SENİ YOK EDECEĞİM

132 72 6
                                    

Mutluydum. Parmak uçlarimda yürüyüp tanımadığım insanlara selam verebilirdim diye düşünüyordu Mehmet.
Adam çocuktan ayrıldıktan sonra mahallesine gitti. Zamanın nasıl aktığını anlamamıştı bile. Avare avare yürürken mahallesine geldiğini fark etti. Sebepsizce sırıtan yüzüne bir meltem geldi. Yüzü asıldı.
Göz bebeklerinde apaçık  bir korku vardı. Derin bir nefes aldı. Sırtındaki kanca omur iliģini dayanılmaz bir güçle büküyordu.
Sönmüş bir mum misali sönüverdi, düştü omuzları. Aniden kalbi saatlerce koşmuş gibi yorgun ve bitap düştü. Ayakları işe yaramak istemiyordu. Adım atmamalıydı ama nasıl?
Mehmet Kerem'i anımsadı. Zihinine mıhladığı güzel resmi...
Evet yapabilirdi. Buna gücü yetmeliydi.
Kararsızlıkta kaplasa bedenini adım attı.
Sanki birileri tarafından izleniyormuş gibi rahatsızca yürümeye başladı.
Korkusu onu avuçlarına almadan bunu yapmalıydı.
Apartmanın kapısına vardı. Elini kapıya doğru uzattı ama birden bire gözü kafeye ilişti.
Kafe kalabalıkdı ama Ece görünürde yokdu.
Ece'yi tanımıyordu, her gün selam vermesine karşın ona karşılık dahi vermiyor. Ece sıcak ve iyi bir kızdı.
Zihnine başka düsler almadan yönünü kapıya çevirdi. Siyah, büyük, demir kapıyı açtı. Eski kapı gıcırdayarak büyük bir sesle açılmışdı.
Apartmanın karanlık merdivenleri  fazlasıyla ürkütücü görünüyordu.
Bir köle zincirlerini kırıyordu.
Mehmet içeri girdi.
Işıkları açtı. İçeri loş bir ışığın etkisi altına girmişdi. Hızlı ve kararlı adımlarla merdivenleri çıktı. Bir eli trabzanlarda mermerden merdivenleri çıktı.
Kapının önüne geldiğinde cesurcaydı duruşu.
Elbette korkuyordu ama kararlıydı ruhununu düşmanının eline bırakıp bir meczuba dönüşmeyecekdi.
Gözlerini kapatıp yumruklarını sıktı.
Şakağına dayanan silaha rağmen içinden;
"Ben güçlüyüm, ben güçlüyüm, ben güçlüyüm. Seni yok edeceğim"
Artık savaşa hazırdı.
Sukunetle iceri girdi. Kahferengi ayakabılarının yerini bir ömürlik terlikler alırken Ceketi'de askılıkda ki yerini aldı.
Üstünü değiştirmeye başladı. Elini gömleğinin düğmelerine uzatarak yatak odasına geçti.
Ve hazin son.
Eskiciden üç beş kuruşa alınmış yüzü yıltılmış siyah deri tekli koltuğun üstünde oturan adam bacak bacak üstüne atmış bir vaziyette elindeki kahfe dolu kupayı dudaklarıyla kavuşturdu.
Gözlerini kısıp gülümsedi. Kıvrılan dudağının kenarı sinsice havaya bir gizem katıyordu. bardağı uzatarak;
-içer misin?, dedi.
Kendinden emin ve istikrarlı bir vaziyette tekrar sordu.
-içer misin?
Mehmed'de güçlü olmalıydı. Cevap vermeden gömleğini çıkarmaya devam etti. Beyaz gömleği çıkarıp Yatağın üzerine önceden bıraktığı üstünde ingilizce sonsuza dek sevemezsin yazan pijamayı giydi. Arka tarafta paravanın önünde  pantolonunun değiştirirken kötü adamı görmüyor ama çok net duyabiliyordu.
-neden cevap vermiyorsun ?
-...
Kötü adam ayağa kalktı. Aynanın karşısına geçip saçlarıyla uğraşmaya başladı.
-Mehmet bugün beni özledin mi?
Kötü adamın yanakları dolup, dudağının kenarı hafif yukarı doğru kıvrılırken gözleri kısıldı.
Pijama takımını giyen Mehmet kötü adama göz attı. O'da göz dağı vermeye çalıyordu. Ben burdayım bu beden benim demek istiyordu. Mehmet burnunda ki kusura rağmen yakışıklı bir adamdı. Kötü adam simetrik yüz hatları, kavisli kaşları, kahfe rüyası gözleri, aralık bıraktığı hafif morarmış dudakları, fit vücudu,
Düzgün vücud hatlarıyla yakışıklı bir adamdı.
İnce, uzun parmaklarını kısa saçlarının arasında gezdiriyordu.
Giyinen Mehmet kötü adamın yanına geldi ve ona göz ucuyla bıkkınca bakdı.
Mehmet geçde olsa kötü adama cevap verdi.
-Özlemedim ya sen?
Kötü adam beklemediği soru karşısında sessiz kaldı.
Mehmet'de sukutu seçti.
Evet sessizlik. Bazen en güçlü çığlıktan daha gürdü. Bazen huzuru temsil ediyor bazen ise bir kambur olup insanın sırtına yük oluyordu.
Mehmet küçümser bakışlarla düşmanını süzdü. Duruşu Mehmetin ona olan korkusunu yadırganmayacak bir vaziyete koyacak kadar kendinden emindi.
Mehmet seri adımlarla salona geçti.
Burası evin en büyük kısmıydı. Karşılıklı konumlandırılmış iki gri kanepe ve yanı başında aynı takıma ait bir berjer. Yerde eski bir halı ve onunda üstünde orta boy bir sehpa.
Karşıda eski bir televizyon.
Karşı duvarda eskiciden olduğu belli birbirinden bağımsız tablolar. Tobloların içinde en dikkat çekeni bir çiçek kaniviçeydi.
Bu çicek bir karanfildi.
Mehmet kahfelerini bu resme odakladı. Dudağının kenarında belli belirsiz bir tebessüm belirdi. Evet bu tablo diğerlerinden farklı ve çok daha özeldi.
Mehmetin zihninde bir anı belirdi. Güzel bir an.

