Bölüm 10:

215 8 0
                                    

Ali Da Costa;

Sabah yine her zamanki gibi çok erken uyanmıştım, birkaç eşyamı bavula, geri kalan her şeyi kolilere koymaya başlamıştım ufaktan, gidiyorum diye psikologla görüşmemi de erkene almıştım..

İdil'in uyanmasına yakın kahvaltıyı hazırladım

"Günaydın" dedi, gözleri yeni uyandığını gösteriyordu, gülümsedim onun bu haline

"Gamze'yle öpüştükten sonra burada kalacağını düşünmüştüm.."

"Ben onu üzmek için geri dönmedim" dedim, çayı masaya koyarak, "Hadi gel kahvaltı hazır"

"Geliyorum" deyip odasına döndü, 2 dakika sonra da  geri geldi, karşıma oturdu, "Zaten bu evin duvarları fazla siyahtı, daha güzel bir yer buluruz kendimize" dediğimde gülümsedi, "İlk zamanlar duvarlar içimi anlatıyor diyordun", imalı bir şekilde söylediğine gülümsedim

"Hepimiz değişiyoruz demek ki", dedim, kahvaltımızı yaptıktan sonra, ben kolileri doldurmaya devam ettim, İdil de kendi odasını toparlamaya başlamıştı, randevu saatim yaklaşıyordu, duş alıp hazırlandım, "Ben çıkıyorum, 1/2 saate gelirim" diye seslendim İdil'in odasına doğru, evden çıktım, hava güzeldi, arabaya binip, psikoloğun olduğu yerin bir sokak arkasına park ettim.

Erken olduğu için çocuk parkın oralarda biraz oyalandım.
Ben parka hep babamla gelirdim çocukken, annemle böyle anılarımı hiç hatırlamıyorum..

"BENDEN BOŞANINCA BİTİYOR MU SANDIN? KAFANA GÖRE TAKILACAK MISIN ŞİMDİ HA?"

Türkçe konuşmalarının dışında bağırış sesleri gelince, oturduğum banktan ayağa kalkıp seslerin geldiği yöne doğru ilerledim, karşımda Merve hanım vardı, doktorum, ilk başta olayı görüp insanları sakinleştirmek için orada olduğu sandım.. meğer adam tam olarak ona bağırıyormuş

"Biraz sakinleş, bak çocuklar korkuyor", parkta oynayan çocuklar ailelerinin yanına kaçtılar, adam o kadar sert ve kötü bakıyordu ki, "BENİMLE GELECEKSİN SON BİR KEZ KONUŞACAĞIZ" dediğinde olaya daha fazla seyirci kalmak istemedim

Psikoloğun kolunu tutuğu elini yakalayıp adama bir yumruk attım, birinin gelip araya girmesini beklemediği için dengesini kaybetti

"Ali ne yapıyorsun?"

"Bence hiç kimse sizinle böyle konuşmamalı" dediğimde, adam ayağa kalkmaya çalıştı, gururuna yedirememişti

"Seni öldürürüm" dedi dişlerini sıkarak, üzerime yürüdü, önce kafa attım sonra karnına yumruk attım tekrar yere düşünce, "Başka sefere artık" dedim

Merve hanımla arabaya doğru ilerledik, arabadan ona su verip, "Buradan uzaklaşsak iyi olacak sanki" dediğimde bir şey demedi, yolcu tarafının kapısını açıp onun binmesini bekledim, bir şey demeden bindi, titriyor gibiydi, eve götürdüm onu, kapının önüne gelince, yeşil mavi gözleri beni buldu, "Ben çok teşekkür ederim Ali" gözleri doldu, oysa seanslarda ne kadar da güçlü duruyordu

Kapıyı açtım, ev biraz dağınıktı, her yerde koliler vardı, bahçeye geçtik, "Siz buyrun oturun, ben size içecek bir şeyler getireyim"

Mutfağa gidip Türk kahvesi yaptım, tepsiye iki de su koyup bahçeye döndüm, yanımıza İdil geldi, Merve hanıma baktı sonra gözleri beni buldu

"Merhaba.." dedi kadına tekrar bakarak, biraz heyecanlı gibiydi
"Merhaba" dedi Merve hanım, samimi bir şekilde gülümsedi, biraz daha iyiydi, gözleri beni buldu, "İdil mi?"

Gülümseyip, "Evet, başımın belası" dedim İdil'e göz kırparak

Merve hanım gülümsedi, İdil bana bakıp, "Bir şey derdim de.." dedi ve duraksadı, lafa nasıl başlayacağını bilmiyor gibiydi, "İzin alacaksın galiba" dedim imalı bir şekilde

Yaralı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now