~FİNAL~

7.4K 458 24.1K
                                    

Bugün sona evrilecek ömrümün en güzel başlangıçlarından biri...

Bugün bizim miladımız. Birbirimize bir kez daha yeniden başlayacağımız ve her gün yeniden başlayacağımıza da bir kez daha söz vereceğimiz gün. Bugün... Pamir'e bağlılığımı sunacağım, aramızdaki görünmez uçurumu kaldıracağım gün.

Kaderimin onun kaderiyle kesişimi evrendeki diğer şeyler gibi sıradan bir tesadüften ibaret değildi. O, ömrümün diğer yarısıydı ve ömrüm boyunca onunla olmam, doğumla başlayıp ölümle sona eren bir hayatın nefes alarak sürdürülmesi kadar vazgeçilmez ve değiştirilemezdi. Eksikliklerimden sıyrılıp ona ereceğim vakit hayata yeniden başlamış, bu kez her manada tamamlanmış olacaktım.

Bembeyaz elbisemin uçuş uçuş etekleri her adımda ayak bileklerime dolanırken aklımdan geçen bu düşünceler de zihnimin kıvrımlarında dolanıp kalp atışımı hızlandırıyordu. Ayaklarımda; en sevdiğim, sade, beyaz, babet ayakkabılarım papatyalarla kaplı çimlerin üstünde tam karşımdan bana doğru gelen Pamir'e ilerlemeye devam ederken papatyalardan yaptığım tacı taktığım dalgalı kızıl saçlarım, esen hafif rüzgarda ahenkle dans ediyordu.

Ben nasıl ki baştan aşağı beyazlar içindeysem Pamir'de buna zıt şekilde baştan aşağı siyah giyinmişti. Siyah sanki en çok ona yakışırmış gibiydi. Gece kadar koyu renkli saçları alnına dökülürken masmavi gözleri güneşli bir günün sabahına uzanan gökyüzü kadar parlaktı. Bakışlarındaki derinlik ona doğru attığım her adımda boğulmama değil nefes almama sebep oluyordu.

Attığım her adımda biraz daha derine dalıyor, ona karışıyor, onun oluyordum...

Avucumda hissettiğim soğuk metali biraz daha sıkı kavrayıp artık daha net seçebildiğim gözlerine, kalbindeki soluk tedirginliği tümüyle yok etmek istercesine güvenle bakarak sımsıcak gülümsedim. Gülümsememin onun yüzünde tatlı bir yansımaya dönüşmesi yalnızca üç saniyemizi almıştı. Huzur, Elementa semaları boyunca süzülüp kalbimize sızdığında oldukları noktaya sabitlenen adımlarım, adımlarının tam karşısındaydı. Artık aramızda bir nefes alımı kadar kısa bir mesafe vardı. İşte benim ondan uzak durabileceğim azami mesafe tam olarak bu kadardı.

Uçurumun bu tarafı...

İkimiz de kulaklarımıza dokunan sessizliğe ihanet etmeden, bir süre öylece baktık kaldık birbirimize. Biliyorum bu bakışlar manasını çözmek için değil, dalıp gitmek içindi... Dilimizden dökülebilecek hiçbir kelimenin haddi yoktu bu anı bölmeye ki zaten buna cüret de etmezdi.

Biz... Yorgun iki savaşçı. Birbiriyle değil, birbiri için savaşan...

Zorlu bir savaşın bitiminde, savaş meydanından yükselen o heybetli sessizliğin, aldığın her nefeste sana kazandığını hatırlatan garip mağrurluğu vardı üstümüzde. Biz... Savaşın kazanan iki tarafı... Sanki uzun yıllar ayrı kalmışız da nasıl kavuşulur hatırlamaya çalışıyormuşuz gibi bir hal içinde; her şeyin bittiğini, bizim bize kalışımız gibi imkansız bir şeyin mümkün olduğunu hazmetmeye çalışır gibiydik o an...

Pamir bana bakıyor, ben Pamir'e ve o anda sanki tüm evren nefesini tutmuş bizi izliyordu...

Bu anı sonsuza dek durdurmayı dileyebilirdim fakat ben artık anda durmayı değil bundan sonra yaşayacağımız her anda onla olmayı istiyordum. Bunun için ilk adımı attım ve başımı hafifçe aşağı eğip, sağ elimdeki bıçağı sol avcuma yaslarken bir an bile tereddüt etmedim. Soğuk metal sol avcum boyunca kayıp ardında bıraktığı kesiği kırmızıya boyadığında aynı çizginin birazdan siyaha dönerek, ömrümün tümüyle onun ömrüne düğümleyeceğinin bilinciyle yere düşen birkaç damlaya gülümsedim. Dudaklarımda asılı kalan gülümsemeyi silmeden başımı kaldırıp evrenin en güzel manzarasına döndüm.

AYKIRI: 4 BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now