Minderlerin üstünde zıplayan yedi yaşlarındaki oğlan çocuğu halinden gayet mutlu bir vaziyette gülüyordu. Kısa kollu mavi tişörtü, altındaki siyah kotu, ensesinde biten gür saçları bir birine karışmışdı. Kahre rengi güzel gözleri, hafif kavisli düzgün burnu, pembe dudakları, ufak suratıyla sevimli bir çocukdu. Yerdeki yeşil halifileslerin üstüne dizilmiş  mavi minderlerle burası evin en boş odasıydı.
Çocuk karşısında elindeki karanfil şeklindeki kanaviçeyi duvara çaktığı çiviye asan kadını seyrediyordu. Çocuğun dudaklarından huzur dolu bir kelime döküldü;
-anne♡

Kötü adam güzel anların katili gibi kapı eşiğinde belirdi.
-evet sanırım bende seni özledim
Mehmetin kaşları çatıldı.
-artık dışardada beraber olacağız
Mehmetin ağzını bıçak açmıyordu. Ona karşılık vermeden odasına ordanda terasa çıktı. Burası üç dört adımlık dar bir alandı. Kapının önüne asılan perde yüzünden varlığı bile bilinmiyordu ki eve gelip bunu görebilecek kimsede yokdu.
Mehmet korkuluğu sıkıca kavrayıp başını göğe kaldırdı. Derin bir nefes aldı.
Gece ne kadar'da etkileyici görünüyordu. Göğü saran siyah bir örtü.
Burada ona'da yer varmıydı ki?
Kötü adam;
-dileğin nedir?
-gitmen
-gitmem sana özgürlüğünü geri vermeyecek
-biliyorum
-ilk defa bunu kendine itiraf ediyorsun
-evet,dedi.
Kendi adına dalga geçercesine gülerken.
Komik gelen durum düşmanıyla böyle bir konuyu tartışmasıydı.
Kötü adamın delici bakışları nöbeti geri aldı.
Mehmete baktı.
-düşmanın ben değilim
Mehmet kötü adamın gözünün içine baktı. Dudaklarında buruk bir tebessüm.
-biliyorum

Evet arkadaşlar kötü adam aradığımız düşman değilse düşman kim ? ♡
Yorumları ve beğenileri bekliyorum. Kucak dolusu sevgilerle görüşmak dilekleriyle bayy.

  

EBR-İ NİSANМесто, где живут истории. Откройте их для себя