma geldi? Ya ben sadece mutlu olmak istedim, mutlu! Geldiğim şu noktaya bak. Dertlerim bumerang gibi, atıyorum geri geliyorlar!" Sadi duyduklarına karşısında şok geçirdi, olduğu yerde kalakaldı. Gerçekten İpek'in başına gelmeyen kalmamıştı. İpek gidip camı açtı ve başını camdan dışarıya uzatıp ardı ardına derin derin nefes alıp verdi.

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin