.19.

2K 208 337
                                    

Babamla yediğimiz akşam yemeğinin sonlarına doğru, dudaklarımı peçeteyle silmiş ve bir yudum su içmiştim. Göz ucuyla babama bakarak elimdeki bardağı masaya bıraktım. Kararlı bir şekilde ona döndüğümde bir şey söyleyeceğimi anladı ve bana baktı.

"Baba." dedim. "Bir şey isteyeceğim senden."

Başını salladı. "Söyle bakalım."

Sakince, "Başbakan Kim'e sponsor ol. Ailesinin ve kendisinin korumalarını sen gönder. Kameralar ve diğer güvenlik zımbırtıları da dahil." dediğimde kaşlarını kaldırdı.

"Başbakan Kim mi? Oğlu mu istedi senden bunu?"

Başımı sağa sola salladım. "Hayır, onun bundan haberi yok. Ben istiyorum."

Çenesini avucuna yaslayarak düşünmeye başlayınca minik bir tebessüm dudaklarıma yerleşti.

"Bu gerçekleştirilmesi zor bir istek." dedi birkaç saniye sonra.

"Baba." dedim tekrar. "Tek isteğim bu değil. Önce o adamın yanındaymış gibi davranmalı ve en yakınlarından olmalı, sonra da onu en dibe çekmeme yardım etmelisin." Donup kalan yüzüne bakmaya devam ederken, "Yapmayacak mısın? Hani beni bir daha yalnız bırakmayacaktın?" demiştim.

"Aklından ne geçiyor senin? Neden başbakanı devirmek istiyorsun?"

Sinirli değildi, sadece soruyordu. Babam hiçbir zaman dürüst bir adam olmamıştı. Şimdiye kadar yaptığı ve karıştığı birçok pis iş olduğundan emindim, sadece bizzat görmemiştim. Bu yüzden bana yardım edebilecek kişilerin başında babam geliyordu. Güçlüydü, istediğini alırdı.

"O koltukta oturmayı hak etmiyor."

Gülümseyecek gibi oldu. "Şu an başka bir şirketle sözleşmesi vardır. Sözleşmeleri bitene kadar beklememiz gerekiyor."

"Hayır, o kadar bekleyemem. Sadece sözleşmenin bozulmasını sağlayalım."

Tek kaşını kaldırdı, gözlerinde sinsi parıltılar geziniyordu. "Nasıl yapacağız peki onu?" diye sorduğunda bilmediği için değil de, beni denemek için sorduğunun farkındaydım. Önümdeki bardağı tuttum. Gözlerim açılmıştı sanki, etrafımda olup biten her şeyi hemen kavrayabiliyordum ve bundan memnundum.

"Bilmiyormuş gibi davranma baba." dedim doğrudan gözlerine bakarak. "Ama çok istiyorsan söyleyebilirim. Doğrudan ona ve ailesine saldırıp yarala. Sonra hastanede ziyaret edip bir şekilde bizimle anlaşmasını sağla, yapabilirsin bunu, değil mi? Fakat Seungmin'e zarar gelmeyecek, hiçbir zaman."

Gülümsedi. Normalde bana bakarken gülümsediği gibi değildi, yüzünde karanlık bir ifade vardı. Tuttuğum bardaktan bir yudum daha su içtim.

"Bana çektiğini kabul etmeliyim." dedi. "Annen hep daha yumuşaktı. Gerçi seni ilk defa böyle görüyorum, şimdiye kadar çok sessizdin."

Omuz silkerken, "Pençelerimi çıkarttım." demiştim.

"Hmm... çıkarmana ne sebep oldu peki? Hoşuma gitmediğinden değil elbette. Merak ettim."

Başımı elime yaslayarak diğer elimin işaret parmağıyla masaya rastgele bir ritimle yavaşça vurmaya başladım. "Hayatımız tehlikeye girdiğinde gücümüz birkaç kat artar ve yaşadıklarımız gözlerimizin önünden geçer. Bana da öyle oldu diyebiliriz. Yaşamak, daha doğrusu yaşatmak için birkaç fazlalıktan kurtulmam gerek."

Babam bir süre sessiz kalmıştı. "...Güçlü olan kazanır sonuçta. Küçük balıkları yutmak suç değil." dedi düşünmeyi bitirince. Birkaç saniye bana baktıktan sonra, "Ama sen büyük balığı yutmak istiyorsun ve bu hâlini gerçekten çok sevdim." demişti. "Sanırım okulun bitince seni şirkete alabilirim, yanımda durup işi öğrenirsin."

My Side | SeungminWhere stories live. Discover now