''Saniyelerle Kaçan Veda''

4.8K 331 70
                                    

peşinde - pagos bölüm şarkısı 'Bir sevgilinin peşinde, berbat bir durum içinde kaldım'

5 Yıl Önce Ankara / Emek - Bahçeli

Esmer genç hızlıca apartmandan çıktı. Ardından büyük bir gürültüyle kapanan kapı sessiz sokağa yayıldı. Esmer genç koşar adım arabasına giderken içinden tanrıya yalvarıyordu. ''Lütfen bir şey olmasın allahım. Lütfen...''

Dakikalar geçti ve Ankara trafiğinde tıkanıp kalmaktan son anda kurtulan genç adam büyük bir gürültüyle arabayı barın önünde durdurdu. Buraya geliyor olmaktan nefret etti. Kendini zorlayarak hareket ettirdi. Bir şeyler onu geri itiyordu. Yapma diyordu sanki... Endişeli ve içindeki berbat hisse rağmen içeri girdi. Kalabalığa ve sağır edecek derecede çalan şarkıya aldırmadı. Aldıramadı daha doğrusu... İçindeki endişe büyüdükçe büyüdü ve tüm mantığını yok etti.  

'Sen... Sen artık beni sevmiyorsun...' Faik'in sözleri, ağlayan suratı aklına geldikçe kendini suçlamaktan ileriye gidemiyordu genç. Ama o bile hislerini bilemezken genç kendi kendine yargılayıp olay çıkartmıştı. Benim yüzümden buraya geldi, benim yüzümden o boka yeniden bulaştı diye düşündü. Düşündü ama bir şeyleri kaçırdığının farkında değildi. Herkes seçimlerini kendi yapardı. Bu akşam burada çok büyük şeyler olacaktı ve esmer genç adım adım o kaosa doğru yürüyordu.

Önünde dans eden bedenleri aşıp gergince ilerlemeye devam etti. Barın tuvalet kısımlarına gitmişti ki sıkışık alanda sertçe iri bedene baktı. Başka bir zaman olsa özür dileceği bir durumdu ama mantığını kaybetmesi nedeniyle bir saniye bile duraksamadan devam etti.

 ''Yuh amına koyayım... Ezseydin lan!'' Kumral genç ona çarpıp geçen bedenin arkasından bağırırken sinirle dik dik baktı. Şerefsiz arkadaşı dağıtmamış olsaydı şu an bu mekanda bile olmayacaktı. Sinirle Aziz'e yaslanan siyah saçlı kısa adama döndü. ''Sen varya... Hele bi ayıl ben yapıyorum sana...''  Aziz bıkkınca yüzünü buruşturdu. Kumral ona çarpan bedene bakmak için kafasını çevirdiğinde 'Personel harici giremez' yazısı asılı kapıdan içeri girdiğini gördü. Sadece bir kaç saniyeliğine sırtını görmüştü. Personel olamayacak kadar buraya aykırı giyinen adamı düşündü. Hem çok hızlıydı hem de aşırı gergin olduğu arkasından bakıldığında bile belli oluyordu.  ''Bir boklar oluyor lan burada....'' Aziz arkadaşının kapıya bakarak mırıldanışından dolayı kaşlarını çattı. Sergen yetmiyormuş gibi bir de meraklı Melahat Turgut'la uğraşamazdı. 

''Oğlum bak, o kapıdan içeri girersen yemin ederim Sergen'i de burada bırakır evime giderim.'' Turgut'un bir kulağından girip bir kulağından çıktı sözler. İçindeki merak körüklenirken ilerlemeye başladı. Aziz, Sergeni iyice kendine yasladı ve bağırmaya başladı. ''Sikeyim seni Turgut !'' 

Kumral genç aralık kapıdan girip yavaşça arkasından kapattı kapıyı. Dar ve loş koridor sessizdi. O kadar sessizdi ki korkmadan edemedi. İlerledikçe koridorda oda kapıları olduğunu gördü. Gergince durdu. Emin olamadı ilerlemek konusunda. Ankara'da böyle tuhaf mekanlar olduğunu duymuştu ama şu an onun içerisinde olup olmama konusunda emin olamadı. Ta ki bir bağırış duyana kadar. ''SENİN SÜLALENİ SİKERİM OROSPU ÇOCUĞU!'' Turgut duyduğu sesle yutkundu ve sesin geldiği odayı bulmaya çalıştı. Bu sessizlikte zor olmamıştı. Kapı hafif aralıktı ve o aralıktan ince bir ışık huzmesi koridora yansıyordu. 

