9. Bölüm

3.3K 553 339
                                    

Herkese selamlar. Hikayemiz bugün bir saat kırk dakika kadar geç yayınlanıyorum ve bunun için gerçekten üzgünüm. Evde değildim ve eve gelince de bir takım işler çıktı ve ben de bölümü düzenlemeden atmak istemedim. Yine hatalarım olabilir çünkü acele ettim. Bu bölüm sorularınızın bir kısmına cevap verecek bir bölüm oldu. Bol bol yorum ve Oy bekliyorum. 

Birazdan Kaptan-ı Derya alıntısını da hazırlayacağım. Bölüm içi görselleri çok sık kullanmayıp instagramdan paylaşacağım. Bir çok karateri story olark paylaştım. Ve Öne çıkanlara ekledim. Merak ediyorsanız Busras.Typwriter hesabından bakabilirsiniz. Belli bir süre daha geçtikten sonra toplu olarak paylaşacağım. Ayrıca iki spotify playlisti hazırladım Ç.T ve Kaptan-ı Derya için. Bunu da daha sonra paylaşacağım. Beklediğim bazı olaylar var. Onlardan sonra.. Çünkü bazı şarkılar direkt spoiler :D Mini mini klipler yapıp paylaşıyorum. Sizden şöyle ufaf bir ricam var. Bundan sonra en sevdiğiniz, sizi en çok etkileyen pasajlara mor kalp(💜)bırrakır mısınız? Onlardan post hazırlarım. :)

Şimdi sizi hikaye ile başbaşa bırakıyorum ve Kaptan-ı Derya için alıntı hazırlamaya gidiyorum. İyi okumalar...

⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖

9. BÖLÜM: LEVLA...

Bölüm Şarkısı: İnanç Şanver- Gölgeler

Hayatımın üçte biri kadarını hayal âleminde geçirmiştim. Bu hayal âlemine geçişim de daha önce de dediğim gibi kitaplarla birlikte başlamıştı. Zaman zaman barlara girmiş sarhoş olmuştum. Yeri gelince polisler peşime düşmüştü. Yeri gelmiş aşk acısı çekmiş ama hep mutlu sonlarla aşk sarhoşu olmuştum. Mutsuz sonlu olan kitaplarım da olmuştu ama kafamdan onlara yeni finaller yazarak yeniden mutlu olmuştum. Bazen çetelerle de uğraşmıştım. Suçlulara karşı da savaşmıştım ama bunların hepsinin bir kitap boyunca beni ele geçirmesine izin verip kitabın son sayfasını okuyup kapağı kapattıktan sonra gerçeğe geri dönmüştüm. Her ne kadar okuduğum kitaplardaki gibi bir aşkın peşine düşsem ve bu uğurda Atakan'a tüm varlığımla hapsolsam da böyle bir şeyi ben bile hayal edememiştim. Evet, arzuladığım okuduğum kitaplardaki gibi bir hayattı ama o kitabın türünün gerilim ve aksiyon ve belki de polisiye olmadığına emindim.

Oysa şimdi tam olarak öyle bir kitabın içine düşmüş gibi hissediyordum. Gözlerimi büyük demenin bile eksik bir ifade olacağı odada gezdirdim. Büyüklüğü farklı bir sürü bilgisayar ve elektronik panolarla kaplı bir duvarın dışında her taraf koridorun duvarlarıyla aynı renkteydi. Yerdeki parkeler bile...

İçeride bizim haricimizde 7 kişi vardı. Bunlardan Üçü kız dördü erkekti. Ve hepsinin ortak bir özelliği vardı. Tolunay hariç hepimizin demek daha doğru olurdu. Çünkü hepimiz şaşkın görünüyorduk.

"Albatraoz?" dedi tam karşıdaki masada oturan ve yaşça Tolunay'a daha yakın görünen çocuk. Albatraoz mu? Kim, Tolunay mı? Başımı ona çevirdim ve çatık kaşlarımın altındaki sorgulayan gözlerimi ona diktim. O da karşıdaki çocuktan-belki de adam demeliyim- çektiği gözlerini benim yüzüme çevirdi.

"Onu sizinle tanıştırmaya geldim. Elif Levla GÜLAÇAR" diyerek bana gülümsedi. Hayatımda ilk kez böyle bir gülümseme görüyor olabilirdim. Samimi değildi. İmalı ya da öfkeli de değildi. Soğuktu. Ama kötü bir mana da taşımıyor gibiydi. Belki de gergin demek en yakın betimleme olur ama tamamen gergin de değildi.

"Kim olduğunu biliyoruz." dedi bir başkası. Bu sefer konuşan kişi kızdı. Küt siyah saçlara ve masmavi gözlere sahipti. Çok güzel bir kızdı. Benden büyük olduğunu sanıyorum ama Tolunay'la yaşıt mı emin değilim. Ve beni nereden tanıdığını sorgulamayacak kadar şaşkın değildim beni tanımasına nedense. Şu an şaşırmam gereken şey beni tanıması değildi. "Burada ne işi var?" diye sordu mavi soğuk gözlerini üstümde gezdirerek. Atakan'ın da gözleri maviydi, Tolunay'ın da ancak bu kızın gözlerindeki ifadeden midir bilmiyorum göz rengi çok farklıydı. Ve evet kesinlikle doğru noktaya parmak basmıştı. 'Benim burada ne işim var?'

Ç.T. Adaletkoridoru.comHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin