.6.

2.2K 252 425
                                    

Yorum yapmayanı rüyasında kovalarım ona göre.

Kütüphaneye girer girmez sessiz ortam beni rahatlatmıştı. Birkaç öğrenciyle kütüphane görevlisinden başka kimse yoktu. Öğle arasındaydık ve canım sıkıldığı için kitaplara bakmak istemiştim. Aslında buradaki bütün kitapları okumuştum fakat bir kere daha okumaktan zarar gelmezdi.

Kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpan bir tanesini uzanıp aldım. İçine bir göz attım içeriğini hatırlamak için.

"Ne yapıyorsun?" dedi biri arkamdan. Korkarak arkama döndüğümde Seungmin ile burun buruna gelmiştik. Merakla elimdeki kitaba bakıyordu. Elimi omzuna koyarak biraz geri ittim onu. Çok yakındı.

"Sana ne." dediğimde göz devirmiş ve arkamdaki kitaplıktan başka bir kitap alarak birkaç adım uzaklaşmıştı. Yere oturup sırtını kitaplığa yaslayınca kaşlarımı kaldırdım. "Okuyacak mısın?"

"Sana ne?" dedi alayla. Beni taklit etmişti, umursamadan elindeki kitaba baktım.

"Hmm, anlıyorum. Bu tarz okuyorsun demek ki." diyerek aramıza biraz mesafe koymuş ve ben de onun gibi yere oturmuştum.

Elindeki kitaba baktı anlamayarak. "Ne tarz-" derken kitabın arkasındaki yazıyı gördü ve gözleri büyüdü. Işık hızında ayağa fırlayarak kitabı yerine koydu ve birkaç saniye kıpırdamadan durdu. Kızaran kulaklarından utandığını anlamıştım. "Ne işi var ki bunun okulun kütüphanesinde?" diye mırıldandı.

Fırsat bulmuşken, "Yargılamıyorum, utanmana gerek yok. Ne olmuş yani erotik kitaplar okumayı seviyorsan?" diyerek dalga geçtim.

Bana döndü kıpkırmızı yüzüyle. "Sevmiyorum!"

İşaret parmağımı dudaklarıma bastırıp sessiz olmasını işaret ettim, kütüphanedeydik sonuçta. Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırdığında kıkırdadım. "Teknik olarak 20 yaşındasın ve reşitsin. Okuyabilirsin."

Açıkçası umrumda değildi ne okuduğu. Ancak yüz ifadeleri ve kızarması o kadar hoşuma gitmişti ki uğraşmaya devam etmiştim.

Güldüğümü ve ciddi olmadığımı anlayınca oflayıp yanıma oturdu. Elimdekini çekip, "Bakalım sen ne tarz okuyorsun?" demişti. Ellerimi dizlerimin üzerine koyarak ona baktım. "Hıh, klişe." derken geri verdi kitabımı.

Cevap vermek için ağzımı açtığımda Seungmin kaşlarını çatıp ayağa kalkmıştı. "Ne oldu?" diye sordum.

"Duymuyor musun?" dedikten hemen sonra pişman oldu ve, "Yani, kavga var galiba. Sesleri geliyor." diyerek düzeltmeye çalıştı. Ne sesi geldiğini anlamasam da uzakta olduklarını anlamıştım. Duyamıyordum.

Kalkıp kitabı yerine bıraktım ve kütüphanenin çıkışına ilerledim. Kimin kavga ettiğini merak etmiştim.

Kapıya yaklaştıkça boğuk sesler duymuş, açar açmaz da biraz ilerdeki kalabalığı görmüştüm. Sesler netleşmişti.

"Kendine aniden bu kadar güvenmene ne sebep oldu? Paran seni kurtarır mı sanıyorsun?" Duyduğum erkek sesi tanıdıktı. Okulun en zenginlerinden biriydi ve zorbaların başıydı, Lee Daewoo.

Öğrencilerin arasından sıyrılıp biraz daha yaklaştım ne olduğunu görmek için. Daewoo ve karşısındaki kişinin yüzlerini rahatça görebiliyordum. Karşısındaki kişi-

Lee Felix? Hem de alayla bakıyor?

Gözlerim büyüdü. Felix sunbae, gördüğü zorbalığa dayanamayarak bu yıl intihar edecekti. Onun cenazesinde de az ağlamamıştım. Bir üst sınıftaydı, hiç konuşmamıştık şimdiye kadar ama bu ağlamayacağım anlamına gelmiyordu.

My Side | SeungminWhere stories live. Discover now