2."Soğuk Sinir"

3.4K 256 206
                                    

Medyadaki şarkıyla okuyun. Hatalar varsa görmezden gelin, kontrol edemeden atıyorum. İyi okumalar❤️

***

Çocukluğundan beri en yakın arkadaşı sadece Ali olmuştu. Onun dışında ise diğer en yakın olduğu arkadaş ile kardeş olarak gördüğü kişi Hüma'ydı. Fazlasında gözü olmamıştı hiçbir zaman, Ali ona hep yetmişti. O da Ali'ye. Azla yetinmeyi hep bilmişti, ona düşen pay neyse onu kabul etmişti. Bu sadece dostlukla sınırlı kalmamıştı hayatında, birçok şeyde de hep böyleydi. Olmayan kardeşlik duygularını beraber doldurmuşlardı mesela. Bir kere bile ne o Ali'ye sırt çevirip küsmüştü ne de Ali ona. Her zaman ve her şeyde beraber olmuş, birbirleri için her türlü fedakarlığı yapmaktan çekinmemişlerdi. O böyle görmüştü çünkü, fedakar olmak bir kusur ya da aptallık değildi onun için.

Sevdiklerini paylaşamaması belki başkası için özgüven eksikliğiydi ama o, verdiği değer ile sevgiden ötürü onlara bir şey olma korkusuyla paylaşmak istemiyordu. Kardeşi düşse gider düştüğü yerden kaldırırdı, baktı kaldırmaya gücü yetmiyordu oturur onunla ağlardı sırf yalnız kalmasın diye, acı çekiyorsa acısını sırtlanırdı, sırtlanamıyorsa paylaşırdı. O böyle seviyor, sevmekten de bunu anlıyordu. Yanlışsa eğer kimse de çıkıp uyarmamıştı onu bir kere bile. Annesini de, babasını da, Ali'yi de ve hayatında değer verdiği diğer insanları hep böyle sevmişti.

Ali'ye kadar hep içine kapanık ve sessiz bir karakteri olmuştu, çoğu konuda hâlâ aynıydı ama Ali ile aştığı da çok olmuştu. Kolay arkadaş yapabilen, herkesle samimiyet kurabilen, içindekileri kolay kolay dile getirebilen biri olamamıştı. İçindekilerini anlatsa anlayan çok az insan olacağını bildiği için etrafında sayılı kişi barındırıyordu belki de, bilmiyordu tam olarak.

Belki de o yüzden kardeş dediği adam daha birinci sınıftayken hiç kimse onunla konuşmayıp oturmazken o gelip yanına oturmuş ve arkadaş olmuştu. Ondan sonra da ayrı kalamamışlardı zaten hiçbir zaman.

Bedenine sığmayıp taşan, somut bir hal alsa balyoz olan öfkesi ile derin soluklar alırken önündeki kapının ziline bastı, ama geri çekmedi Attila.

İki gündür. İki gündür kardeş dediği adam perişandı. Kendini perişan eden düşüncelere sürükleyen oydu ancak yaşadıklarından dolayı o düşüncelere sürüklenip o girdaba esir olmasına hak veriyordu. Çünkü yaşadıkları hiçbir zaman kolay olmamıştı, zor atlatmıştı, zor toparlamıştı. Ve hâlâ toparlamaya devam ediyordu. Ama insandı bu, hep bir yerden eksik kalıyordu ve istemsiz dikiş tutmuyordu bazı yaralar. Ali'de öyleydi, düşüncelerini biliyor, tahmin ediyordu. Çünkü onunla büyümüştü.

Sevdiği adamın bir gün pişman olmasından korkuyordu. Pişmanlık belki de en ağır duygulardandı, çünkü geri dönüşü yoktu. Yapıyordun ve hayatında hata olarak, pişmanlık olarak, hatırlamak istemediğin bir şey olarak kalıyordu. Göze batan bir leke gibi. Ne kadar hatırlamak istemesen de görmek istemesen de bir yerden patlak verirdi ve buna engel olamazdın. Pişmanlık zordu.

İki gündür onu arayıp sormayışını buna bağlıyordu kardeşi ve elinden gelen bir şey yoktu. En sonunda da çareyi Korhan'ı aramakla bulmuştu mecburen. Kara kızanı sevmese bile kardeşini yüz üstü bırakmayacağını biliyordu içten içe ama iki gündür takındığı sessizlik orucunu hayra yoramıyordu. Telefonu açtığında ise nerede olduğunu sormuştu sadece, nerede olduğunu söylediğinde de tek bir dakika beklemeden yola koyulmuştu. Ali'ye de söylememişti daha kötü olur diye. Düşünceleri o kısa sürede zihninde koca bir şerit halinde geçip öfkesini harlamaktan başka işe yaramazken önünde durduğu kapı açıldı o sıra.

"Senin o parmağını kırar, götüne zil diye takarım."

Sinirle tıslayan yeşil gözlerin sahibini, gözünü bürüyen öfkeden dolayı görmezken parmağını zilden çekti ve kulağına dolan küfürü umursamadı. Gözleri onu görseydi eğer ilk önce sarışın gencin küfür edişine takılırdı, ardından ise ne zaman memleketten geldiğini sorgulardı büyük ihtimalle. Çünkü üç haftadır görmemişti ve en son onu kendi evinde dizi izledikleri gece görmüştü. Onda da yine laf dalaşıyla birbirlerine sataşmışlardı ve ikisi de yerinde duramamıştı. Kısacası gözlerini bürüyüp kara bir perde çekmesine neden olan öfkeden dolayı sadece Korhan'a odaklanmıştı. O yüzden önündeki sinirli sarışın bedeni itip içeri girdi seri kanlılıkla. Bildiği ve tanıdığı evde holü geçerken gözleri odalarda geziniyordu, final haftasında ders çalışmak için tek bir sefer gelmişti Ali'nin zoruyla. Bu yüzdendi evi ezbere gezmesi. Arkasındaki beden ise sinirden delirecek bir halde bir şeyler diyordu fakat kulakları dışarıdan gelen çoğu sese tıkanmış gibiydi ve algıları tıpkı bulanmış bir su gibiydi.

Gemisini Bekleyen LimanWhere stories live. Discover now