14. "Dalgalandım da Duruldum Sandım"

4.1K 303 615
                                    

Daha siz söylemeden ben bir şey diyeceğim. Hürrem'in dediği gibi: "Allah'ım, bismillah..." Şükür rabbimmm...

İki bölüm şarkısı bıraktım, tşkler. İyi okumalar❤️

***

"Anne gelmek istemediğimi sana daha kaç kere söyleyeceğim? Israr edip durma artık."

"Ama oğlum çok özledik seni, kaç ay oldu seni görmeyeli. Bir güncük ya, bir gün kalıp sonra geri dönsen bile yeter. Burnumda tütüyorsun artık." diyen annesinin sesindeki ağlamaklı tını, onu tam üzecekken annesinin aslında çok iyi bir oyuncu olduğu aklına geldi. Gözlerini devirmeden edemedi.

"Tüten şey ben değilimdir anne, tütsülerindir. Yakıp evin her köşesine koyuyorsun, evde esrarkeş olarak geziyoruz. Polis baskın yapsa, merdiven altında torbacı yeri diyerek mühür vurur eve. Her yer duman altı resmen." diyerek yakındı.

Vegan, astronomi ile ilgilenen, şiir delisi, yoga yapan ve hayvan hakları savunucusu bir anneye sahipti. Biraz da çatlak... Böyle bir annenin çocuğuydu. Fiziksel özellikler dışında annesine neredeyse hiç çekmemişti.

"Senin dilin çok uzadı yine. Anneyle böyle konuşulmaz." dedi hafif sinirle, ardından ekledi. "Gelmeyecek misin şimdi? Dedenler de çok özledi bak, hem Ayvalık bu zamanlar tam istediğin gibi oluyor. Sessiz ve sakin. Son bir haftanı burada geçir işte. zaten okulun açılacak bir hafta sonra..."

Attila bıkkınlıkla nefesini üfleyip tişörtünün yaka kısmını çekiştirdi. Ne annesi ne de Dildar teyzesi vazgeçmiyordu inatla.

"Anne gözünü seveyim daha fazla ısrar etme artık ya, gelmeyeceğimi çok iyi biliyorsun. Ali bu haldeyken gelip tatil yapmamı falan bekleme benden. Sen oradan, Dildar teyze buradan baskı kurmaktan vazgeçin artık. Ali ne zaman dönerse ben de o zaman dönerim." dediğinde artık sinirle konuşmuştu. Annesine böyle çıkışmak en son isteyeceği şeydi fakat o da insandı, dolmuştu nihayetinde. Son zamanlarda yaşanılan tatsız olaylar çok fazlaydı. Geride bıraktıkları günler onu da yıpratmıştı.

Annesinin bile ondan böyle bencil olmasını beklemesi onu sinir etmeye başlamıştı. Halil'in kapısına dayanmasının ve aynı gün Ali'nin bıçaklanmasının üzerinden üç ay geçmişti. O üç ay nasıl geçmişti bilmiyordu bile, tarif edecek kelimeleri yoktu. Tek düşündüğü kardeşiydi ve o iyi olmadan yanından tek bir an bile ayrılmak istemiyordu. İki ay önce Mardin'e gelmişlerdi Ali, ailesi ve Korhan'la beraber. Psikolojik olarak kendini toparlaması için böyle bir karar almıştı Özcan dayı ve verilmiş en iyi karardı, iyi gelmişti kardeşine. İki aydır Mardin'deydi ve ailesinden uzaktı ama burada zaten ikinci bir ailesi vardı, yabancı değildi yani. Çocukluğundan beri tanıdığı insanlardı birçoğu.

Annesi bir yandan Dildar teyzesi ise diğer yandan onu sıkıştırıp duruyordu tıpkı şu an olduğu gibi. Onu düşündüklerini biliyordu fakat o kendini düşünmek istemiyordu. Ali iyi olmadan hiçbir şey yapmak istemiyordu. O sadece elinde kalanlara sahip çıkmak, elinden kayıp gidenlere eyvallah çekiyordu. Hiçbir şeyi zorlamaya çalışmıyor ve tıpkı eskisi gibi her şeyi akışına bırakmıştı. Verdiği en iyi karar olduğunu düşünüyordu.

"Oğlum biz seni düşündüğümüz için diyoruz, çok yıprandın ve yoruldun. Dildar zayıfladığını söyledi. Bir deri bir kemik kalmışsın oğlum." dedi annesi yeniden ağlama moduna girerek.

Gemisini Bekleyen LimanWhere stories live. Discover now