8. "En Güzeli, Benim Sarı"

3K 252 528
                                    

Hayatında aldığı kararlardan, yaptığı hatalardan pek pişman olan biri olmamıştı. Çünkü yaptığı hatalardan ders çıkarmasını bilirdi, o hatanın ona getirdiği bir deneyimi ve olgunluğu olurdu. Neden bu benim başıma geldi ki ya da neden böyle bir hata yaptım, diye yakınmazdı. İstemişti ve yapmıştı, yaparken de gelecek olan şeyi göze almıştı sonuç olarak. Haliyle yakınması saçma olurdu. Fakat şu anki durumda, hayatında büyük yeri olan arkadaşlarını seçerken neden bunlarla arkadaş oldu, diye düşünmek istiyordu.

Öyle bir haldeydi ki ağlasa mı gülse mi bilemiyordu. Ağlamak istiyordu ama arkadaşlarının aptallığını görünce de gülmekten alamıyordu kendini.

Salonun ortasında bulunan ve üzerinde yaptıkları projenin çizimi olan kağıtları bir kenara toplayıp kendine alan açan genç kızı izliyordu bıkkınlık ve biraz da merakla. Kısa boyuyla ortaya geçip hemen eline televizyon kumandasını aldı oldukça ciddi bir şekilde. Fakat bu ciddiyetin tamamı sahtelikten doğuyordu, bunu üç genç de biliyordu. Boğazını temizleyip elindeki kumandayı dudaklarına götürürken boğazını temizleyip konuştu.

"Hazır mısınız? Başlıyorum." dedi, dudakları gülmemek için titriyordu ve her geçen saniye buna engel olmak genç kız için daha zor bir hal aldı. Bir tık daha zorlamasa kahkahasını salacaktı.

"Saçmalama Eda, otur şuraya." diyerek genç kızı yapacağı şeyden vazgeçirmeye çalıştı. İşe yaramayacağını biliyordu ama yine de denemek istemişti. Arkadaşının da kendisi gibi manyak ve istediği şeyleri yapan biri olduğunu biliyordu. Fakat dediği gibi sadece denemeye çalışmıştı belki vazgeçer diye.

Yanında oturan Ali ise onun dediğine aldırış etmeden yolda olan kahkahasının emarelerini taşıyan sesiyle "Hazırız." dedi direkt. Eda'da göz kırpıp bıyık altından güldüğü sıra baş parmağıyla onu onayladı ve o sıra konuşan Attila'ya döndü yeniden.

"Lan saçmalamayın oğlum!" derken ciddiydi ancak içinde bir yerlerde bunu engellemek istemeyen bir yer vardı.

"Sen sus aşık amele, otur ve kendini sizin için yazılmış şarkının notalarına bırak sadece." dedikten sonra kafasını bir assolist gibi sallayıp eliyle salonda olmayan izleyiciyi gösterdi. "Bu şarkı tüm aşıklara gelsin efenim. Lakin bilhassa değerli kadim dostum olan Attila'ya ve sarı sevdiğine gelsin sayın dinleyenler."

Sadece Ali'den aldığı onaya dayanarak Eda saçlarını bir assolist gibi arkaya attı ve gözlerini Attila'ya dikti. "Ver müziği DJ, ver." 

Eda'nın talimatıyla Ali oturduğu koltukta dikleşti ve videoya tıklayıp müziği başlattı. Birkaç saniye sonra müzik salona dolmaya başlayınca Ali'nin dudaklarından ufak bir gülme kaçtı. Eda ise dudakları titremesine rağmen oldukça başarılı şekilde gelen gülmeyi bastırıp kumandayı bir mikrofon gibi dudaklarına yaklaştırdı. Ardından ise boşta kalan elinin işaret parmağıyla da Attila'yı gösterdi ve şarkının ilk girişini yaptı kafasını iki yana sallayarak.

"Umbamba sari... Umbamba ye... "

Daha Eda'nın söylediği ilk şeyle Ali artık dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Kendini koltukta geriye atarak gülen arkadaşı ve onu işaret eden parmağı izlediği sıra Attila'da hâlâ gülmek ve ağlamak arasında gidip geliyordu.

WhatsApp'ta gruptan gelen mesajla Halil'e cevap verdikten sonra kendine engel olamayarak profil fotoğrafına girip bakmıştı, mal mal sırıtırken de proje ödevini yapmak için gelen grup arkadaşı olan Eda'ya ve biricik arkadaşı Ali'ye yakalanmıştı. Sanki fuhuş operasyonunda yakalanan evli ve orta yaşlı bir adam gibi utanmıştı kendinden beklenmedik şekilde. Yakalandıktan hemen sonra ise ikisinin gördüğü Sarışın isimli kayıtlı numarayla aynı anda  dalga geçmeye başlamışlardı. Ne ara olduğunu anlamadığı şekilde de iş Mahsun Kırmızıgül'ün sarısına denk gelmişti. Sanırım bu aralar bu şarkıyı dinlediği için de iş buraya kadar gelmişti... Eda ile Ali de şahitlik edince kaçınılmaz olmuştu.

Gemisini Bekleyen LimanWhere stories live. Discover now