Bölüm 24

101 5 0
                                    

Gamze Polat;

Eve geri döndüğümde sakinleşmiştim, odama çıkmak istemedim, Ali'nin odasına gittim, kapıyı açar açmaz yatakta uzanan Azra'yla birbirimize baktık, beni görünce, önce şaşırdı, sonra doğrulup bana bir yer açtı, "Hadi gel" dedi gözyaşlarını silerek

Yutkundum, anlamıştı demek ki, içeri girip kapıyı arkamdan kapattım

"Ona bir şey olmayacak merak etme" dedi gülümsemeye çalışarak, "Onun keçi inadı var, seninle tam kavuşmuşken, bırakmaz seni"

Gözlerim doldu tekrar, elimde tuttuğum mektuba baktı, "Doğum günümde vermişti.." yutkundum, yanına oturup, "Yine gidecek diye korkup hiç okumamıştım"

Azra konuyu değiştirmek için, "Ali hiç söylemedi ama ben çok merak ediyorum, anlatsana nasıl tanıştınız?"

"Aslında ona ilk zamanlar çok kötü davranmıştım, peşimi hiç bırakmadı biliyor musun.." sesim titredi, o zamanları düşündüm, şimdi ne kadar da uzaktı her şey.. Ali bile burada değildi

"O zamanlar İlyas bizim okuldaki bir kızdan hoşlanıyordu, o yüzden Ali'yle sık sık bizim lisenin kapısında beklerlerdi. Bir gün bir kız bana bir kağıt verdi, İlyas yazmış, bizim okulun orada bir park vardı, beni orada bekliyormuş, ben tabii gitmek istemedim ama Asiye çok ısrar etti. İlyas Asiye'yle tanıştı o gün, biz de ilk o gün tanıştık" yutkunup Azra'ya baktım, "Ben o gece eve dönmesem evde yokluğumu fark edecek kimse yoktu. O yüzden karşıma çıkan yabancının tek bir sözüne bile inanmadım, sadece İlyas'ın dediği cümle kafamda tekrar tekrar kendini hatırlatıyordu.. 'Arkadaşım senden hoşlanıyor, sana bunları söylediğimi duysa benim suratıma bakmaz ama onu hiç böyle görmedim, onunla tanışmak istemez misin?', ben ilk zamanlar Ali'ye de inanmadım, belki de bu yüzden ona bir sürü yalan söyledim, bilmiyorum.."

Elimdeki mektubu yatağın üzerine bıraktım. Ya Ali de İlyas gibi giderse diye düşündüm birkaç saniye..

"Ben o gün İlyas'a bir cevap vermedim, eve dönerken Asiye çok ısrar etti, 'Bir kere gör çocuğu, ne olacak ki' dedi, çünkü o da biliyordu, çok yalnızdım, hatta yapayalnızdım.. beni iyileştirmek istiyordu kendince.."

"Sonra nasıl bir araya geldiniz?"

Güldüm, "Peşimden çok koştu", Azra da güldü ben öyle deyince, "Yani ne bileyim, ailesi tarafından sevilmeyen biri olarak birinin çıkıp da 'Bak ben buradayım, seni hiç bırakmayacağım, seni çok seviyorum..' demesi, ne bileyim tuhaftı, bilmediğim bir şeydi, ben de galiba korktum, gidecek diye, pes edecek diye.."

"Ve araya yıllar girmesine rağmen o hâlâ sana aşık" dedi Azra lafımı keserek

Başımı salladım, gözlerimden birkaç yaş düştü, "Biliyor musun bir gün ona mesaj attım, 'yarın sabah 9da Eyfel'de ol, piknik yapacağız', dedim, 'Gelemem, işim var, müsait değilim, ya da sabahın köründe ne işimiz var' gibi bir mesaj bekledim, o bana ne yazdı biliyor musun, 'Piknik için ne getireyim?', yazdı"

Gülümseyip o günü düşündüm, "Pes etmeye hiç niyeti yoktu.."

"Geldi mi peki?" Diye sordu Azra merakla

"Geldi, o kadar güzel bir sepet hazırlamıştı ki.."

O günü hatırladım, ben çimlerde oturuyordum, sırt çantama birkaç bir şey almıştım yemek için,

"Günaydın" dedi, arkamı dönüp Ali'nin mavi gözlerine baktım, elinde bir sepet yanıma oturdu hemen , "Günaydın" dedim gülümsemeye çalışarak ama pek başarılı olamadım

"Yine çok mutlusun" dedi imalı bir şekilde, bir şeylerin yolunda gitmediğini yine anlamıştı

"Sen neden sürekli benimle ilgileniyorsun?" Dediğimde bana doğru dikkatli bir şekilde baktı, benimle annemler bile bu kadar ilgilenmiyordu

Yaralı (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora