Bölüm-5

711 105 66
                                    

Herkese merhaba;

Bu hafta bir küçük şiirle başlayalım. Eleştirilerinizi, yıldızlarınızı ve tabi yorumlarınızı bekliyorum.


Her şey senin eteklerine süpürüyordu beni içimden;

için ki, içimin aynasıydı

ve yalnızdık

ve yalnızlık biraz da aklın, törelerin ve geleneklerin

ve yasalarla alışkanlıkların

bizi kuşattığı yerdi.

Hasan Ali Toptaş / Yalnızlıklar



Utku koridorun diger ucundan topuklu ayakkabıları üzerinde ufak adımlarla kendisine yaklaşan kadına baktı. Günün en güzel saatlerinin Şafak'ın bakım evine geldiği saatler olduğunu kabul etmesi gerekirdi. Onu izlemek güzeldi. Gözünde güneş gözlükleri olmasa yüzündeki memnuniyetsiz bakışı göreceğinden emindi. Çenesini kastığını görebiliyordu. Babasına kızıp hırsını kendisinden alır gibiydi.

Takılmadı Utku bunlara. Öfkesini görmek hoşuna gidiyordu. Şafak güzel bir kadındı. Hemde çok güzel ve kendisinden kesin olarak hoşlanmıyordu. Ukalalığından hoşlanmadığını söylemişti ama Utku görüntüsünü, peltek oluşunu bir doktora yakıştıramadığını da biliyordu. Üstelik kızın babasından öğrenmişti bütün bunları. Arkasından pepelek dediğini de biliyordu, kızıl saçlarını bir erkeğe yakıştıramadığını da.

Yinede kızamıyordu ona. Şafak böyle biriydi. Utku, insanların kendi değer yargılarına göre yargılanması gerektiğine inanırdı. Şafak'ı Utku'nun kurallarıyla yargılamak haksızlık olurdu. O yüzden yargılamıyordu. Sadece kabul ediyordu Utku. Şafak ile uğraşması zevkliydi. Attığı okların hedefi vurmadığını gördüğünde yüzünün aldığı ifade çok güzeldi. Bayılıyordu bu kadını kızdırmaya. Yanına gelmesini bekleyemeden ona doğru bir kaç adım attı. En coşkulu sesiyle "Günaydın" dedi. Şafak derin bir nefes alıp "Günaydın" dedi. Tam tahmin ettiği gibi bezgin bir ses çıkıyordu kızdan. Herkese karşı mesafeli, kendisine karşı küçümseme doluydu. Oysa öyle yanılıyordu ki Şafak. Onun yanılgısını zevkle seyrediyordu.

Utku gülümsediğinde yeşil gözlerinin içi parlıyordu. Arsız bir kediye benziyordu bu haliyle. Kovulsa da gitmeyen cinsten bir kedi. Şafak bu adamın üzgün olduğu bir tek gün bile görmemişti. Bu hali hoşuna gitmese de ona ufak bir borcu vardı ve babasının dediği gibi borcuna sadık olmak zorundaydı.

"Kitabı okudum. Anlaşmaya uymam gerektiğini düşündüm. Babamı görmeye gidiyorum. Biraz izin alacağım bakım evinden. Uygun olduğun bir zaman konuşuruz. Gerçi bence üstüne konuşulacak çok bir şey yok ama olsun."

Utku'nun kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Eski sevgilinin adını öğrendikten sonra okuyacağını hiç sanmıyordu. Ama Şafak onu yanıltmıştı.

"Vallaha doğruyu söyliyeyim okuyacağını hiç düşünmemiştim. Sende öyle pek kitap okuyan bir hava yok. Ama ne anladığını merak ediyorum."

Saatine baktı.

"Öğle arasında benimle bir şeyler yiyip kitabı tartışabilirsin. Uygun mudur?"

Şafak bezgin bir nefes verdi. Hesap yapmak ister gibi saatine baktı. Bir kahve yeterdi. Şu sırıtan suratla karşılıklı oturup yemek yemek istemiyordu.

"Babamın yanından çıkınca arayayım seni. Olmadı akşam konuşuruz. Dışarda bir yerde buluşuruz. Sende bakarsın bakalım anlamış mıyım? Sonuçta üniversite mezunu bir kadınım ama basit bir edebi eseri anlamamış olma ihtmalim de vardır belki."

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt