40. Bölüm ''Yarım Kalanlar''

4K 248 222
                                    

''Sikeyim, bu ne amına koyayım???'' Turgut sinirle telefona bakarken ikinci bir fotoğraf daha geldi. İlki Faik'le benim eski bir fotoğrafımdı. Ne zaman çektiğini bile bilmediğim fotoğrafta üstüm çıplaktı, yanımda Faik duruyordu. O da çıplaktı...

Kameraya bakıp gülümsüyordu ama yüzündeki ifade huzurluyum diye bağırıyordu. Hangi gün olduğunu çıkaramadım, çünkü sayamayacağım kadar buna benzer geceler geçirmiştik. İçim alev alev olurken sinirden kasılan elim telefonu sıkıştırıyordu. Eğer sağlam olmasaydı elimde parçalanacağından emindim...

İkinci fotoğrafa kayan gözlerim Van'daki evimi gözlerime serdiğinde sinirle soludum. Yatağımı çekip atmıştı. Yavaşça Turgut'a döndüğümde çenesi kasılı, kaşları çatık bir şekilde telefonuma baktığını gördüm. ''Bu herif bayağı sınırını aşıyor gerçekten...'' Sesinde bir yerlerde gizlenmiş bir öfkeden çok tuhaf bir şey vardı. Anlayamadım, fakat olay şu an bu bile değildi anasını satayım.

Herif evime gitmişti ulan... Evime girip odamdan fotoğraf atıyordu lan...

Elim benden bağımsız şekilde ekrandaki arama yerine giderken bir kaç saniye içerisinde kulağıma dayadım telefonu. ''Alo?'' diye yumuşak bir ses duyduğumda yıllardır duymadığım ses midemde bir yanma başlattı.

Hayır, duygusal bir durumdan çok, ne onu görmeye ne de sesini duymaya hazır olmadığımın kanıtıydı bu yanma. Biliyordum çünkü ben bu herife olan hislerimi daha sevgiliyken kaybetmiştim. Sahi neydi onunla yapamama nedenim?

''Siktir git evimden.'' sesimdeki sertlik onu şaşırtmış olmalıydı ki bir kaç saniye karşı taraftan hiç bir ses gelmedi. Evet, hayatında ilk defa benden bu kadar sertlik görüyordu. Şu an bile hala alttan alıp sessiz duruyordum... Uyuşturucu kullandığında onu doğru yola çekmeye çalışırken bile böyle değildim. Ama hayır bu sefer sınırı aşmıştı, babamla aynı eve girmiş haddini çok aşmıştı.

''Baran niye böyle tepki veriyorsun?'' dediğinde sesindeki titremeyle gözlerimi yumdum. Sakinleşmeliydim. Tedaviden yeni çıkan birine böyle davranmamalıydım...

Turgut'a döndüğümde dudaklarıyla ''Sen konuş.'' dediğini seçtim. Sinirli nefeslerim dışında bir ses yokken Turgut yavaşça ayakkabısını giyip bahçeye çıktı.

''Faik sen beni delirtmek mi istiyorsun?'' diye soludum giden bedenin arkasından bakarken. Omuzları çökmüştü... BU adam bana böyle yaklaşırken ona bunları yaşatmaya hakkım yoktu anasını satayım... Güzellikleri hak ediyordu, benim başkalarıyla çekilmiş çıplak fotoğraflarımı değil...

''Nasıl evime gidersin...'' Sesimdeki sinir artık üzüntüye geçiş yapmıştı. Nasıl yapabilirdi bunu bana? Ben onu o kadar alttan alırken, kırmamaya çalışırken bana bunu nasıl yapardı?

''Ailene bir şey demedim. O zamanki çocuk olduğumu bilmiyorlar sakinleş Baran.'' diye fısıldadı. Karşıdan bir kapanma sesi geldiğinde çenemi sıkmaktan dişlerimi kıracaktım. O gecenin ardından Ankara'ya gelen ailem her haltı öğrenmişti. Elif küçük olduğu için Van'da kalmıştı, fakat ailem olanları ona hiç anlatmamıştı...

Annemin kırgın, babamın ise sinir dolu bakışlarını hatırlıyordum hala. 'Canımsın kanımsın ama bunu kabul etmem.' demişti. 'Seni severim oğlum bilirsin ama kabul etmem bunu...'

İşte o zaman anlamıştım bu hayatta kabul görmeyeceğimizi ben... Canım kanım bile kabullenemezken başkası nasıl kabulenecekti?

''Faik çık o evden.'' sesim hırlar gibi geldiğinde karşı taraftan yutkunma duydum. ''Sabahtan beri buradayım... Annen seni aradığında da buradaydım...'' Gözlerim şokla açılırken annemle olan konuşmamı aniden bitirdiğim geldi aklıma. Belki de bana asıl söyleyeceği şey buydu...

NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin