.1.

3.5K 293 354
                                    

Dişlerimi birbirine bastırdım sinirle. Mezarın etrafı çiçek buketleriyle ve mektuplarla doluydu. Evet, seveni çoktu. Herkes severdi onu, benim dışımda. Gerçi sevmiyor olsaydım ölümüne bu kadar üzülmezdim sanırım.

Ah... Sanırım gerçekten onu herkes seviyordu, ben bile.

"Neden öldürdüler seni?" dediğimde, sesimin titremesine lanet ettim. Beni böyle görseydi kahkahalarla güler ve dalga geçerdi.

"Benim için endişelendiğine inanamıyorum, küçük fare!" dediğini duyar gibiydim.

Zihnimdeki sesine yanıt olarak, "Fare senin götüne girsin, it." demiştim. Sonra kendi kendime konuştuğumu fark ederek akmak üzere olan göz yaşlarımı sildim. "Sen şimdi bu çiçekleri de istemiyorsundur. Ne zaman sana verseler yüzlerine gülümserdin ama ilk fırsatta çöpe atardın. Bir keresinde atmak yerine bana vermiştin, çünkü o zaman ağlıyordum. Ah, o an eline vurup çiçeklerin yere düşmelerine sebep olacağıma, keşke alsaydım."

Birkaç saniye sessiz kaldım. Burada kimse yoktu, bu yüzden rahatça konuşabiliyordum. Kendimi daha fazla tutamayınca göz yaşlarım birer birer yanaklarımdan kaymıştı.

"Pişman olmak hiçbir işe yaramıyor fakat... pişmanım. Çok pişmanım Seungmin. Yıllar önce bana yardım eli uzattığında seni terslediğime, hakaret ettiğime, kalbini kırdığıma çok pişmanım. Bunları hak etmiyordun. Ama hemen götün kalkmasın, iyi birisi değildin. İki yüzlüydün. Herkese gülümseyip yardım ediyor, onları sevdiğini söylüyordun. Yalandı, sen benden daha iyi biliyorsun. Sevmiyordun kimseyi. Baban içindi her şey. Kendi ağzınla da bana söylemiştin zaten, tabi o zaman neden söylediğini anlamamıştım. Aptaldım çünkü. Nasıl anlamazdım, herkese gülümseyip sorun olmadığını söylediğin hâlde bana içini açmanın sebebini? Bana güveniyordun, her ne kadar kalbini fazlaca kırsam da."

"Ne ironi ama. Eğer lise yıllarımızda bize sorsalardı, ikimizden kimin öldürülmesi daha muhtemel diye. Cevap kesinlikle ben olurdum. Sen seviliyordun, seviliyorsun. Ben ise senin yanında hiçbir şeyim. Sevilmeyen kişi benim, öyleyse neden sen...?"

Elimi ağzıma kapatarak sakinleşmeye çalıştım. Nefeslerimi düzene sokunca boğazımdaki yumruya rağmen yutkundum.

"Sen hediye olarak çiçek almayı sevmezsin, o yüzden DAY6 albümü getirdim. İmzalattım da." Dizlerimi kırarak mezara eğildim ve çiçekleri nazikçe kenara ittim. Albümü dikkatle yerleştirdikten sonra titrek bir nefes çektim içime.

Mezar taşındaki fotoğrafında her zamanki gibi gülümsüyordu. Parmaklarımı fotoğrafta gezdirdim.

O zamanlar, samimi olmayan bu gülüşlerinin ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyordum.

•••

Ağlamaktan şişen gözlerimle eve girdiğimde annem yine krizlerinden birini geçiriyordu. Hizmetçiler onu tutup sakinleştirmeye çalışırken çığlık atıyor ve anlamsız bir şeyler söylüyordu. Beni görünce gözleri dehşetle açılmış ve işaret parmağını bana doğrultmuştu.

"KATİL! KIZIMI ÖLDÜRDÜN!"

Tepki vermeden ona bakmaya devam ettim. 14 yaşımda geçirdiğim kazadan sonra iki ay komada kalmıştım ve bu sürede annem aklını kaçırmıştı. Kazada öldüğümü sanıyordu ve beni tanımıyordu. Kızının yerine geçtiğimi sanarak benden nefret ediyordu.

"İlacını içmedi mi?" diye sordum hizmetçilere.

"İçti sanıyorduk efendim."

"İşinizi düzgün yapmayacaksanız neden istifa etmiyorsunuz? Altı üstü ilaç içtiğinden emin olacaksınız, size bu yüzden para ödüyoruz."

My Side | SeungminOù les histoires vivent. Découvrez maintenant