Kapıya dokunmadan içeriye bakmaya çalıştı. Koltukta oturan otuzlu yaşlarında duran iri adamı gördü. Yayvan bir şekilde koltukta oturmuş sırıtıyordu. ''Onu bırak!'' diye bir bağırış daha duyuldu. Turgut'un göz hizasındaki adam koltukta dik bir konuma geldi. Aralıktan zar zor görünen şırıngayı aldı ve ''Bunu Faik iyi bilir. Bakalım sen ne yapacaksın?'' diyerek ayağa kalktı. Turgut korkakça geriye giderken aklından tonlarca şey geçti ve hızlıca koridorun köşe noktalarına baktı. Adam adımlayarak gözünün önünden kaybolunca hızlıca geldiği yere koştu. Koşarken ''BIRAK LAN OROSPU ÇOCUĞU!'' bağırışını duydu ve durdu. Eli titriyordu. Kapının kulbunda duran eli titriyordu.  Ya odaya girip kendi de bulaşacaktı ya da şu an düşündüğü şeyi yapacaktı. En mantıklı olanı seçti. Çıkarken acı dolu bir çığlık duyduğuna emindi...

 Sessizce kapıyı açıp gürültü dolu tuvalet kısmına çıktı. Aziz, Sergen'le duvara yaslanmış Turgut'u bekliyordu. Aziz arkadaşını gördüğünde kaşlarını çattı. Turgut eli, titreyerek hızlıca ona yaklaşıyordu ve yüzünün rengi atmıştı. ''Ne oldu ?'' 

Turgut onu umursamadı ve onları geride bırakırken ''Gidiyoruz.'' dedi. Üç arkadaş ellerinden geldiğince hızlıca mekandan çıkarken yakınlardaki taksi durağına gidip taksiye bindiler. ''En yakın karakola abi.'' Adam şaşkınca kumral gence bakarken kumral hala gözlerinden kaçan herhangi kamera konabilecek bir yer var mı diye düşünüyordu ama yoktu. Çenesini sıkmış başına bela almayacağını söylüyordu kendine. Evet o doğru olanı yapıyordu. 

Kim olduklarını bilmese de kimseyi o tarz bir yerde, o tarz bir adamın eline bırakamazdı. Karakola geldiğinde her şey kaos gibiydi. Başta sessiz ve sonrasında dayanılmayacak bir gürültü. Şikayette bulunduğunda zaten uzun süredir oranın bir açığını aradıklarını söyleyen komiseri dinlemedi. Aklı sadece o bağırışlarda kalmıştı. 

''Umarım geç kalmamışımdır...'' Aziz mırıldanan ve bir saattir boş bir şekilde karakol duvarındaki adalet yazısına bakan arkadaşına baktı. Umuyordu ki her şey yoluna girerdi. 

Kumral genç belki de iki hayat kurtarırken o odadakiler bir daha asla eskisi gibi olamadılar... 

Günler geçti. 

Bir gün geçeceğini umut ederek ağlayan esmer adam, bir daha geri dönmemek üzere gitmeye yemin etti. Ne o yan yatağında uyuyan adamla görüşecekti ne de bu şehre geri dönecekti. Hemşire sakince odaya girdiğinde ''Ailelerinize ulaşabildik.'' dedi usulca. Esmer genç göz yaşları yanağına akarken acıyla kapattı gözlerini. Ailesinin yüzüne nasıl bakacaktı? ''Uyuşturucu ve diğer şey için  artık ifade vermeniz gerekiyor.'' Esmer genç sinirle gözlerini açtı. ''Utanmasana! Neredeyse tecavüze uğruyordun onun ifadesini vereceksin desene!'' Tüm öfkesini akıttı.  Tüm hayattan çıkartmak istediği hıncını hemşireden çıkartmaya çalıştı. Ama biliyordu burada suçlu ne oydu ne de başka biri.

Polisler yavaşça içeri girip uyuyan kısa boylu adama ve sinirle gözleri ıslak şekilde bekleyen adama baktı. Hemşire yavaşça odadan çıktı.  ''Kimin ihbar ettiğini söylemeyecek misiniz?'' dedi ela gözleri sinirle parlarken. Belki de ölmeyi tercih ediyordu o an, bıraksaydı da ölseydim orada diye düşündü.  Ama zamanla kişilik hakları gizliliği yüzünden öğrenemediği isme içinde hep minnet duydu. 

Hayat bazen kısa anların yarattığı ayrıntılar ve olaylarla değişiyordu. Kelebek etkisi gibiydi bu o anlar. 

Genç adam her şeyi tüm ayrıntılarıyla anlatırken polisler gergince birbirine bakmıştı. Eşcinsel çiftleri görmüyor değillerdi ama yine de alıştıkları bir durum değildi. İmzalar atıldı ve psikiyatriyle bir görüşme ayarlandı. Daha önünde çok uzun bir yol vardı. 

Zaman geçti, esmer genç tüm acıları ve hayal kırıklıklarıyla evine döndü. Diğer genç ise uzun bir süre rehabilitasyon merkezinde kaldı. O sırada kumral genç hayatındaki en büyük hatayı yapmış Alia'ya evet demişti. Tepetaklak olmuştu hayatlar....






NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin