1. "IQ Düşmesi"

5.9K 318 284
                                    

Bölüme başlamadan önce birkaç şey söyleyip uyarayım gençler. Öncelikle Veca'yı okumadıysanız spoi yersiniz, çünkü yan kitabı olduğu için ve bizimkilerle de bağlantısı olduğu için spoi yeme ihtimaliniz yüksek. İkincisi Leyla ile Mecnun'un bazı şeylerine yer verebilirim, ondan da spoi yiyebilirsiniz gibime geliyor. Başka uyarı aklıma gelmiyor ama geldikçe yazarım zaten. Birinci bölüm sizlerle :)

Ayrıca lan ben nedense çok heyecanlıyım. Yuh oha niye böyle oldu? Tşklr, ii gnlr

***

İnsanlar genel olarak üçe ayrılırdı Attila için: hayatını planlayarak yaşayanlar ve akışına bırakarak yaşayanlar. Ha bir de yaşamaya çalışanlar. Çok şükür ki o daha üçüncü tayfadan değildi ve olmamıştı.

O akışına bırakanlardandı, yani ikinci tayfaya mensuptu. Plan yapmazdı, rota belirlemezdi, yol bilmezdi, iz bilmezdi, sınır tanımazdı. Kısacası kafasına ne ediyorsa onu yapıyordu. Sadece canı ne isterse ona göre yaşar ve onu yapardı. Neyi seviyorsa onu yapardı, neyi seviyorsa onu yerdi onu içerdi. Neyi seviyorsa onu okurdu ve onu izlerdi. Başkasına göre yaşayıp kendine sınırlar çizmektense ve çizdiği sınırlara hapsolup başkasının yarattığı hapiste kalmaktansa, o gidip sınırları yok ediyor ve dilediğini yapıyordu. Çünkü hayattan ancak öyle zevk alıyordu. Kendi sevdiklerini ve dilediklerini yaparak.

Çünkü insanların düşünceleri senin hapsini yaratırdı ve bu hapis olduğun parmaklıklar beynindeydi. İşte en beteri de oydu. Kendi zihninin mahkumu olur giderdin.

Bu hayatta kendi dışında umursadığı ve sevdiği insan sayısı da azdı haliyle. Onların düşüncesi onun için önemli olsa bile yine ve yeniden kendi istediğini yapıyordu. Düşüncelerini şekillendirebiliyor muydu? Evet, ancak olabildiğince aza indirmiş ve ona zararı dokunacak şeyler değildi. Sevdiklerini de sevdi mi tam seviyor ve çoğu zaman bokunu çıkarabiliyordu. Aldığı kararlar karşısındaki kişiyi sevmesine bağlı oluyordu ama yine kendi bildiğini okuyordu. Mesela kardeş dediği adam olan Ali'yi sevdiği için onunla aynı üniversitede okuması gibi. Hem liseye geçiş hem de üniversiteye geçiş sınavında ondan çok daha iyi derece yapmasına rağmen sırf ayrı olmamak için onunla aynı tercihleri yapması gibi. Tabi üniversitede kendi istediği bölüme gitmişti, orası ayrıydı ama açığı da böylelikle aynı eve çıkarak kapatmıştı ikisi. Severken bokunu çıkartanlardan olduğu da böylece kanıtlanmıştı.

Ali onun için kardeşten öteydi. O yüzden onun için yaptıklarından hiçbir zaman pişman olmamıştı. Onun için sevmek fedakarlık da getiriyordu ve taviz verilmesi gerekiyorsa verilmeliydi.

Ama istisnalar olabiliyordu tabii. Ve istisnalar kaideyi bozmazdı. Bazen taviz vermemesi gerektiğini düşünüyordu. Çünkü evinin salonunda kara kuru, çirkin, kenafir gözlü -çünkü mavi gözlüleri kenafir gözlü olarak görüyor, bundan dolayı da tırsıyordu biraz- ve şekilsiz kafasıyla duran bir Korhan puştu olmazdı.

Onun için kara kızan tam olarak bir kara kediydi. Kardeşiyle arasına giren kara kedi. Sevdiklerini paylaşamayan bir yapısı olduğu içindi bu hâli. Gram sevmiyordu onu, günahı bile daha sevilesiydi hatta.

Hazırlanmış bir şekilde salonun kapısında dikilmiş ve gözlerini kısarak sözde ders çalışan ikiliyi izlerken bu halleri karşısında kusmak istiyordu Attila. Kıskanmakla alakası yoktu kesinlikle, o öyle bir insan değildi. Yeni evlenmiş çiftler, mart ayındaki kediler, çiftleşme dönemi gelen ayılar gibi sürekli koklaşıp duruyordu ikisi de, yoksa kesinlikle abartmıyordu. Ve Attila buna katlanamıyordu. Bihter Ziyagil gibi "Gözümün önünde birbirini seviyorlar." cümlesini kendince "Gözümün önünde kardeşimi seviyor bu kara kızan." olarak değiştirmişti.

Gemisini Bekleyen LimanNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