4. "Perdenin Ardına Gizlenenler"

3.6K 261 526
                                    

Selena gibi selam kızlar diye bir giriş yapmak isterdim ama ben bunu yaparken gülerim ksjfkd O yüzden NABAYSINIZ BREMS VE BREMSESLER...

Uzun bir bölümle geldim, valla uzun. Bikdiğiniz iki bölüm uzunluğunda resmen. Hem beklettiğime hem de beklediğinize değsin istedim. Ama tereddüt ederek geldim. Çünkü sıkıp kötü olmasından korkuyorum. Cidden bölüm nasıl oldu bilmiyorum, bilgisayardan yazdığım için de olabilir. Umarım elime yüzüme bulaştırmamışımdır. Korka korka atıyorum şu an bölümü biraz da.

İlk defa bölüm atıyor gibi heyecanlandım ya çok saçma

**

Yumruk yaptığı eline yanağı yaslı halde hocaya bakarken gözlerinin bir keş gibi bayık baktığına görmese bile yemin edebilirdi. Gözleri onda olabilirdi ancak bu hocayı dinlediği anlamına gelmiyordu. Ders çalışmayı sevmezdi belki ama bu ders dinlemeyi ve okumayı sevmediği anlamına gelmezdi. Buna rağmen karşısındaki adamı da verdiği dersleri de dinlemekten zevk almıyordu. Bir tek o değil, tüm bölüm bu adamın derslerini sevmiyordu. Takıntılı ruh hastası herifin tekiydi. Gelmelerinin sebebi ise ilkokul hocası gibi yoklama almasıydı. Yetmezmiş gibi dersi dakikası dakikasına işleyip öyle bitiriyordu. Hasta haliyle okula gelmesinin sebebi ise bu derste devamsızlık sorunu olmasıydı. Yoksa dünya alem ona müstehcen şeyler yapsa dahi yine de okula gelmezdi.

Gözleri hâlâ hocadayken elini yanağından çekmeden ölü gibi çıkan sesiyle fısıltılı şekilde konuştu. "Kaç dakika kaldı Eda?"

Yanındaki kızdan da ondan farksız bıkkıntılı ve yorgun sesi duydu birkaç saniye sonra. "Bir dakika kaldı çok şükür."

Önden Faik'in sesi ağlamaklı şekilde duyuldu. "Ramazanda bir türlü ezanı okumayan hoca gibi bu yarrağımın başı da bir türlü bitirmiyor dersi." diye sessizce konuştu. Önünde olduğu için Attila boştaki eliyle Faik'in ensesine yapıştırdı.

"Kız var lan pezevenk, düzgün konuş." diye sessizce uyardı onu halinden taviz vermeyip gözlerini hocadan ayırmazken. Faik onun sınıftan konuştuğu ve arkadaş olup iletişim kurduğu birkaç kişiden biriydi. Arkadaş olmaları da halı sahada adam eksikliğinden dolayı Faik'in bir gün, İsa ve Berkay ile gelip "Halı sahaya adam eksikliği var, yazayım mı seni?" diye teklifiyle başlamıştı. Ondan sonra da genel olarak her halı saha maçında olduğu için arkadaş olmuşlardı.

Birkaç saniye sonra hocanın kolundaki dijital saate bakıp "Ders bitmiştir." demesiyle herkes rahat nefes alarak toplanmaya başlamıştı hızla. Attila'da elini yanağından çekip yanında toplanan Eda'ya çevirdi gözlerini. Yorgunlukla başını Eda'nın omzuna yasladı. "IQ'um düşmüş olabilir, acil oksijen almam lazım." dedi parmaklarını şakaklarına götürerek. Eda arkadaşının dediği şeye gülerken "Ya da sarı pipinin gelip seni hastaneye götürmesi gerek..." dedi Eda sesindeki imayı belli etmekten kaçınmazken, hastane olayını ona söylediği için pişman olmaya başlamıştı Attila.

"Sen kaşınıyorsun bence, acil kaşınman gerek." deyip göz devirdi, Eda ise dediğine sadece gülmüştü ve toplanma işini bitirmişti o sıra.

"Aman be sustum." dedi hala gülerken. Önünde oturan diğer arkadaşları da ayaklanmıştı çoktan, aralarında konuşurken Eda ile onu bekliyorlardı.

Sınıftan çıktıklarında öndeki üçlü yemekhanedeki yemekler hakkında yorum yapıp yakınırken Eda, "Yemeğe gelecek misin?" diye sordu cevabı bilmesine rağmen.

Attila olumsuz anlamda başını sallarken, "İştahım yok, Ali'nin yanına gideceğim." deyip ellerini montunun ceplerine soktu. Hastaneye gideli dört gün olmuştu ama anca toparlanıyordu ve ona rağmen iştahı yoktu. "Gelmemi istersen gelirim ama." diye yanındaki kıza teklifte bulundu.

Gemisini Bekleyen LimanWhere stories live. Discover now