46.Bölüm - Kaybetme Korkusu

15.5K 1K 112
                                    


250. Takipçime özel erken bölüm atıyorum. 🙈 satır arası yorumlarınızı eksik etmeyiniz.

——-

Sabah kahvaltısında Cihangir'in zorla tabağıma koyduğu yumurtaya bakarak düşünüyordum. Hamile olduğumu öğreneli bir hafta olmuştu. Hamileliğimi duyduğumuz günün ertesinde hemen Cihangir'in kendi hastanemiz dediği, benim ailemle ilk tanıştığım hastaneye gelerek kadın doğum bölüm başkanı doktor ile görüşmüştük. 

Daha beş haftalık olan bebeğimizin kontrolleri yapmış değerlerime bakmıştı. Düşük tehlikem olmasa da riskli bir dönem olduğunu, mide bulantılarımın başlayacağı ve iki hafta sonra kalp atışlarını dinlemek için gelmemizi söylemişti. 

Cihangir merakla kadına her konuyu sorarken ben sessizce aralarında konuşmaları dinliyordum. Kocam gerçekten bu bebeği çok istiyordu. İçten içe kendime sen de çok istiyorsun diyordum. 

Gerçekten de ilk olayın şokuyla kendimi kapasam da Cihangir'in varlığı bebeğimizi kabullenmemi kolay kılmıştı. Doktorun söylediğine göre susam kadar olan bebeğimiz hayatımızın yeni dönemini müjdeliyordu. 

Cihangir ilk başta ailem ile konuşmamı rica etmişti ama annem bir kez aramış onda da telefonu Cihangir'e açtırmıştım. Bu konunun aramızda sorun olmasını istemiyordum Cihangir de bunu anlayıp anlayışlı ve suskun davranıyordu.

İçimde büyüyen can bana kendi geçmişimi hatırlatıyordu. Küçük Umayı. Yetimhane müdürü Neşe Hanımın, kızım diye sevip kucağından indirmediği, kimsesiz çocuklara göre şanslı Umay. Yetimhanede sapsarı saçlarını taramak için sıraya görevli kadınların akşam evine gideceğini bilecek kadar zeki Umay. 

Sevgisiz üvey aileyle büyüyen içten içe hatırladığı hatıraları unutmuş gibi davranan yaralı Umay. Kendimle verdiğim çatışmalar içerisinde canım arkadaşlarımı da üzdüğümü bir haftadır sessiz olan arkadaşlarımın görüntülü aramasında ki sitemleriyle anlamıştım. 

Dışarı çıkmak istemediğim için bugün beni görmeye geleceklerdi. Cihangir işe geçirdikten ve tahmince kustuktan sonra dinlenir, onlar gelmeden hazırlanırdım. Mide bulantılarımın olacağını doktor söylemişti ama bu bulantılar çok fazlaydı. Cihangir sabah kalktığımda fark etmesin diye o banyoya girene kadar sabredip, misafir odasının lavabosunu kullanıyordum. 

Zaten o kadar heyecanlı ve telaşlıydı ki. Daha öğreneli ikinci günken evin kitaplığına bir raf boşalttırmış, hamilelik sürecini anlatan bir sürü kitap getirtmişti. Her akşam sıra ile sesli okuyup önemli olan yerlerin altını çiziyorduk.

Dalgınca önümdeki tabakla oynadığımı fark eden Cihangir, "tüm hamileliğin boyunca kendime izin mi versem?" diye sorması üzerine kafamı tabağımdan kaldırmıştım. 

Sorarcasına kaşımı kaldırdığımda, "benim yanımda bile bir şey yemiyorsun. Ben yokken ne yediğini ne yaptığını düşünmekten zaten çalışamıyorum." Bu kadar ilgilenmesi içimi ısıtırken gülümsedim.

"İzin hakkını bence doğumdan sonraya sakla. Dün kitapta da dediği gibi her saat uyanmamız gerekecek." Yanağıma uzanan eliyle hafifçe okşarken, "en güzel uykusuzluk sebebi." Demişti. 

Moralini bozmaması için biraz sonra çıkaracağımı bile bile tabağımdakilerden yedim. Cihangir'i uğurladıktan sonra koşar adım yatak odasına gidip yediklerimi çıkardım. Yatağa uzandığımda bir haftadır sessiz yardımcı evin kahyası Ayşe Hanım elinde zencefilli su ve kraker ile gelmişti. 

Yorgunca gülümseyerek, "bu çocuk benden çok babasını severse, savaş çıkaracağım." Diye dert yandım. Tebessüm ile çayı veren kadına oturması için koltukları işaret etmiştim. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin