24.BÖLÜM

4.1K 453 4.1K
                                    

"Acı, en yetenekli öğretmendir efendim."

"Sence yeterince öğrenmedim mi?"

"Buna son verecek olan sizsiniz efendim."

"Nasıl?"

"Uyanarak..."

Gözlerimi açtım. Odamdaydım. Hayır, Elementa'da değil, Dünya... Dünyadaydım. Şaşkın gözlerim pencereden içeri giren bahar havasıyla dalgalanan perdeye kaydığında bir rüyada olduğuma emindim. Rüyada olduğumu anlar anlamaz bitmesinden korktum.

Kalp atışlarım hızlandığında aceleyle yataktan dışarı fırladım ve odamın kapısını açıp doğruca annemin yatak odasına yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdim. Sağa sola bakındım: Yoktu. Yatağını düzeltmiş, çoktan çıkmıştı. Kapıyı yeniden kapatıp aşağı kata indim. Her şey yerli yerinde ve tertemizdi. Her şeyi yeniden eskisi gibi görebiliyor olmak büyüleyiciydi fakat gerçek olmadığının bilincinde olmak kalbimi kırıyordu.

Kırık kalbimle evimin salonunda dolaşıp mutfağa ilerledim. Her şey tamam, tek eksik annemdi.

"Anne?"

Titreyen sesim boş duvarlara çarptı, beni annem değil evimin ıssızlığı yanıtladı. Adımlarım sessizliği arkasında bırakmak ister gibi mutfaktan çıkıp dış kapıya yöneldiğinde, nereye gittiğime dair en ufak bir fikrim bile yoktu sadece kapıyı açıp burayı terk etmek, annemi arayıp bulmak istiyordum. Uzanıp kapıyı açtığım anda dışarı atmak için hafifçe kaldırdığım ayağım, gördüğüm manzarayla birlikte önce donmuş sonra da usulca olduğu noktaya geri inmişti.

Annem... Yanında bir adamla bahçe kapısından içeri girmiş dikildiği yerden öylece bana bakıyordu. Elini tuttuğu adamla birlikte durdukları yerden beni izlerlerken hafifçe tebessüm ediyorlardı. İkisi de mutlu görünüyordu. Mutlu, huzurlu ve de güzel... Öyle ki yanlarına gidersem bu güzelliğin bozulacağından, kaybolacağından korkup bir süre hiç kıpırdamadan karşımdaki tabloyu seyrettim.

Bir yanım koşup boynuna sarılmak isterken diğer yanım bunun mümkün olmadığını biliyordu...

"Anne?"

Aynı titrek tını dudaklarımdan bir kez daha firar ettiğinde annemin gülümsemesi yüzünde biraz daha genişlemişti. İki elimle birden kapıyı tutmuş, hala da olduğum yerden kıpırdayamamışken, çekingen bir sesle ona seslendiğimde bana tepki verdiği için gözlerimin dolmasına da engel olamamıştım. Beni duyuyor olması bile mucizeydi benim için. Onu yeniden görebiliyor olmak büyük bir lütuftu benim için...

"Anne ben..."

Dolan gözlerime ve titreyen sesime aldırmaksızın çabucak yutkundum.

"Annem ben seni çok özledim..."

Annem kafasını usulca sağa yatırıp duymayı delicesine özlediğim sesiyle "Mutlu ol Beria... Ben çok mutluyum." dedi.

Kalbimdeki doluluk gözlerimden dışarı taştığında bir elimle çabucak sildim gözyaşlarımı.

Dudaklarım arasından bana sormaksızın "Özür dilerim." döküldüğünde, ona olanları basit bir özürle silemeyeceğimi bilmenin utancını taşıyordum kalbimde.

"Hayır Beria, dilememelisin. Senin bir suçun yoktu kızım."

"Seni yalnız bırakmamalıydım."

"Sadece erteleyebilirdin ama engel olamazdın."

"Böyle olmak zorunda değildi. Bunu değiştirmek için çabalardım."

Kafasını usul usul iki yana salladığında yüzündeki gülümseme hala yerli yerindeydi.

AYKIRI: 4 BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin