33. Bölüm

3.9K 516 427
                                    

Herkese Merhaba... Sonunda finaldeyiz. Sizi bölüme alalım. En sonda konuşuruz. Lütfen yorumsuz ve oysuz bırakmayın bölümü. Hikayenin akıbeti ile ilgili sorularınızın cevabı sonda olacak.

İyi okumalar...

⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖

33. Bölüm: İlk Kitap Finali

Bölüm Şarkıları:

Tuğkan- Ele Layık
Tom Odell Another Love
Alone Walker ft. Sabrina Carpenter- On My Way

Fakültenin önüne geldiğimizde motoru artistik bir hareketle kaydırıp durdurduğumda adrenalinden olsa gerek kahkahalar atıyordum. Yavaş gideceğimi söylesem de hız yapmış, duracağımı söylesem de ışıklar haricinde katiyen durmamış ve motor sürmekten yalnızca haz almıştım. Korkulacak hiçbir şey yoktu. Sadece bazı araçlar ve maganda sürücüler bir iki terbiyesizlik yapmıştı ama Tolunay'ın öğrettiği taktiklerle onların bana sorun olmasına fırsat bırakmadan atlatmıştım onları.

Kaskı başımdan çıkardığımda "Nasıldım?" diye sordum. Tolunay kaskımı elimden alıp kutusuna koydu.

"Fırtına gibi?" dedi doğru kelime olduğundan emin olamayarak. "Estin geçtin..."

Kıkırdadım. Motorla geldiğimiz için ve yavaş sürmediğim için kılı kılına yetişmiştik. Aslında Tolunay'ın dersi yoktu şimdi. Sırf benim için gelmişti okula. O yüzden dudaklarımı yanaklarına bastırıp "Ben derse giriyorum." Dedim. Başıyla onayladı ama belimden yakalayıp dudaklarıma hafif bir öpücük bıraktı.

"Kantindeyim." Diye fısıldadı dudağıma doğru. Gülümseyip başımla onayladım. "Arada gelirim yanına." O da beni başıyla onaylayıp belimi bıraktı. "On dakikan var hâlâ. Sandviçinden ye mutlaka." Diyerek elime sandviçlerden birini koyduğunda başımla onaylayıp hızla fakülteye girdim. On dakika vardı da hoca biraz değişikti bazen erken geliyor, kendinden sonra geleni de almıyordu. Aslında ona karşı haklı çıkmak istersek çıkardık da uğraşmak istemiyorduk. Sınıfa girdiğimde her zaman oturduğum yere geçtim. Sınıf arkadaşlarım sürekli yer değiştirseler de benim yerimi hep boş bırakıyorlardı. Alışmışlardı sanırım. Yerime bu kadar zman boyunca bir göz diken, şimdilerde en sevdiğim kişi olan o adamdı.

Kızlara selam verip hemen sandviçimi açtım. Onlar da yemek yediğimi görünce beni oyalamadılar sağ olsunlar ve önlerine döndüler. Sandviçimden birkaç ısırık almıştım ki kapı açıldı. Hoca geldi sanıp sandviçimi keseye koyacakken içeri giren Atakan'la kaşlarım çatıldı. Direkt göz göze gelmiştik zaten. Girer girmez benim olduğum tarafa bakmıştı. Hemen arkasından hoca girince bakışlarını çekip Güray ve Demir'in yanına oturdu. Sena'ya baktığımda asılan yüzünü gördüm.

Artık onun üzülmesinden haz bile almıyordum. O kadar umurumda değildi ki...

Atakan'ın bana odaklanan gözleri diğerlerinin de dikkatini çekmiş olacak ki sınıfın birçoğu bana döndü. Onlar bana dönünce diğerleri de bana bakmaya başladı ve en son hoca da bana döndü. Bakışlarımı önümdeki boş defter sayfasına çevirdim. Neyse ki hocanın sesiyle bakışlar üstümden teker teker ayrıldı.

Pınar bana bakıp "Nesi var bunun?" diye sordu Atakan'ı kast ederek. Neden bana sordu bilmiyorum. Aramızdaki tuhaflıktan mı şüphelendi yoksa geçmişe dayanan arkadaşlığımız yüzünden mi bana sordu bilmiyorum ama omuz silkip dudak büktüm.

Hülya da sessizce "Bunlar ayrılmışlar." Dedi Sena'yı çenesiyle göstererek. Ben zaten bu bilgiyi bildiğim için şaşırmadım. Zaten Hülya da bildiğimi düşünmüş olacak ki devam etti. "Sen Tolunay'la olduğundan beri zaten bir gariplerdi. Bu Atakan'ın sana karşı hisleri falan olabilir mi?" Kaşlarım çatıldığında Pınar Hülya'yı dürttü. "Saçmalama. Onlar çok önceden tanışıyorlardı. Atakan'ın hisleri olsa niye Sena ile sevgili olsunlar? Elif'le olurlardı."

Ç.T. Adaletkoridoru.comHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin