Bölüm-2

907 112 57
                                    

        Herkese merhaba;

Yeni bölümümüz sizlerle :) Daha önceki hikayelerimde kaç bölümde biteceğini yazmıştım. Bu bölüm süpriz olsun dedim. O yüzden şimdilik bir şey söylemiyorum. Ama yaklaşık 15 bölümde biter. Beni daha önce okuyanlar bilir ki uzatmayı hiç sevmem :) Bölüm uzunlukları 4000-5000 kelime. Böylece okuması kolay olur diye düşündüm.  Her bölüm için şarkılar ekliyorum. Şarkılardaki mesajlara dikkat ederseniz içinde ince bazı mesajlar var efendim :) 

İyi okumalar diler ellerinizden sıkarım. 

Sevgiler.

"Dün gece bir rüya gördüm. Rüyamda Suadiye'deki evdeydim. Gözlerimi mutfaktan gelen tıkırtılarla açtım. Sonra gidip o gün yaptığım gibi omzunu öptüm. Bana her zamanki gibi gülümsedi. O kadar gerçek bir andı ki Şafakn sesini duyduğumda şaşırdım. Bakım evindeydim. Ben hiç rüya görmezdim. Belki hastalığın etkisi budur. Hem rüya gördüm, hem hala unutamıyorum. Şafak konuşmaya çalıştı benimle önce ama sonra vazgeçti.

Kızım artık bana korkarak bakıyor. Her an onu şaşırtacak bir şey yapabilirim. Normal görünüyorum. Aynadaki yüzüm hala benim yüzüm. Yüzümü tanıyorum. Ama Şafakn bakışındaki tedirginlik bana her geçen gün durumun daha kötüye gideceğini anlatıyor. Mesele unutma meselesi değil sadece. Ben artık ben olmayacağım. Şafak bana bakarken babasının ne zaman gideceğini anlamaya çalışıyor. Ben bir sabah uyandığımda onun babası gitmiş olacak mı? Bunu anlamaya çalışarak bakıyor bana. Belki ben her şeyi unuttuğum zaman asla unutmak istemediklerimi hatırlarım.

Suadiye'deki evi özlemişim. Keşke hep o sabahın içinde ya da her gün aynı sabahın içinde yaşasam. Tek bir mutlu anın içine hapsetsem kendimi."

Şafak sayfayı katladı. Babasının doldurduğu ikinci defterden bir sayfaydı. Defteri kapattıp sehpanın üzerine bıraktı. Sanki babası ile ilgili bilmediği her şey bir yap bozun parçaları gibi o defterin içine saklanmıştı. Elindeki kahve kupasını dudaklarına götürdü. Şafak Çekmeköy'de büyümüştü. Oradaki bahçeli evleri hala duruyordu. Bursa'daki çiftlik, Çekmeköy'deki ev, Datça'daki yazlık. Aile tarihleri evler arasında gidip gelirdi. Başka bir evleri olmamıştı. Daha doğrusu çok mülkleri vardı ama onlar bu üç evi kullanmışlardı. Babası yazın başka yere gitmeyi sevmez fırsat bulur bulmaz Datça'ya gelirdi. Onlar okullar kapanır kapanmaz İstanbul'u bırakıp yazlığa geçerlerdi. Belki annesi ve babası daha onlar doğmadan ya da belki sevgiliyken Suadiye'de oturmuştu. Bilmiyordu. Ama öğrenmek için can atıyordu.

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now