İYİ BİRİ

95 43 3
                                    

Yeni bölüm sngl304 adlı kullanıcıya itaf ediyorum. İyi okumalar

Şiirler yorgun kalplere, boynu bükük çiçeklere yazılmışdı.
Bir kar tanesi düşmüşdü yazıma ve güneşi selamlayan yaz yerini soğuğa, zifiri karanlığa bırakmışdı.
Sahi Mehmedin kanatlarını kim kırmışdı?
-Mehmet, dedi adam.
Sıfıra vurulmuş saçlarıyla kafası güneşde hayli bir yanmış oğlan çocuğu koşarak onu çağıran babasının yanına gelmişdi.
Adam yüzüne dahi bakmadan konuşmaya başladı.
-kardeşin nerede?
Çocuk eliyle evi göstererek;
-uyuyor, dedi.
Adam katı bakışlarını yumuşatmadan konuşmaya devam etti.
-tamam sende Dudu anan'nın yanına git seni çağırmışdı.
Çocuk ufak bir baş hareketiyle tamam dedi.
Oğlan bahçe kapısından yavaş adımlarla giderken adam yine oğluna bakmıyordu.

Davranışları samimiyetsiz ve sevgisizdi

Küçücük çocuğun ne suçu vardı?
Annesini o öldürmedi, ayakabı diyede tutturmamışdı.
Süt önünde ki Güneşi Mehmet sütsüz, annesiz bırakmadı ki.
Bu ne hınç, bu ne öfke?
İnsanlığın insafa ihtiyacı var.

