23.

31.1K 2.2K 226
                                    

    İpek, hastaneden çıktıktan sonra birkaç iç mimar ile görüştü. Arka taraftaki deposunun durumunu anlattı. Bir tanesi diğer ikisine göre aşağı yukarı çıkacak masraflar için daha az fiyat biçince onu çiftliğe davet etti yarın için. Onunla anlaştıktan sonra oradan çıkıp bir pedagoga gitti. İlk başta randevusuz alamayacaklarını belirtseler de İpek ısrar edince pedagogla görüştürdü sekreter onu. Pedagoga çocukların yaşadıklarını, özellikle Derin'in durumdan çok etkilendiğini anlattı. Pedagog ise İpek'e randevu verdi, randevuya kadar onlara nasıl davranması gerektiğini anlattı ona.

    Okul saati yaklaşırken ancak pedagogla görüşmesini bitirebildi. Dışarıya çıkınca ilk işi arabasına binmeden önce bir bankamatik bulup kartında ne kadar para kaldığını öğrenmek oldu. Ekranda yazan rakamlara bakınca derin bir iç çekti. Elinde avucunda ne varsa harcamıştı. Eliyle dönen başını tuttu. Bankamatiğe yaslandı. Gözlerini kapatıp soğuk havayı içine çekti. Sonra gözlerini açarak alçak bir duvara oturdu. Düşündü durdu dakikalarca... Hiç böyle hesaplamamıştı kredi çekerken. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesap etmiş, parasını nasıl harcaması gerektiğini düşünmüştü. Peki ya şimdi geldiği noktada hesaplarına uyan en ufak bir kısım var mıydı? Yoktu. Hazıra dağ dayanmaz, diye bir söz vardı ve bu tanım aynen kendi durumunu özetliyordu. Düşüncelerinden yüzüne çarpan soğuk rüzgar ile sıyrıldı. Saatine baktı. Okul çıkışına geç kalacaktı. Ayağa kalkıp arabasına yürüdü.

   Okuldan çocukları aldı. Üçü de sessizce yolculuk yaptılar arabada. Radyoyu bile açmadılar. Çocuklar anne babalarının acılarını yaşarken İpek bu durumlarla nasıl baş edeceğini düşünüyordu. Çıkar yol arıyordu kendine ama bir türlü bulamıyordu. Çiftliğe girip arabasını park ettikten sonra yine sessizce indiler arabadan, beraber eve yürüdüler. İpek anahtarı ile kapıyı açtı, ilk önce çocuklar ardından da kendisi girdi içeriye. Kapıyı kapattıktan sonra ortalığa bakındı. Murat ile Süha koltuktalardı. Murat onların içeriye girdiğini görünce Süha'yı da alıp ayağa kalktı.

"Hoş geldiniz." Çocuklar hafifçe gülümsediler ona. İpek sessizdi. Çocukların montlarını alıp askıya astı kendisininkiyle beraber.

"Biz üstümüzü değiştireceğiz." dedi Derin ve Burak'ı da alarak merdivenlerden yukarıya çıktı. İpek sofadaki oturağa oturdu. Yürüyecek hali kalmamıştı. Sofanın kapısının önüne gelip kendisine bakan Murat'a bakmadan yeri seyretti.

"İyi misin İpek?"

"İyiyim."

"Çocuk mu kandırıyorsun sen? Şu yüzünün haline bak." İpek oturduğu yerden ayağa kalktı.

"Her şeye karışmanı sevmiyorum." Murat derin bir nefes alıp verdi öfkeyle.

"Beni oturma odasında bekle İpek." diyerek kucağındaki bebekle merdivenlere yönelen genç adama baktı İpek.

"Benimle nasıl böyle emir kipiyle konuşabilirsin? Hem nereye gidiyorsun?"

"Süha'yı beşiğine yatırıp Derin'e emanet edeceğim ve seninle konuşacağız." diyerek merdivenleri çıktı Murat. İpek derin bir nefes alarak oturma odasına geçti ve bir koltuğa oturdu. Başında az dert varmış gibi sanki, bir de Murat ile uğraşmak zorundaydı. Biraz sonra Murat bebeği bırakmış olarak aşağıya indi ve sofanın kapılarını kapattı, İpek ona şaşkın şaşkın bakarken.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Niye kapıyı kapatıyorsun?" Murat sakin bir şekilde kendisine doğru yürüdü.

"Çünkü seninle kavga edeceğim. Hem de çok pis!" İpek güldü söylediklerine, geriye yaslandı.

"Saçmalıyorsun! Bence sen fazla oldun! Artık gitme vaktin geldi, ben anladım seni!"

"Niyazi ile konuştum."

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now