11.

41.7K 3K 279
                                    

Merhaba sevgili okurlarım🤗
Bugün iki bölüm birden paylaşıyorum. Ayrıca daha önce paylaştığım bölümlere destek verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim. Kitabımı beğenmeniz beni çok mutlu etti.😇😊 Neyse daha fazla tutmayayım sizi. Keyifli okumalar


O gün bir iki yerle daha görüştü İpek. Onlarla randevusu vardı ve görüşme konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadı. Hakan Bey dışında, başka bir perakende marketler zincirinin müdürü olan Zeliş Hanım ile anlaşma yaptı. O da tıpkı Hakan Bey gibi eğer satış onayı ve ruhsat alırsa ürünlerini birkaç markette satabileceğini söyledi. Diğer görüştükleri ise reddetti onu ama buna üzülmedi, şimdilik iki yerle anlaşmıştı ve zaten ancak o kadar ürün üretebilirdi kendisine. Akşam çiftliğe gidince mutlu haberi Niyazi ile paylaştı. Adam sevincinden havalara uçtu resmen duydukları karşısında. Hemen gidip bir çay demledi semaverde. İpek ile bahçede çay içmek için göle yakın koydukları masaya oturdular. İpek göle bakıyordu.

"Bu iş tutar bu gidişle İpek Hanım."

"Bakalım Niyazi. Duruma bağlı. İnşallah haftaya gelen ziraatçılar ruhsat ve satış onayı verirler bize. Çok dikkatli olmalıyız. Her şey yerli yerinde, temiz ve düzenli olmalı. Eğer ürünlerimizi sağlık koşullarına uygun bir ortamda üretmeye devam edersek neden tutmasın iş?"

"İpek Hanım, siz çok yaşayın ya. Eski patronumuzdan maaş filan alamazdık. Elektrik, kira, doğalgaz ve su faturası yok diye kalıyorduk burada. Ama siz..."

"Şşş Niyazi. Duymayayım böyle şeyler. Ben hakkınız olanı veriyorum. Daha hem iki aydır tanışıyoruz. İleride daha çok kazanırsam size de bir şeyler yaparım..." dedi göz kırpıp gülümseyerek.

Saat ilerleyince ikisi de kalkıp evlerine girdiler. İpek her yeri kilitleyip kontrol ettikten sonra yukarıya çıkıp yatağına uzandı. Sabah rastgele bir kitapçıdan ucuz diye aldığı ve daha önce hiç duymadığı "Gözlemler" adında bir kitabı okumaya başladı.

Saat epey ilerlemiş, gece yarısını geçmişti. İpek elindeki kitabın sayfalarını geçtikçe iyice merak etmiş bir türlü kitabı okumayı bırakamamıştı. Kitabını okumaya devam ederken birden bir ses duydu. Ayağa kalkıp sese kulak verdi. İneklerinden birisi möğlüyordu ama bu sefer normal bir möğleme değildi. Sanki acı çekiyordu ve sesi biraz beklemesine rağmen bir türlü kesilmiyordu. Bir şey mi olmuştu acaba? Hemen odasından çıkıp aşağıya indi. Merdivenin altında çiftliğin eski sahibinden kalma bir av tüfeği vardı. Hemen onu alıp omzuna astı. Nasıl kullanacağından pek emin olmadan dışarıya çıktı ama yağmurun yağdığını görünce tekrar içeriye girdi. Hemen yağmurluğunu ve ahırda giymek için aldığı sarı çizmelerini giyindi. Tekrar dışarıya çıktı ve evin arkasındaki müştemilata doğru koştu. Önüne gelince kapıyı çaldı sert bir şekilde.

"Niyazi! Niyazi uyan!" diye seslendi Niyazi'ye. Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Niyazi uyku mahmuru gözlerle kendisine bakıyordu.

"İpek Hanım, ne oldu? Saat kaç?"

"Niyazi ahırda bir şeyler oluyor sanırım. İneğin teki susmadan möğlüyor. Bak duyuyor musun buraya kadar geliyor?" Niyazi birden kendine geldi. İçeriye koşup yağmurluğunu alarak geriye geldi.

"İpek Hanım, bir ineğimiz vardı gebe. O doğuruyor olmalı. Hemen veterineri aramamız lazım." diyerek ahıra doğru koştu. İpek de ardından gitti. Niyazi ahırın kapısının önünde durarak telefonunu çıkartıp veterineri aradı. Bir iki dakika boyunca telefon açılmadı. Sonunda açıldığında Niyazi durumu hemen veterinere anlattı ve gelmesini istedi. Ama yüzü telefonda konuşurken iyice düştü. Telefonu kapatıp İpek'e baktı.

"İpek Hanım şimdi gelemem diyor."

"Nasıl gelemezmiş? Parasıyla değil mi? Parası neyse veririz."

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now