Oğlan çocuğu bozuk yolda yavaş adımlarla yürüyordu.
Sonbahar gelmiş, yapraklar sarımtırak yapraklarını birer birer dökmüşdü.
Çocuk ayağı'nın önüne gelen bir taşı tekmeleyerek hızla fırlattı.
Hüzün vardı bakışlarında. Dokunsan ağlayacak sanki.
Sahi şuncacık çocuğun suçu neydi?
Suçu neydide babası annesinin ölümünden onu suçlu saymışdı.
Mehmet eski, tahta bir kapının önünde durdu.
İterek tahta kapıyı açdı.
Bahçenin surları yer yer yıkılmış, duvar diplerinde biten papatyalar misk-i ambar sanki.
Tek katlı eskimiş evin duvarlarında asılı duran kurutulmuş kırmızı biberler, duvara bir duran divan insanı ilk karşılayan oluyordu.
Mehmet kapıya yaklaşdı amacı kapıyı tıklatmakdı ama kapı aniden açıldı.
Evden çıkan kişi yaşı yirmilerinde, kahverengi gözlü , selvi boylu bir kadındı.
Bu akdın evin gelini, asker yareniydi.
Yaşını doldurmamış kızıyla askerinin yolunu gözlüyordu.
Genç kadın sevecen bir tavırla çocuğa yaklaşdı.
-Mehmet kuzum sen Dudu ana için geldin değil mi?
-Evet
-Tamam geç içeri Dudu ana salonda oturuyor.
Mehmet olumlu anlamda başını aşağı yukarı salladı.
Kadın oradan uzaklaşırken Mehmet ona seslendi.
-sevde abla
-söyle kuzum
Mehmet biraz daha kadının yüzüne utandıda konuşmakdan vazgeçdi.
Oysa buna ne çok ihtiyacı vardı.
-yok bir şey
Çoxuk hızla eve yönelirken kadın çocuğun arsından acıyan gözlerle bakdı.
Mehmet kara çarıklarını çıkarıp eve girdi.
Mehmeti eski taş evde ilk olarak kısa hol karşıladı. Karşıda mutfak, holun sol kısmında iki kapı.
Dış kapıya yakın olanı salondu. Evde tuvalet yokdu çünkü o dışarıdaydı.
Mehmet seri bir şekilde salona girdi.
Yerde halıfileksler ortada bir kilim, duvar diplerinde minderler, minderlerin başında duvar yastıkları bulunuyordu.
Duvarda soba deliği, önün bez tıkatılmış.
Delikden aşağı doğru duvar is olmuşdu.
Karşıdaki bir pencere. Aynı hizada yaşlı bir kadın vardı.
Üstünde yeşil yemeni ve siyah boydan elbise vardı.
Bağdaş yapıp oturmuş elli yaşalrında ki kadın ela gözleri, karalı bakışlarıyla otoriter ama bir o kadar'da merhametli görünüyordu.
Kadın sol elini uzatarak gel işareti yaptı.
Dudaklarında tatlı bir tebessüm.
Mehmete ihtiyacı olan şevkatle bakıyordu.
Mehmed kadının yanına oturdu.
Kadının dudakları yukarı doğru kıvrılırken gözleri hafifçe kısıldı.
Sol elini çocuğun sağ yanağına götürdü.
Sıcacıkdı, Anne gibi.
-mehmedim, dedi.
Sesinin tınısı o kadar yumuşakdı ki nini gibiydi.
-kınalı kuzum iyi misin?
Mehmed biraz duraksamadan sonra;
-iyiyim, dedi.
Cevabı yalanda olsa bu soruyu duymak güzel gelmişdi.
Kadının yüzü hüzünle kaplandı.
-Mehmed baban... baban sana hala bağırıyor mu?
-...
-söyle kuzum korkma
-korkmuyorum, dedi başını önüne eğerek.
Kadın cocuğun yanağına koyduğu eliyle çenesinden tutarak hafifce kaldırdı.
-ama üzülüyorsun
İçini dökse ne olurdu ki?
Güçsüz görünür müydü?
Görünürse görünsün buna ihtiyacı vardı.
-nene
-söyle kuzum
-babam niye güneşi sevdiği gibi beni sevmiyor 
,bana kızıyor, yüzüme bile bakmıyor, ben hiç bir şey yapmadım ki
Mehmedin gözünden bir damla yaş kaçdı.
-ben annemi...
Kadın hızla çoçuğu göğsüne dayadı.
Mehmed buraya kadar dayanabilmişdi.
Mehmed hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Kadın mehmede eşlik ederse onu sakinleştiremeyecegini düşünüp göz yaşlarına direndi.
Mehmed ağladığı için sesi titremişdi.
Dudaklarından zorla dökülen kelimelerle;
-ben annemi öldürmedim, dedi.
Ah çocuk.
Çocuk kadından ayrılıp konuşmaya başladı.
-nene ben kötü biri miyim?
Kadın duruldu.
Hüzünle düşen yızü hislerini anlatmaya yetiyordu.
Duraksama'nın ardından kadın ellerini çocuğun çenesine götürdü ve avuçları içerisine aldı.
Gayet soğukkanlılıkla;
-Hayır, dedi.
Ve konuşmaya devam etti.
-Mehmed sen iyi birisin.
Çocuk meraklı gözlerini kadına kenetlemişdi.
Anlatacaklarını merak ediyordu.
Kadın ona bakan masum gözlere tebessüm etti.
Sakince;
-Sen Güneşe hiç vurdun mu?
-Hayır vurmadım
-peki Güneşe hiç vurmak istedin mi?
Çocuk şaşkınca cevap verdi.
-hayır o benim kardeşim ben ona vurmam ki
-peki evinize bir kedi geliyordu sen onu çok sevmişdin hatırladın mı?
-Evet ben ona her gun yemek veriyordum
-Mehmed niye o kediye yemek veriyordun sen buna mecbur değildin ki
-Niye vermeyecekmişim ki yazık
Kadin başını hafifce eğip çocuğa bakdı.
Mehmedin ellerini tutup konuşmaya devam etti.
-kardeşine kıymayan, bir kediye bile kıyamayıp 
Besleyen sen anne'ni nasıl öldürmüş olabilirsin ki
Kadın derin bir soluğu cigerlerine çekdi.
-sen bir kar tanesisin onun kadar temiz onun kadar masumsun
Kadın çocuğun başını öpdü.
-sen iyi birisin
Çocuğun dudaklari hafifce yukarı kalkdı.
-ben iyi biriyim

Yeni bölüm geldiiiii

Fikirlerinizi satırlara bırakırsanız çok sevinirim.

Yorum yapın lutfen fikirleriniz benim için çok önemli

Vote verin please

Karakterler hakkında ne düşündüğünüzü buraya yazar mısınız?

Sağlıcakla kalın

Bay bay

EBR-İ NİSANWhere stories live. Discover now