6. "Kazılı mı Kuyum?"

2.4K 237 325
                                    

Attila taşın dönmesini beklerken akabinde de hemen sağında olan ve diken üstünde oturan çocuğa oldukça dikkatli bir şekilde bakıp her hareketini dikkatle izliyordu. Yapacağı tek hatayı bekliyordu ve görür görmez kalkıp dövecekti artık. Sinirleri zıplıyordu.

"Oğlum o kadar dikkatli bakma lan, yüzümü eskittin yüzümü. Yapmıyorum bir şey. Efendi efendi oynuyorum işte."

"Sus Faik, sus bak Allah'ıma geliyorlar bana yoksa şu okey taşlarını sokarım sana sonra da gökkuşağı sıçarak gezersin." dedi artık sinirlerine hakim olamazken. Faik'in sürekli taş çalıp hile yapmasından bıkmıştı. Yoksa her el üst üste alamazdı. Zaten bundan öncesinde de birçok kere taş çaldığıni bilip gördüğü için malını tanıyordu. O yüzden ilk üç elden sonra dikkatli bir şekilde izliyordu ama hâlâ açığını bulamamıştı bir türlü. Belki de gerçekten efendi efendi oynuyordu ve son haftalarda olduğu gibi Attila çatacak yer bulmak için bahane arıyordu.

O öyle sinirle söylenirken İsa, Berkay ve Eda alışık oldukları her zamanki hallerini hem keyif alarak hem de gerginlikle izliyorlardı Attila'nın gerginliği yüzünden. Kampüsteki öğrenci kahvesi bozması kafede oturmuş, boş olan üç saatlik ders aralarını okey oynayarak geçiriyorlardı. Ucuz ve sakin olduğu için buraya gelmişlerdi yeniden.

"Lan Allah belamı versin ki taş çalmıyorum. Taş çalsam delikanlı gibi çıkıp taşı masaya vurup taş çaldım derim değil mi?"

Attila ona inanmadığını belli ederek bakarken. Faik teessüf edercesine "Tamam demem ve vurmam ama delikanlılığımı da çizdirmem şimdi aga." deyip gerindi yerinde.

İsa yalancı bir şaşkınlıkla "Delikanlılık mı? Nerede? Faik'in sahip olduğu delikanlılık mı varmış?" dedi inanamazca.

İsa'nın dediğine karşılık Faik ona sinirle bakarken masanın altından tekme salladı çocuğa. İsabet ettirdiği tekmeyle sevinirken İsa ise bacağına yediği tekmeyle canının acısıyla yüzünü buruşturdu. Faik bunu umursamayıp ardından da homurdanarak konuştu. "Adım çıkmış dokuza inmez sekize abi, çalmadım diyorum." dedi ve gözleri Eda'ya değince aklına gelen şeyle konuştu. "Eda yanında yancı, ona sor çalıp çalmadığımı. Onu da geçtim benim elimdeki taşları da söylüyor sana."

"Eda söylüyor ama ben ona göre sana taş atmıyorum."

"Ama bu söylemediği gerçeğini değiştirmiyor kardeşim."

Faik'in dediklerinin haklılığı karşısında gözleri yanında tostunu kemirip şirin olmaya çalışan bir sırıtışla ona bakan Eda'ya kaydı. "Güzelim sen de eli bana söyleme artık."

Yediği üçüncü tostu hâlâ kemirirken başını sallayıp "İsa ve sen sürekli yenilince üzüldüm, bir de yediklerimiz size kitleneceği için söyledim. Berkay'la Faik puştu ödesin. Geçen gün bu ikisi kız görünce beni masada tek başıma bırakıp gittiler." dedi sinirle.

Faik ile Berkay aynı anda "Kız çok güzeldi ama." derken Attila'da "Lan küfür mü ettin sen?" diye yükseldi.

"Konumuz bu mu cidden?" diye sordu masadaki gerginliği yeniden hatırlatıp üzerindeki okları Faik'e çevirirken. Başarmıştı da.

Attila yeniden Faik'e dönerken onu son kez uyardı. "Oğlum bak tek bir taş çaldığını göreyim... Tek bir taş bak. Bu sefer taşlarla beraber de ıstakayı sokarım sana. Bu sefer penguen  gibi pat pat gezer üzerine de renk renk sıçarsın."

Faik duyduğu şeyle gözlerini irileştirmesine mani olamazken "Bak samimi söylüyorum durduk yere ve hak etmemiş olmama rağmen hayatımda yediğim en güzel küfürdü. Hayretler içerisindeyim anasını satayım." dedi Attila'nın elini sıkıp tebrik ederken, ardından kafaları tokuşturdu.

Gemisini Bekleyen LimanWhere stories live. Discover now