.21.

2K 218 303
                                    

Şirketteydim.

Pipeti dudaklarımın arasına alıp içeceğimden bir yudum aldım. Yuttuktan sonra gülümseyerek karşımdaki, kanlar içindeki bedene bakmıştım. Zar zor nefes alırken gözlerini bana dikmiş, nefretle bakıyordu.

Elimdeki bardağı yanımda duran Yoon abiye uzattığımda almıştı. Ayağa kalkarak yavaş adımlarla ona yaklaştım, her adımda gülümsemem büyümüştü.

"Görmeyeli biraz zayıflamışsın sanki." dedim gözlerine bakarak. Ağzındaki banttan dolayı konuşamıyor, sadece öfkeyle bakabiliyordu. "Neden cevap vermiyorsun, Daewoo? İyi anlaşıyoruz sanıyordum." diye alay etmeyi ihmal etmedim.

Önümde diz çökmüş, elleri arkasında bağlıydı. Yüzü, az önce yediği dayaktan dolayı kan içindeydi.

"Seni sadece dayak yemen için buraya getirdiğimi düşünmüyorsundur herhalde." diyerek ona doğru eğildim. Aramızda az bir mesafe vardı şimdi. Biraz önce söylediklerimden sonra öfkeli bakışlarının yerini endişe almıştı. "Evet, anladın sanırım. Bugün buradan canlı çıkamayacaksın."

Gözleri büyürken doğrulup bir adım geri çekildim. Son kez yüzünde gözlerimi gezdirip yüzümdeki ifadeyi sildim. Arkama dönerek Yoon abiye baktım. "Bitirin." dediğimde Daewoo anlamsız sesler çıkararak bağırmaya başladı. Muhtemelen yalvarıyordu.

Silah sesiyle yerimde sıçradım ve yere yığılan bedenin sesini duydum. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldıktan sonra dönüp baktım. Alnındaki deliği görünce midem bulanmıştı.

Daewoo'un işi bitmişti. Seungmin'in üstündeki iplerden en güçlü olanı kesmiştim.

Odadan çıkıp yandaki odanın kapısını araladım. Jisung'un aradığı adamı da bulmuştum ve hıncını çıkarması için biraz zaman vermiştim ona.

Jisung, yakasını tuttuğu adamı bırakıp doğruldu ve bana baktı. Nefes nefeseydi, saçları terden alnına yapışmıştı. Üstündeki tişörtte tere batmıştı ve üstünde yer yer kan lekesi vardı. Uzun zamandır adamı dövüyordu, epey yorulmuş olmalıydı.

"Bitmedi mi?" diye sorduğumda yerde yatan adam, "Yardım et..." demişti kısık sesle. Jisung onun karnına tekme atınca iki büklüm olarak kıvrandı.

"Seni bulup getiren benim. Yanlış kişiden yardım istiyorsun." dedim umursamazca.

Jisung ise yanıma adımlarken, "Bugünlük bu kadar yeter." demişti. Geri çekilerek geçmesi için yer açtım. Bu esnada diğer odadan Daewoo'nun cesedini çıkarmışlardı. Jisung cesedi düz bir ifadeyle izledikten sonra bana döndü. "Hemen bitirmişsin."

Başımı salladım. "Uzasın istemedim." Birkaç saniye bana baktıktan sonra gülünce, "Neye gülüyorsun?" demiştim.

"Hiç." dese de konuşmaya devam etti. "İdeal tipimi buldum az önce. Senin gibi acımasız biri."

Gözlerimi devirerek, "Benden uzak dur." dedim ve yürümeye başladım. Arkamdan gelirken kıkırdamıştı.

"Seungmin ile ayrılırsanız bana gel. Seninle evlenirim." dediğinde duymazdan gelmiştim. Birkaç adımda bana yetiştikten sonra, "Biliyorum, başta kötü davrandım sana. Ama şimdi iyiyiz, düşün bence." demişti.

Alayla gülümseyip göz ucuyla ona baktım. "Bence hiç hatırlatma ne yaptığını. Okuyucular yine sinirlenecek."

Anlamayarak bakarken, "Okuyucular?" dedi.

Omuz silktim. "Arkadaşlarım."

Kahkaha attıktan sonra, "Kim seninle arkadaş olur ki?" diye dalga geçmişti.

My Side | SeungminWhere stories live. Discover now