5. Bölüm - Can Kırıkları

36.2K 1.8K 85
                                    

Yüsra geldiğinden beri konuşmaları ve teskinleri ile sabahki Umay'dan tek toz tanesi kalmamasını sağladı. Benim problemin çabuk yükselmemdi galiba. Az kalsın kendime ve hayatıma derin biz çizik atıyordum. 

Kapının köşesinde iki silueti görmemezlikten geliyordum ama anne babalarının suçunu onlara atmamalıydım kim bilir kaç yaşındalardı ben terk edildiğimde. 

Boğazımı temizleyerek "kapıdaki beyler içeri gelebilirsiniz." Yüsra güçlüce kolumu sıktı. 

Yüsra ve Aybars boşanmış karı kocalardı ve ikisiyle de konservatuardan Esat hocam tanıştırmıştı. Bir süre sonra sessizce içeri giren iki adamı incelemeye başladım. 

Sakalları daha uzun olan ve daha sert çizgilere sahip olan en büyükleriydi galiba koyu renk saçlara ve benim bembeyaz cildimden birkaç ton daha koyu tene sahipti. Ela gözleri ve yakışıklı çehresi ile uzun yapılı vücudu vardı. Yanında duran kişi ise kumral saçlara sahip aynı yeşil gözlere sahipti. İki kardeş olduklarını bilmesem bile iki kardeş derdim en az 180 vardı boyları. 

Ben onları incelerken onlar sadece benim yüzüme bakıyorlardı. Ahh yüzüm, hemen Yüsraya dönerek ayna dedim. Çantasından çıkardığı ayna ile yüzüme baktığımda yüzümde iz olarak kalan tek şey patlak dudağımdı. Yüzümdeki iz için bir şey yaptıklarını kızarıklıkları geçirdiğini düşünerek rahat bir nefes aldım.

 Aybars gergin havayı dağıtmak için " Umaycım merak etme şu an post paylaşsan binlerce beğeni alırsın, sen hep güzelsin." Lafını gözlerimi devirerek geçirdim. 

Kimse konuşmuyordu bari bu meşgul adamı bulmuşken iş konuşalım diye, "Konser takvimim ne alemde menajer, para lazım para. Aranjörlük işi ne oldu Sercan abi arayacaktı seni." 

Yüsra sesli bir şekilde oflarken, "ben bu adamı sürekli iş konuşuyor diye boşadım. Hastane odasında muhabbete bak." Hafif kıkırdarken açılan kapıdan iki erkek daha girdi. 

Onlarda yatağın ayakucuna doğru geldiler. Biri hafif esmerken diğeri sarışındı. Çehreleri birbirine benziyordu, arkalarından baksam hepsinin aynı olduğuna yemin edebileceğim geniş yapıya ve boya sahiptiler. 

Biyolojik ailem ülkenin yakışıklılık kotası için ellerinden geleni yapmışlardı. 

Diğerlerine göre daha yumuşak yüzü olan adam, "Ben Çağanalp abilerinin en küçüğüyüm 20 yaşındayım, yanımdaki Celasun abin üçüncü 22 yaşında, kumral yakışıklısı Barlas abin 24 ve en büyüğümüz minyatür baba Alparslan 25 yaşında." Süs köpeği gibi kafa sallarken buldum kendimi. 

Aybars bana dönerek "Umay alfabetik sıraya bakar mısın? Alparslan, Barlas, Celasun, Çağanlalp ve Dolunay Umay." Bu kadar yüksek zekaya sahip olsam bile bunu anlayamamıştım. 

Aybarsın telefonun çalması ile cama doğru giderken yüzümdeki göz sayısı rahatsız edince yerimde kıpırdandım. Aybars telefonu bana uzatıp 

"İngiltere'deki üç serseri delirmiş dana gibiler. Sana ulaşamamışlar kısa özet geçiver ben her şeyi anlatırım kızarsın şimdi." Derince nefes alıp telefonu kulağıma götürürken sabahki sinir krizimin hem şahitleri hem sebepleri sessizce odaya girmişlerdi. 

Kulağıma telefonu tutmadan bile bağrışma sesi geliyordu. Ateş delirmiş gibi "İki hafta sahip çık dedik sana kıza abi, çok gergin ve mutsuz dedim demi. Neden hastanedesiniz siz hem- "gözlerimi devirerek Aybars'a baktım sahip çıkmış.

 "Sakin ol şampiyon. Acayip iyiyim sanatoryum gibi düşün şu an kaldığım yeri. Siz bensiz Galler'e gittiniz mi onu de bakalım?" Aralarında telefon kavgasının bitmesini beklerken tırnaklarımı incelemeye başladım bir dakika sonra nefes nefese Ahu'nun sesi geldi. 

Güzel DehaWhere stories live. Discover now