sessizliğinde sesi vardır

46 21 2
                                    

-benim kızım yaşayacak.
........
-kanser değil biz kazanacağız
Mehmed duyduğuklariyla adeta yıkılmışdı.
O somurtan yüzün ardında nasıl büyük bir acı saklıydı.
Mehmed'in sıradan sandığı anlar, günler belkide bir kadın için acı eşiğiydi.
Ağlamak zor değildir, zor olan ağlarken gülebilmekdir.
Boğazınıza düğümlenen kelimelere rağmen konuşmaya çalışmak.
Bazen ise işgence sadece susmakdır.
Akıtamadığınız zehrinin, kusamadığınız öfkeniz, gülüşlerin ardına sakladiğınız acılarınizdır.
Tüm dünyaya karşı bir yalan mırıldanırsınız;
"Ben iyiyim"
En masum ama en kötü yalan.
Yaşamayanlar sessizliğin kulak yırtan çığlığını duyamazlar.
Bu hissi sadece acıyı derinlerinden tadanlar anlayabilir.
Mehmed bu tadı biliyordu ve duyduklarının karsısındaki kadın için ne anlama geldiğini biliyordu.
Bazen insan kendine kalabalık gelir, omuzları bedenine ağır gelir.
Ölümü dilersin hazır olup olmadığını düsünmeden sessizce gitmek istersin.
Arkandakileri düşunmek zorunda kalmadan ayak izlerini dünyadan silmek istersin.
Mümkün olmadığını bile bile istersin...
Kadın telefonu kızına güzel temenniler vererek kapattı.
İkiside söylediklerine inanmıyordu fakat buda mutluluk oyunuydu.
Mehmed kadın için bir şeyler yapmak istiyordu.
Belki küçük bir yarďım, bir kelime küçük olsada kadınının yüzüne çöreklenen hüznü bertaraf etmek istiyordu.
Kadına doğru bir adım atmışdıki omzunda beliren elle duraksadı.
Mehmed ardına döndüğünde gördüğü tek kişi kötü adamdı.
Her zaman ki gibi ürkütücü görünüyordu.
Boguk çıkan sesiyle;
-ona faydan olmayacak, dedi.
Mehmed umutlarını yitirmiş kadına bakdı.
-olucak ona umutlarını geri vereceğim, dedi.

Mehmed savaşçıyı bir annenin kalbine dokunmak, onu kazanacağına , her düştüğünde vazgeçmeyip tekrar ayağa kalkacağına inandırmak istiyordu.
Bir kelimeyle yıllar önce kaybettiği, kurtaramadığına inandığı annesinin yüreğine dokunmak istiyordu.
Mehmed kötü adamı hiçe sayarak kadına yaklaşdı ve yanına oturdu.
Kadıncağız mehmedi fark edip elleriyle yanaklarını islatan göz yaslarına silmeye, onları kovamaya çalışdı.
Güclü görünmek önemli mertebeydiye.
Güçlü olmak değilde güçlü görünmek emek verilen tek sorunduya.
Mehmed pantolon'unun cebinden bir selpak paketi çıkardı.
İçinden özenle bir pecete alıp kadına uzattı.
-saklamak zorunda değilsin
Kadın peçeteyi alıp yanaklarını sildi.
-olmadiğımı nerden biliyorsun?
-bilmiyorum
-...
-derdin var farkındayım insanlara anlatmiyorsun çünkü derdinle ilgilenmeyeceklerini biliyorsun, belkide anlatınca pişman olacak "niye anlattım ki?" Diyeceksin. Ben seni dinlerim.
-neden?
-kanadı kırılmayanlar kanadı kırıkları anlamazlar
Mehmedin gözleri doldu, dudağinın kenarında mütevazi bir tebessüm yerini almışdı.
Kadın gözlerini kapatıp açtı, basını kaldırıp göğe bakdı.
-iyi misin?
-iyi değilim, yorgunum, kırgınım, canım acıyor, kaybetmekden çok korkuyorum
Kadın derin bir nefes alıp devam etti.
-insanlar bana zalim geliyor, duygusuz gerçekden öyleler mi? Yoksa bana mı öyleleri geldi?
-seni bilmiyorlar
-bende beni bilmiyorum
-ben biliyorum sen harika bir annesin, sen kızının kahramanısın, sen bir savaşcısın
Kadının tebessüm etti.
-teşekkür ederim
-ben teşekkur ederim
İkiside ayağa kalkdılar.
Mehmed kadını yüzünde bırakdıgı gülümsemeyi aslında annesine armağan ediyordu.
Günün kalanı sesiz geçmis ve tüm derser bitmişdi.
Okul dağılırken mehmedde okul bahçesinden çıkdı evine doğru yol aldı.
Aklı karısıkdı başka diyarlardaydı.
Okuldan bir sokak kadar uzaklaşmısdıki bir ses işitti.
-öğretmenim
Bu ses çok tanıdıkdı.
-öğretmenim yardım edin
Mehmed sese doğru yöneldi.
Ama bu nasıl olabilir?




EBR-İ NİSANWhere stories live. Discover now