Bölüm-9

562 106 38
                                    

Herkese merhaba;

İyi okumalar. Yıldızlayan parmaklarınız dert görmesin efendim. Ben azeri şarkılarını çok severim. O yüzden size bir azeri şarkısı bırakıyorum.  Diyor ki öyle gamlıyız ki meclisimize şen gelen gamlı gider. Maalesef bütün ailem aynı binada olduklarından korona oldular. Durumları allaha şükür iyi ama benim moralim pek iyi değil. O yüzden şarkı bu sefer hem hikayeden hem benim içimden geldi. 

İyi okumalar


Şafak ağaçlık bahçeye arabasını park edip hızlı adımlarla binaya doğru yürüdü. Ne yapacağına bir türlü karar veremeyerek her gün bakım evine geliyordu ama sabah uyanma saati, akşam yatma saati, düzenli olarak yaptığı ne varsa bir birine girmişti. Bazen yataktan çıkmak istemiyor, bazen asla uyumamak için direniyordu. Defteri en son okumasının üzerinden üç haftadan fazla zaman geçmişti ve buna rağmen karar vermek yerine düşünmemeyi seçiyordu. Bütün bunların bir türlü eski sabit haline çeviremediği duygu durumundan kaynaklandığını bildiği için yarın sabah spora gitmek üzere kendine söz vermişti ama bu sözü tutabileceğinden emin değildi.

Yarım yamalakta olsa aldığı eğitim ona diyordu ki sen gerçekten spora gitmek istesen kocaman bom boş gününün içinde öğleden sonrayı bunun için kullanırdın oysa yarına erteledin. Adımlarını hızlandırdı. Kendi kendisine her zamanki gibi olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Her zamanki gibi çevik, hızlı, sağlıklı. Oysa o günleri geride kalmış gibiydi. İçinde sabahları erkenden uyanacak, gününü planlayacak enerjiyi bulamıyordu. Ne fark eder diyen bir tarafı vardı. Ne fark eder yaptıkların neyi değiştirir, neye fayda eder? Bu soruların hiç birinin cevabı yoktu.

Kendisine dönen bütün dikkati binadan çıkıp otoparka yürüyen çifti görmesiyle dağıldı. Adamın Utku olduğunu anlamamak mümkün değildi. Saçlarına vuran güneşle ışıklı bir tabeladan daha çok dikkat çekiyordu. Yanındaki kumral kadını ilk defa görmüştü. Yeni bir hasta yakını olmak için fazla neşeli görünüyordu. Zaten hiçbir doktor hiçbir hasta yakınıyla bu kadar samimi konuşmazdı. Onlara doğru yaklaştıkça Utku'nun kolunun kadının omzunda olduğunu gördü. Kadın Utku'ya alışkın bir yakınlıkla yaslanmıştı. Dudağını ısırdı ister istemez. Kadının kim olduğunu deli gibi merak ediyordu.

Bu merak ayağına dolanıyormuş gibi yavaşladı. Sonra arabanın anahtarlarını kontrol etmek için çantasını karıştırmaya başladı. Birazdan yanlarına doğru gelmeleri gerekiyordu. Utku'da eşek değilse selam verirdi artık. Zaten Utku'nun ona selam vermediği bir an hiç olmamıştı. Israrla konuşmaya çalışıp dururdu. Sesleri yaklaştığında başını kaldırıp onlara baktı. Kadın kolunu Utku'nun beline dolamıştı. Bir eli destek almak ister gibi onun karnındaydı. "Bu karın kasları yıllardır nasıl değişmez hayret" Utku gülerek sarılmıştı kadına. "Allah vergisi. Hem sen zaten yakından kontrol etmemiş miydin?" Kadın daha çok güldü. Sonra Şafak'la göz göze geldiler.

Şafak kadının dudaklarını bibirine bastırarak gülmesini engellemeye çalıştığını fark etti. Bir hasım gibi kadını tartmaya çalışıyordu. Gülümseyerek merhaba mı demeliydi yoksa tırnaklarını mı çıkartmalıydı işte bütün mesele buydu. İçinden geçenleri bir anda fark edip çantasının kolunu sıkıca tuttu. Sanki şekerlikten şeker aşırırken yakalanmış gibi hissetti kendisini. Kocaman bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Merhaba" dedi. Hiç olmadığı kadar tatlı bir sesle. Kumral saçlı kadın saçını geriye doğru attı hafifçe. Hala gülüşünü bastırmaya çalışıyordu. O da "Merhaba" dedi. Elini uzattı. Nazikçe tokalaştılar.

Utku tıpkı Şafak'ı sinirlendirmek istediği zamanlarda olduğu gibi muzipçe bakıyordu. Şafak konuşmaya devam etti. "Ben Şafak. Normalde Utku ile beraber çalışıyoruz. Ben bu ara izindeyim. Babam da burada yatıyorda" dedi. Cümlesi biter bitmez pişman oldu. Ne kadar çok açıklama yapmıştı bir anda. Kadın tavrını hiç bozmamıştı. Hala Utku'nun kolunun altında duruyordu. Utku hala ona sarılıyordu ve kadının kolu hala Utku'nun belindeydi. Biraz ama çok az rahatsız edici bir görüntüydü Şafak için. Her hangi bir çiftin özel anlarına tanık olmak gibi bir rahatsızlık. Asla daha fazlası değildi. En azından kendine böyle söylüyordu.

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now