yolculuk

27 7 5
                                    

-Babam...

-Abi babam kalp krizi geçirdi

-Yaşıyor mu?

Genç kız nefesini kontrol altına alarak cevap verdi.

-Evet

-Güneş şu an durumu nasıl?

-kritik, tehlike devam ediyormuş

-...

-Abi ben çok korkuyorum buraya gel lütfen

Mehmed kaşlarını çatarak boşda kalan elini alnına götürdü.
Gitmeye hazır olmadığını düşünüyordu ama bencillik etmeyede hakkı yoktu.

-Abi...

-Tamam güneş geleceğim

Telefonu kapatarak koltuğa fırlattı.

-Hayır olamaz

Gözünden bir damla yaş firar etti.
Erkekler ağlamaz derler ya bu söyleme inat hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Söyleyemediği sözleri göz yaşlarıyla anlatmaya çalışıyordu.
Göz yaşları yağmur taneleri gibi yağarken eline ne geçiyorsa fırlatıyordu.
Yıkılan hayatına karşın evi yıkıyordu.
On'u zehirleyen her kelam'ı kırdığı eşyalarda arıyordu.
Sadece biraz sevgi görmüş olsaydı her şey farklı olabilirdi.
Sadece biraz sevgi.

Mehmed eline geçirdiği berjeri karşı duvara fırlattı.
Bir yandan ise mırıldanıyordu.

-Ben sana ne yaptım? Söyle ne yaptım? Çocukluğumu çaldın

Fırlatacak başka eşya bulamayınca başını iki elinin arasına alarak olduğu yere çömeldi.

-Bana çocukluğumun hesabını vermeden ölemezsin

Nefesini hızlı alıyordu ve sesinin tonu yüksek çıkıyordu.
Yüzü akıttığı damlalar yüzünden ıslanmışdı.
Eli ise kırdığı bardak yüzünden kanlar içinde kalmışdı ama o bunu hissetmiyordu.

Öfkesini çıkarma yolları arıyordun.
Berjer karşı duvarın dibinde, kahfaltı tepsisinden alarak kırdığı bardağın camları yere saçılmış, koltuklar itilmiş, halı kırılmıştı.

-bana bayramlık almaktan korkarak büyüyen o çocuğun hesabını vereceksin

-vermek zorundasın

Kötü adam Mehmed'in karşısına yere oturmuşdu.
Üstünde sabah ki kıyafetleri vardı.
Kahve rüya'sı gözlerinde ise mehmed'in daha önce görmediği bir ifade vardı.
Göz bebeklerinde acıma duygusu saklıydı.
Kötü adam Mehmed'e acıyordu.
Sağ elini mehmede uzattı.

-Hadi çocukluğunu canavarın elinden kurtaralım

Mehmed ellerini başından çekti ve gözlerini kötü adam'a kenetledi.
Güvenecek başka hiç kimsesi kalmamıştı.
Son çare olarak kötü adam'ı görmüşdü

-Bana yardım edecek misin?

Kötü adam Mehmed'in sorusuna hafifce gülerek cevap verdi.

-Evet edeceğim

Mehmed kötü adam'ın elini tuttu.
Beraber ayağa kalktılar.
Mehmed kötü adam'a güvenmek zorunda kalmışdı.
Yanaklarında ki göz yaşlarını sildi.
Ciğerlerine derin bir nefes armağan etti.
Sakinleşmeye çalışıyordu.
Kendine dahi itiraf edemediği gerçekler vardı.
Kaybetmek'den korktuğu gerçeği gibi.
İnternet üzerinden Erzurum'a en yakın saat'te olan otobüs biletini aldı.
Oda'sına geçerek bavulunu hazırlamaya başladı.
Ağzını bıçak kesmiyordu.
Küçük bavul'a bir kaç parça kıyafet tıkıştırdı.
Yatağın üstüne oturdu.
Otobüsün kalkacağı saate daha çok vardı.
Derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalışıyordu ama nafile hiç bir işe yaramamışdı.
Aklında türlü türlü soru vardı.
Yüzleşemeden ölürse ne olacak?
Annesinin kaybından sonra babasınıda kaybederse hiç büyüyemeyecek mi?
Kötü adam gitmeyecek mi?
En önemlisi ise Mehmed babasını affedebilecek mi?
Başını ellerinin arasına aldı ve çare olacakmışcasına ovmaya başladı.
İşe yaramıyordu.
Sakinleşemiyordu.
Ayağa kalkarak salona geçti.
Ev darmadağındı.
Sadece kahfaltılıkları mutfağa götürmüşdü.
Okul'u da ayarlamışdı.
Ev üstüne üstüne geliyordu.
Boğuluyordu.
Otobüs durağında beklerim diye düşünerek küçük bavulunu'da alarak evden ayrıldı.
Apartman'ın büyük demir kapısını ardından kapattı.
İlk gördüğü kişi Ece oldu.
Her zaman ki gülüşü yüzünde ki yerini almış bir vaziyette servis alıyordu.
Mehmed'i görünce yüzünde ki gülüş daha bir belirginleşdi.
Gözleri bavula değince gülüşü yavaşca kayboldu.
Önce gözlerini devirdi.
Sonra cafe'ye girdi.
Mehmed kendinden uzaklaştırmaya çalışırken Ece  nereye gidiyorsun diye sormayı kendine hak bilmemişdi.
Mehmed'de gözlerini devirdi.
İçinden Veda etmek gelsede kendine hangi sıfatla diye soruyordu.
Hangi sıfatla?
Mehmed otobüs durağına gelip beklemeye başladı.
Bir banka oturarak otobüsün kalkış saatini beklemeye başladı.

EBR-İ NİSANWhere stories live. Discover now