❇GİRİŞ❇

4K 466 442
                                    

Güneş bulutsuz gökyüzünde hüküm sürerken bir adam elinde tuttuğu kitapla, yemyeşil çayırların üstünde usul usul ilerliyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Güneş bulutsuz gökyüzünde hüküm sürerken bir adam elinde tuttuğu kitapla, yemyeşil çayırların üstünde usul usul ilerliyordu. Ak düşmüş saçlarıyla sakalları öylesine uzundu ki birleştikleri noktayı ayırt etmek neredeyse imkansızdı. Etrafına saçtığı göz alıcı parıltıysa gücünü adeta yüzündeki gülümsemenin saflığından alıyordu.

Adamın çıplak ayaklarının bastığı yerde renk renk çiçekler biterken ardına takılan onlarca çocuk, çiçeklerin renklerine hayran kalıyordu. Çocukların cıvıltısı ve adama yakın yürümek için birbirleriyle verdikleri coşkulu rekabet, adamın gülümsemesini büyütüyordu.

Ilık rüzgar yemyeşil çayırları okşayarak geldi ve beraberinde gelecekten bir müjde getirdi. Saçlarının arasından geçen hafif rüzgar, adamın adımlarını olduğu yere sabitledi. Adam gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı ve rüzgarın müjdesine kulak kabarttı. Haber yaşam ateşindendi.

Adam gözlerini yeniden açtığında yüzündeki ışık artık çok daha parlaktı. Çünkü müjdenin yüzüne çizdiği gülümseme, şimdiye kadarkilerin en büyülüsüydü. Başını öne eğip ayaklarının altındaki toprağa baktı. Bembeyaz papatyalar bitmişti parmaklarının arasında. Artık emindi: O yer, tam da burasıydı!

Her şeyin son bulurken kendini yeniden doğuracağı, tükeniş mi yoksa türeyiş mi olduğuna asla hüküm verilemeyecek olan ikilemin, tek bir gerçek olup gün yüzüne çıkacağı yer...

"Geldik çocuklar. Hadi bakalım, şimdi hepiniz etrafımda toplanıp büyük bir çember yapın." dedi adam, yüzündeki gülümsemeyi silmeden.

"Element çemberi gibi bir çember mi?" diye soran sarışın kız çocuğuna döndü ve gülerek "Evet, Mimi. Tıpkı element çemberi gibi bir çember ama daha küçüğünden." dedi.

"Peki bize yine element çemberi hikayesini anlatacak mısın?"

"Hayır, bugün size element çemberi hikayesi anlatmayacağım. Bugünkü hikayem başka ama çok daha güzel."

Çocuklar duydukları haber karşısında ellerini çırpıp kendi aralarında gülüşürlerken, hızlıca adamın etrafını sardılar.

Adam olduğu yere oturduktan sonra neşe içinde hoplayıp zıplayan çocukların dikkatlerini üstüne çekebilmek için ellerini birbirine vurarak ses yaptı.

"Hadi bakalım, şimdi herkes tıpkı benim gibi olduğu yere otursun ve sessiz olsun."

Çocuklar her zamanki gibi bu ikazı ikiletmeden oldukları yere çökmüşlerdi fakat aralarında konuşmaya devam ettiklerinden, uğultuları henüz tam anlamıyla kesilmemişti. Ayakta kalan tek çocuk, en küçükleri olmasına rağmen onları kontrol edebileceğine inanan minik bakıcıları Mimi'ydi. Kollarını göğsünde kavuşturup çattığı kaşlarıyla yükseldi uğultucu haylazlara.

"Hey! Size sessiz olmanız söylendi. Neden susmuyorsunuz hala? Susmazsanız ceza alırsınız!"

Adam onun büyümüş de küçülmüş hallerine bir kez daha gülerken, eliyle Mimi'ye yanına gelmesini işaret etti. Yanına gelen minik bedeni usulca çekip dizine oturttuktan sonra da onun altın sarısı saçlarını severek, evrendeki en yumuşak ses tonuyla "Neden bu kadar sinirlendin sen?" diye sordu.

AYKIRI: 4 BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now