Bölüm-6

645 99 72
                                    

Herkese merhaba;

Olaylar karışmaya başladı.  İyi okumlar diliyorum :) Haftaya yeni bölümde görüşelim.

Şafak resimlerinden tanıdığı adama dikkatle baktı. Karşısında oturan saçları kırlaşmış adam en az gençliğinde olduğu kadar yakışıklı görünüyordu. Kocaman masanın arkasını dolduracak kadar iriydi. Gözlerini Şafak'ın üzerine dikmişti. Varlığından hiçte memnun olmadığını saklama ihtiyacı duymuyordu. Basit bir ne içerdiniz sorusu bile sorulmamıştı kendisine. Adam onu eşiti olarak görerek karşı karşıya bile oturmamıştı. Kendisi yüksek masasında Şafak'sa masanın karşısındaki koltuklarda oturmuştu. Adamdan yayılan elektirik onu öyle germişti ki arkasına bile yaslanamamıştı.

Dudaklarını yaladı. Neden buraya gelmişti. Önce abisine gitmişti tabi. Abisinden Haner İnşaat'tan randevu almasını rica etmişti. Abisi bu teklifi şiddetle reddetmişti. Ne uzun bir açıklamaydı diye düşündü.

"Şafakcım bak. Bu adamlarla bir defa bile iş yapmadık anlatabiliyor muyum? Babam yaşarken teklif bile götürmezdi. Sonra bize de aynı şeyi vasiyet etti. Asla Haner inşaatla iş yapılmayacak. Bizde yapmıyoruz. Anayasanın ilk üç maddesi gibi düşün. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez"

Gerçi Alptekin yeni çalışmaya başladığı yıllarda babasının arkasından iş çevirmeye kalkmıştı ama Haner inşaat ağzının payını vermişti. Levent Erdenay denen herifle babası arasında bir düşmanlık vardı. Ama o ne olduğunu bilmiyordu. Babasının ne kadar çapkın bir adam olduğunu iş dünyasına girdikten sonra duymuş, önce inanamamıştı. Ama sonra sonra özellikle Levent Erdenay'ın karşılaştıkları her yerde kendilerine bakışlarından bu hikayelerde bir gerçeklik payı olduğunu kabullenmişti.

Gerçi hikayeleri aktaranlar annesinden sonra kesinlike durulduğunu, asla annesine bir yanlışı olmadığını söylüyorlardı ama babasının verdiği öğütleri, yönlendirmelerini düşününce anlatılan o çapkın kalıbı oturmuyordu. Babası bu dünyaya tek eşli olmak için gelmişti. Kendiside babasına çekmişti. Erdemir'e göre erkek tek eşli biraz zor olurdu. Ama Alptekin öyle olmadığını biliyordu.

Sadece bir defa reklam şirketinden annesi yaşlarında bir hanım kırmızı rujlu dudaklarını büze büze babasının yakışıklılığını aldığını söylemişti. İnşallah çapkınlığını da alıp eşini üzmüyorsundur diye eklemişti. Almamıştı. O karısını çok, hemde pek çok severdi. Kaybetmekten korkacak kadar çok. O yüzden de hep uslu durmuştu. Başka kadınlar ilgisini çekmiyordu zaten.

Şafak abisine yalvararak ve konunun babasının tuttuğu defterlerle ilişkisini üstü kapalı geçerek, onu Haner İnşaatı aramaya ikna etti. Alptekin başına gelecekleri biliyordu. Bıkkınlıla sekreterini aradı. "Efsun bana Haner inşaattan bir randevu alır mısın?"

Efsun bilgisayardaki hiçbir adres defterinde aradığı firmayı bulamayınca bir önceki sekreterden kendisine kalan yazılı adres defterini çıkardı çekmecenin derinliklerinden. H harfini bulup açtı. İnşallah numarayı kullanıyorlardır diyerek aradı firmayı. Bu holdingte özellikle Alptekin Bey'in asistanı olarak çalışmaya başladıktan sonra randevu almak çocuk oyuncağıydı. Zaten o genelde randevu veren tarafta oluyordu. İşte bu yüzden hiç beklemediği kadar hatta bekleyip sonunda aldığı cevapla şaşkına dönmüştü. Cevap onu bile kızdırdığına göre Alptekin Bey küplere binecekti. Karşısında duran kapıya bakıp yutkundu. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı.

Alptekin karşısında ezilip büzülen kıza anlat der gibi bakıyordu.

"Hadi Efsun. Anlat. Kelimesi kelimesine söyle bakalım ne cevap verdiler?"

Efsun yutkun. Söyleyeceklerinin önemini azaltmak ister gibi sesini kısmıştı.

"Alptekin Bey önümüzdeki beş yıllık randevuları doluymuş"

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now