Bölüm 8:

194 8 3
                                    

Ali Da Costa;

Boğazımda bir düğüm hissettim, merdivenleri çıktım, psikoloğun odasına doğru yürüdüm, kapısına vurup yan tarafta sandalyelere doğru ilerledim, karı koca olduğunu tahmin ettiğim bir çift vardı karşımda biraz gergin gibiydiler, doktorun kapısı açıldı, biriyle konuştu, bekleme salonundaki birkaç kişiye baktı sonra gözleri beni buldu, uzun boylu, biraz kilolu, güler yüzlü bir kadındı, "Buyrun" dedi, gülümseyip ayağa kalktım, ona doğru yürüdüm, elini uzattı, elini sıkıp içeri girdim

Çalışma masasının karşısındaki sandalyeye oturdum, o da hemen benim karşıma oturdu, eline beyaz bir kağıt aldı, yeşil mavi gözleri beni buldu, gülümsemeye devam etti, beni iyi hissettirmeye çalışıyordu, kendimi ne kadar rahat hissedersem o kadar kolay anlattırdım çünkü.

Kendi elimi sıkıp, oturuşumu düzelttim, dik durmaya çalışıp, konuşmaya yeltendiğim an, "İsmim Merve" dedi, sadece randevuyu alırken adımı söylediğimi hatırladım, "Ali bende" dedim gülümsemeye çalışarak, rahatsız olduğum her halimden belli oluyordu, bunu fark ettiğini biliyordum, "Buraya istemeyerek geldin galiba?" Diye sordu imalı bir şekilde, derin bir nefes aldım

"Sevgilim.." durdum, "Yani eski kız arkadaşım ısrar etti biraz" dediğimde ona baktım, gözleri çok bir şey belli etmedi ama daha fazlasını bilmek istiyordu, "Bir de geçenlerde panik atak geçirdim, doktorum ben gelmezsem beni döve döve getireceğini söyledi"

Gülümsedim, ben gülümseyince o da güldü
"O zaman seni biraz tanıyalım" dedi, elinde bir defter ve bir kalem vardı, "Anne, baban yaşıyor mu?"

"Babam, ben beş yaşındayken vefat etti" bakışlarımı kaçırdım, "Başınız sağolsun", dedi ve konuyu değiştirmek için, "Evli misiniz?" Diye sordu sol parmağımdaki yüzüğe bakarak, "Yok.." boğazımdaki düğüm yine kendini belli etti, "Çocukluk arkadaşımındı, vefat etmeden verdi bana", cümlemi tamamlayınca kağıdına döndü, nereye dokunsa yaraydı

"Şöyle yapalım, ben çocukluğumdan başlayayım anlatmaya, siz bir şey olursa beni durdurursunuz, olur mu?" Diye sordum gülümseyerek

Gülümsedi, "Buyrun" dediğinde derin bir nefes alıp konuşmaya başladım

"Annem doktor, babam mimardı, annemle babam üniversitede tanışmışlar, sonra annem mezun olunca da hemen evlenmişler, iki aile de istememiş evliliği, annem Türk babam Portekiz diye, sonra annem hamile kalmış, anneannem hiç bırakmamış annemi, dedeme rağmen düğüne gitmiş annemle de sürekli telefonda görüşüyorlarmış. Sonra bir gün biz babamla evde kaldık, bütün gün sol kolunu ve göğsünü tutuyordu, ayağa kalktı pencereyi açtı, bana hep gülümsüyordu, acı çekerken bile arkasına bakıp bana gülümsüyordu." Ellerimle oynamaya başladım

"Birden yere yığıldı, ben benimle oynuyor sanıyordum, o an bile bana gülümsüyordu sanki.. gözlerimi açtığımda annem çoktan gelmiş, ambulansı aramıştı, beni babamın kucağından kaldırdılar, birkaç hemşire vardı, yeni uyandım ya tam olarak ne oluyor anlamadım, annem ağlıyordu, o ağlıyor diye kötü bir şey olduğunu hissettim, babamın koluna dokundum ayağa kalksın diye, soğuktu..", doktorun gözleri beni buldu

"Aylarca babamla ilgili hatırladığım tek şey bu oldu, son hali, geceleri uyumamaya başladım, kabus görüyordum, babamın öldüğünü görmekten yorulmuştum, annem beni uyuttuğunu zannedip odamdan çıkardı, ağlama sesleri gelirdi sonra, gece lambamı açıp, pencereden yıldızları seyrederdim, uyumamak için kendimi oyalardım, resim çizerdim, kendi kendime konuşurdum, sabah erken uyanmış gibi annemi uyandırırdım, okula bırakırdı beni.. ilk başta okuldakiler altan alıyordu beni, babam öldü diye ama sonra gündüzleri sürekli uyuyunca anneme söylemişler... sonra işte psikologlar falan, hastaneye yatırdılar.. doktorlarla kavga ediyordum beni geceleri uyutmasınlar diye. Babam bir gece çıkmıştı hayatımdan, annem de aynı şekilde gidecek diye korkuyordum.."

Yaralı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now