22. Bölüm - Madalyonun Diğer Yüzü

18.7K 1K 20
                                    


Zarfın içerisinde dosya üzerinde yapıştırılmış not vardı. "Ailenin gerçek yüzünü öğrenmek istersin diye düşündüm. Belki de ailenden korunmak için kaçırılmışsındır. Doğum günü hediyene iyi bak." Zarfın içerisindeki bir davanın dosya tutanağı ve savcının iddianamesi vardı. 

Tutanakta Türkiye'de büyük çapta yapılan yasadışı işler ile ilgili isimler yer almaktaydı. Babam, dedem, Cihangir'in dedesi, amcalarım, kuzenlerim, abilerim, Cihangir ve tanımadığım bir sürü isim. Cihangir'in ailesinin bu sebeple öldürüldüğü ve babasının ölümünden sonra bu kuruluşa başkanlık ettiği yazıyordu. 

Ellerimin titremesi ile elimdeki kağıtlar yere düşerken bende dizlerimin üzerine yere oturdum. Düşünmeye kendimi zorlayarak yıllar sonra bulduğum ailem ve sevdiğim adamın davranışlarını düşünüyordum. Açıklama yapılmadan acil çıkan işler, 7/24 çalan telefonlar, sayısız koruma, silahlar ve dahası...

Kağıtları yerden bir hınçla toplayıp koşar adım kahvaltı masasına gittim. Şoktan ağlayamıyordum bile. Neşe ile sohbet eden gruba baktığımda Cihangir'i de gördüm ve ilk defa onu gördüğümde kalbimde aşk hissetmedim. Mafya lideri Cihangir Efeoğlu...

Beni ilk fark eden Alparslan abim şüpheyle "Umay" dedi. Elimdeki dosyayı göstererek "S-siz kimsiniz ya? Siz nn-ne iş yapıyorsunuz?" Bağırdığımın farkında bile değildim. Mutfak kapısında yere düşen tabak sesi duyulduğunda annemin elindekileri düşürdüğünü gördüm. 

Ona dönüp "Sen de biliyordun değil mi?" Parmağımla oturan erkekleri gösterip "M-mafya bu adamlar. Hem de hepsi." Elimdeki kağıtları orta sehpaya fırlatıp, 

"Birde lideriniz mi var! Cihangir Efeoğlu," İğrenerek, şok olmuş Cihangir'e baktım. "Ne güzel iş adamı kılığındasınız oysa Cihangir Bey." Ellerimi saçlarımdan geçirip çekiştirdim. Babam bana yaklaşırken "Açıklayabiliriz." Elimi ona doğru sallayarak

 "Yaklaşma sakın. Neyi açıklayacaksın! Nasıl kara para akladığınızı falan mı? Kaç kişiyi öldürdüğünüzü mü?" Aklıma gelen düşünceyle babamın gözlerine baktım. 

"Gidiyorum ben. Yurtdışı eğitiminden vazgeçmiştim ama b-bu şeyi kabul edemem. Bunu sindirmem lazım. Kaç kişinin kanı ellerinizde!" Hepsinin başı aşağı düşerken annem hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Koşarak odama girip, hep ergenlerin yaptığını ve acizlik göstergesi olarak düşündüğüm şeyi yaparak kapımı kilitledim. Giyinme odasına ağlamamla birlikte geçip valizimi hazırlarken, aklıma gelenle dekanlığı arayıp yurtdışı programını kabul ettiğimi söyledim.

Cihangir

Umay ağlayarak odasına giderken arkasından gitmemek için kendimi zor tutuyordum. Barlas masadaki kağıtları toplarken, diğerleri şokla birbirlerine bakıyorlardı. Ece teyzenin ağlaması hızlanmış, Ertuğrul amca "nasıl öğrenebildi, kim göndermiş bunları." Diye söyleniyordu. 

Evet şoktan çıkıp bunu düşünmemiz gerekiyordu. Barlas, küçük yapışkan notu sesli okumaya başladı. "Ailenin gerçek yüzünü öğrenmek istersin diye düşündüm. Belki de ailenden korunmak için kaçırılmışsındır. Doğum günü hediyene iyi bak." Alparslan babasına yönelik, 

"Sen o adamların öldüğünü söylemedin mi! Tekrar Umay'a kim yaklaşabilir? Olayın iç yüzünü kim biliyor bu nasıl bir oyun baba." Bağırmalarına ve düşüncelerini dile getirmesi ile kendimi tutamayarak, "ben mekana geçeceğim, bir saate hepiniz gelin. Kötü kokular alıyorum." 

Barlas'ın elindekileri göstererek, "Bunları kimin getirdiğini araştırmaya başlarsanız iyi olur." Arabaya bindiğimde bir şeyleri yumruklama istediğimi daha bastıramamıştım. Faruk'u arayarak Rauf ile mekana gelmelerini söyleyerek yoldan dışarı bakmaya başladım. 

Güzel DehaWhere stories live. Discover now