Bölüm-13

586 102 57
                                    


Hasan Ali Toptaş / Yalnızlıklar Sayfa 113

Şaşırmışlardır,

şaşırırlar

ve elbette şaşıracağızdır.

Yalnızlık biraz da şaşırmaktır şaşamadıklarımıza.


Uğur kulağına dolan müzik sesiyle gözlerini açtı. Baş ucunda duran saat 8:00'i gösteriyordu. Gözlerini tekrar kapadı. Yatağın üzerinde yürüyen bir şey vardı. Sonra bir miyavlama duydu. Sese doğru baktığında gördüğü kediye şaşkınlıkla baka kaldı. "Gerzo!" diye bildi sadece. Kedi ses tonundan hoşlanmamış gibi miyavlayıp yataktan aşağı atladı. Uğur kalbinin şiddetle attığını hissediyordu.

Gözlerini sım sıkı kapattı. Onların gösterdiklerine inanamıyordu. Kulağındaki şarkıyı daha önce dinlemişti. Burnuna dolan koku tanıdıktı. Hem çok eski, hem tanıdık, hem çok özlediği bir kokuydu. Gözlerini yeniden açıp ellerini havaya kaldırdı. Üzerlerinde görmeyi beklediği yaşlılık izlerin hiçbirisi yoktu. Hatta onun hatırladığından daha genç görünüyordu elleri. Tekrar kapattı gözlerini. Dudakları sürekli kıpırdayıp duruyordu. Kalbi gögüs kafesinin içinde canını yakacak kadar hızlı atıyordu.

"Lütfen, lütfen, lütfen...."

Başka hiç bir şey söylemeden sadece bunu tekrarlıyordu.

Gözlerini açıp saate baktı. Saat hala sekizi gösteriyordu. Derin bir nefes aldı. Hala müzik sesi geliyordu kulağına. Ona eşlik eden bir kadın sesi vardı. Çok uzun yıllardır duymadığı bir kadın sesi. Çok özlediği bir ses. Çok yumuşak, incecik bir ses odanın içinde hayal meyal geziyordu. Tıpkı rüyasında olduğu gibi ayağa kalktı. Çıplak ayaklarının hafifçe üşümesine aldırmadan hızlı adımlarla mutfaga doğru yürüdü. Mutfağa yaklaştıkça daha net duyduğu şarkı ve kadın sesi ellerinin titremesine sebep oluyordu. Sonunda mutfağa ulaştığında kapıda öylece kala kaldı. İşte oradaydı. Tıpkı rüyasında gördüğü ve tıpkı gerçekte yaşadığı gibi hiç bilmediği bir şarkıyı mırıldanarak kahvaltı hazırlıyordu. Sanki aradan yıllar geçmemiş gibi, sanki hiç ayrılmamışlar gibi, hiçbir şey yaşanmamış gibi kaygısızca kahvaltı hazırlıyordu.

Uğur'un varlığını hissedince başını kapıya doğru çevirdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Yanağındaki iki derin çukur bir anda belirginleşti. Ve Uğur koşar adımlarla ona doğru yürüyüp sıkıca sarıldı Şafak'a. Yüzünü avuçlarının arasında tutup gerçek olduğuna inanmak ister gibi baktı ona. Bakmak yetmeyince öpmeye başladı Şafak'ı. Sanki onun teninde dağılan her bir öpücük Şafak'ın gerçekliğini kanıtlıyor gibiydi. Sonunda dudakları buluştuğunda Uğur yüzünün ıslandığını hissetdi.

Sadece bir anlığına Şafak'tan uzaklaştı. Uğur'un yüzünde büyük bir hasretin izleri dururken Şafak sadece şaşkınlıkla bakıyordu ona. Uğur elleri titreyerek tutuyordu Şafak'ın ellerini. Parmaklarındaki ojenin rengi bile aynıydı. Uğur başının döndüğünü hissetti. Sanki nefesi kesiliyor gibiydi.

"Uğur hiç iyi görünmüyorsun. Allah aşkına şuraya otur. Önce bir bardak su iç." Şafak onu sandalyeye oturdup önüne büyük bir bardak su koyduğunda Uğur yaşadığı her şeyin bir rüya olduğuna inanmak üzereydi. Bardaktaki suyu derin bir nefes alır gibi hızlıca içti. Sonra Şafak'a baktı. Tıpkı o günki gibi görünüyordu. Tıpkı o günki kıyafetler vardı üzerinde. Saçlarının toplanışı bile o günki ile aynıydı.Tek fark gidip omzunu öpememiş kapının ağızında kalmıştı. Demek ki bu gün başka bir gün diye düşündü.

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin