Bölüm-7

652 99 21
                                    

Günaydın sayın okurlar;

Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun :) Cumhuriyetin ve Mustafa Kemal Atatürkün bizlere verdiklerinizi unutmamanızı dilerim. 

Sevgiler


Şafak kulağına dolan müzik sesiyle gözlerini açtı. Odanın içi parlak bir ışıkla doldurulmuş gibiydi. Gözlerini yumdu yeniden. Başını yasdığa gömdü. Sonra burnuna dolan kokuyla tekrar açtı gözlerini tanıdık bir erkek parfümüydü bu. Damarlarındaki alkol tamamen uzaklaşırken bir önceki gecenin farkındalığı dolmaya başladı içine.

Şu anda Utku'nun evindeydi. Gözlerini kocaman açıp odanın içinde başka kimse olup olmadığını öğrenmeye çalıştı. Başka bir nefes yoktu. Başka bir hareketlilikte. Üzerindeki battaniyeyi itip yatağın boş olduğundan emin oldu. Başı çatlayacaktı. Ama kafasını ikiye bölen ağrıdan değildi rahatsızlığı. Birazdan Utku'yu görecekti. Onunla yüzleşmesi gerekecekti. Dün geceki kadar cesur ya da fütursuz değildi artık. Üzerindeki kıyafetlere baktı. Tam olarak akşamdan kalmaydı. Ağzının içinde iğrenç bir tad vardı. Kendi evinde olsa şimdi duşun altından asla çıkmazdı. Ama işte başkasının evindeydi.

Odadan ağır adımlarla çıktı. Koridorun ucundaki kapı geniş bi dikdörtgen gibi görünüyor ve aydınlık duruyordu. Oysa koridor karanlıktı. Koridorda yürürken babasının bir sabah uyanmasını düşündü. Bir sabah uyanıp hayatının değişmesini. İçindeki acımayla kızgınlık arası duygularını geriye itmeye çalıştı. Babasıyla ilgili hiç bir şey hissetmek istemiyordu. Geceki yıkılmanın yerini şimdi büyük bir öfke almştı sanki. Belki akşam da öfke vardı ama o hissettiği acıyı uyuşturma çabasından hissetmiyordu.

Aydınlık dikdörtgenin diger ucunda beliren ince bedenin ağız dolusu güldüğüne yemin edebilirdi. Zaten onun gülmediği bir zamanı hatırlamıyordu. Yüzünü buruşturdu.

"Aaaa bu şey değil mi yaaa utanç yürüyüşü?"

Kendisine doğru bir kaç adım atınca dağınık saçlarını ve kaygısızca gülen yüzünü gördü genç adamın. Sesinden yayılan mutlu tınılar Şafak'ın kulağına çarpıyordu.

"Evet evet kesinlikle utanç yürüyüşü."

Utku tam karşısında durmuştu. Şafak'ın ona değmek istemeyen gözlerine bakmak için ona doğru eğildi.

"Şafak biliyor musun bok gibi görünüyorsun. Ama iyi bir insan olduğumdan dün gece ırzıma, namusuma saldırmana rağmen senin için ve tabi kendim için kahvaltı hazırladım."

Şafak dudağını ısırdı. İki yıldır tanıdığı ve fırsat bulduğu her an yani genellikle arkasından eleştirip durduğu bir adamla yaşadıkları Şafak'ı evden kaçmaya zorluyordu.

"Ben gideyim Utku. Gece içinde kusura bakmak."

Utku'yu geçip gitmek isterken adam Şafak'ın omzuna attı kolunu. Onu kendisine doğru çekip adımlarını salona doğru yönlendirdi.

"Olur mu öyle şey Şafakcığım. Bak ben dün gece kendimi senden korunmak için ne kadar uğraştım. Nerelerimi nerelerimi yokladın. Bu durumla en azından bir kahvaltı boyunca dalga geçmeyi bana borçlusun"

Şafak kıpkırmızı olduğunu hissediyordu. Utku'nun kolunun altından çıkmak istedi ama adamın beklenmedik şekilde güçlü kolu onu kendisine yapıştırmıştı. Şafak'ı salondaki büyük masanın baş köşesinde duran eski model sandalyelerden birine oturttu.

Dün akşam öyle bir halde girmişti ki bu eve, ne evi görmüştü, ne eşyaları. Mesela bir daha gelmek istese yine yolu bulamazdı büyük ihtimalle. Kafasının içinde yollar yoktu. Çok susamıştı ama masada bir tek su yoktu. Elini çenesinin altına koymuş ona bakan Utku ile göz göze geldi.

Babamın Sırrı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin