14 Şubat 2021 Özel Bölümü

636 79 19
                                    


Merhaba;

Bir 14 Şubat bölümüyle sizlerleyiz :) Kısa bir bölüm. Güle güle okumanız dileğiyle. 


 Levent terasa doğru ağır adımlarla çıkarken kulağına çarpan şarkıyla başını iki yana salladı. Şafak terasın korkuluklarına kollarını dayamış Cengiz Kurdoğlu ile birlikte geri dön diyordu. Kapının yanındaki sandalyeyi arkasından sürükleyerek Şafak'ın yanına çekti. Gözlerini muhteşem deniz manzarasından çekip Levent'e baktı Şafak.

"Yıllardır küllenmiş aşkın var bende.... Aşkın mekan kurmuş yanan gönlümde.... Benim terkedip gittiğin halde.... sana intizara kıyamıyorum....."

Levent boş kadehe rakı koyup sandalyeye oturdu.

"Yalnız sen onu terk ettin. Bunu unutmayalım."

Elindeki kadehi Şafak'ın kadehine hafifçe çarpıp rakısından bir yudum aldı. Aralarında duran sigara paketinden bir dal alıp dudaklarına yerleştirdi.

"Oğlu oldu."

Şafak başını salladı. Önündeki kadehten bir yudum aldı. Hava iyice soğumuştu. Koca sitenin içinde kimse kalmamıştı. Bu da müziğin sesini istediği gibi açabileceği anlamına geliyordu. Dedesi olsa şimdi içeri gir derdi o da kıramaz girerdi. Ama işte dinlemek zorunda olduğu kimse yoktu artık.

"Gazeteye ilan vermiş. Hastaneye teşekkür için. Orada gördüm. Bil bakalım adını ne koymuş?"

Şafak gazeteyi görmüştü zaten. O yüzden dinliyordu bu şarkıyı. İntizar edecek, ah edecek bir şey arıyordu. Bulamıyordu. Hiç içinden gelmiyordu Uğur'a bela okumak. Affetmiş miydi? Anlamış mıydı ne olmuştu bilmiyordu ama kızgın değildi.

"Alptekin... Adını Alptekin koymuş. Neden yapmış bilmiyorum. Belki beni sinir etmeye çalışıyordur. Bak işte ben böyle senin istediğin isimi koyarım demeye çalışıyordu."

Şafak sigarasından derin bir nefes çekti. Duman savrulurken buz gibi rakısından büyük bir yudum aldı. Levent duruyordu yanında.

"O herifin ağzını burnunu dümdüz etmeme izin vermen lazımdı."

Şafak güldü. Sigrayı küllüğe bırakıp elindeki kadehi kafasına dikti. Dedesi olsa bu bokun bir adabı var. Kafaya dikilmez rakı derdi. O da yapmazdı ama işte dedesi yoktu artık. Kimse yoktu. Kalması için nedeni yoktu.

"Ne olacaktı dümdüz edince? Yaşananlar yaşanmamış olmayacaktı, hafızam silinip gitmeyecekti ve Leventcim hiçbir şey değişmeyecekti. Siktir et boş ver."

Levent, Şafak'ı taklit ederek kollarını korkuluklara dayadı. Puslu deniz manzarısına bakıyorlardı. Alptekin dede severdi bu havayı. Tepelerine bir ısıtıcı açar sonra sofrayı kurarlardı. Bu terasta hep birlkte çok güzel günleri geçmişti. Şimdi Şafak buz gibi havada oturuyordu.

"Götümüz dondu. Isıtıcıyı açayım ben."

Şafak, başını kollarına yasladı. Yüzünü Levent'e doğru çevirmişti.

"Üşüdüysen içeri gir Levent. Ben üşümüyorum."

Levent üzerindeki kaşe montun yakalarını kaldırıp elindeki kadehten büyük bir yudum aldı. Şişenin haline bakınca Şafak'ın neden üşümediğini anlıyordu.

"Seviyor sanmıştım biliyor musun? Yani evlendi ama hala beni seviyordur sandım."

Şafak gülmeye başladı. Gülerken gözlerinden yaşları akıyordu. Ağlıyordu, gülüyordu. Canı yanıyordu.

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now