18.

36.2K 2.4K 449
                                    


      Murat haftalardır sokak sokak geziyor, Washington'a geldiği gün tanıştığı kadını arıyordu. Bu koskoca şehirde onu nasıl bulacaktı emin değildi ama pes etmeyecekti. Bu kadın öylesine hayatına girmemişti, biliyordu, hissediyordu bu kadınla ilgili bir şey olduğunu. O broşür eline boşa tutuşturulmamıştı, boşa alıp çantasına atıp haftalar sonra boşa tekrar görmemişti...

     Akşam eve gidince camdan dışarıya bakıyor, o gün Ellie'nin yanında olan kadınlar gelirse diye bekliyordu ama ne gelen vardı ne de giden. Bir görse bir tanesini...

    Cumartesi günü Türkiye'ye gidecekti ve en azından uçağa binmeden bulup onunla konuşmak, onu bazı konulara ikna etmek istiyordu. O gün konuşurken yüzündeki çaresizliği, eskiye olan özlemi görmüştü. Belki Murat kendi hayatında yaptığı hataları düzeltememiş, hep bunun pişmanlığını içinde taşıyor olacaktı ama bir başkasının hayatında bir şeyleri düzeltmesine yardımcı olabilirdi. Çünkü bazen insanlar düştüğünde kalkmak için bir ele ihtiyaç duyuyorlardı. Kendisi de çok düşmüştü ve her ayağa kalkışında tek başına olmanın ve çabalamanın ne kadar zor olduğunu biliyordu. Üstelik bu kız düz bir yere düşmemişti, derin ve çıkılması neredeyse imkansız bir kuyuya düşmüştü.

      Yine bugün de gözü sokaklarda Ellie'yi aradı. Akşam eve varmak için taksiye bindiğinde, her sokak başında bekleyen, kaldırımda yürüyen ve bir mağazanın önünde vitrinleri seyreden bütün kahverengi saçlı, orta boylu kadınların yüzüne baktı dikkatlice. Yok... Sanki yer yarılmıştı da Ellie içine girmişti. Başını taksinin camına yasladı, acaba kadının yüzünü yanlış mı hatırlıyordu? Çünkü o gün onu İpek'e benzetirken üzüntüden benzettiğini fark etmişti ve belki yine üzüntüden kadının yüzü hafızasına çok farklı kazınmıştı. Derin bir nefes aldı taksi köşeyi dönerken. Gözlerini kapattı ve belki de vazgeçmesi gerektiğini düşünürken gözlerini tekrar açtığında kırmızı ışıkta onu gördü. Yaya geçidinden karşıdan karşıya geçiyordu. Bir an durakladı, sonra heyecanla cebinden çıkardığı ve taksi ücretinden daha büyük bir miktar parayı taksiciye vererek arabadan aniden indi. İnerken az kalsın bir motorsiklet çarpacaktı, yanından öfkeyle bağırarak geçen motorcunun küfürlerine aldırış edecek zamanı bile yoktu. Akmaya başlayan trafiğin ortasında kalarak kendisine basılan korna seslerinin gürültüsü arasında zor da olsa karşıya geçti. Ellie'nin sola doğru yürüdüğünü görmüştü ve karşıya geçer geçmez sol tarafa doğru koştu. Gözü kalabalığın içinde kadının tanıdık yüzünü arıyordu. Biraz daha ilerledi, az ileriden bir sokağa saptığını fark etti ve tekrar koşmaya başladı. Nefes nefese caddeden sağ taraftaki sokağa daldı. Ellie ileride yürüyordu. Niye ise erkek gibi giyinmişti. Saçları o geceki gibi derli toplu değil, aksine dağınık ve özensizdi. Olduğu yerde durarak ellerini dizlerine koyarak eğildi ve yürüyen kızın ardından seslendi.

"Ellie! Hey! Ellie, buraya bak!" Kadının ismini duyar duymaz arkasına baktığını, sokakta gözünü gezdirdiğini ve gözlerinin şaşkınlıkla kendisini bulduğunu gördü. Genç kadının bir an duraksayıp ardından hiç beklenmedik bir şekilde koşarak kaçtığını fark edince içini çekti ve o da ardından koştu. Evrak çantası ayaklarına dolaşıyordu, nefesi kesilmek üzereydi ve neden kaçtığını anlamadığı kadının arkasından tekrar bağırdı.

"Ela, dur! Dur artık! Bekle!" Kadın aniden kaçtığı gibi yine aniden durup arkasına baktı ve Murat'ın yanına gelmesini bekledi. Murat nefes nefese kalmış bir şekilde gelip önünde durarak bir binanın duvarına yaslandı.

"Sen ismimi nereden biliyorsun? Kimsin sen?" Murat gülümsedi.

"Ellie'ye en yakın Türkçe isim o. Doğru tahmin etmişim. Biliyordum bunu senin durduracağını ve şansımı denedim." Kadın endişeyle yüzüne baktı.

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now