20. Bölüm

3.1K 531 276
                                    

İyi okumalar. Bölüm şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.

20. Bölüm: Sen Güneşsin

Ozan Manas-Sevdim

⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖⚖

Eve geldiğimde saat sekizi biraz geçiyordu. Anahtarla içeri girdiğimde annem "Elif! Sen misin?" diye bağırdı. "Benim." Diye seslendim ben de. Gökçe salondan pıtı pıtı adımlarla koşunca yüzümdeki gülümseme büyüdü.

"Aşkııım" diyerek tek dizimin üstüne çöküp kollarımı açtım. Koşup boynuma sarılınca ben de kollarımı sıkı sıkı ona doladım. Gökçe geri kaçıp "ouf ouf dondu!" dedi dudaklarını bükerek. Kahkaha attım onun bu haline. Dışarısı çok soğuk olduğu için ben de soğuktum ve soğuğun kokusu bile üstüme sinmişti. Ela da salondan çıkınca gülümseyerek bize baktı. "Git hadi üstünü değiştir. Sofrayı kuracağız. Sıcak çorba var."

Başımla onaylayıp ayağa kalktım. "Sen de gelsene iki dakika odaya." Dediğimde kaşları çatıldı ama beni takip edip odama geldi sorgulamadan. Kapıyı kapattığında kabanımı çıkardım.

"Geldiğimde Atakan aşağıda beni bekliyordu." Dedim. Bu bilgi onun kaşlarının çatılmasına sebep oldu. "Sen sevgili yapınca kıymete mi bindin?" dedi dalga geçerek. Güldüm. "Öyle değil yani öyle de olabilir bilmiyorum ama başka bir şey için de gelmiş aynı zamanda." Diye açıkladım ciddileşerek. Atakan'a yalan söylemiştim, pazartesi söyleyeceğim diyerek. Aslında sürekli arayıp Ela'yı darlamasınlar diye öyle demiştim. Ela'nın biraz daha düşünmeye zamanı olsun istedim çünkü bu mesele aceleyle ve baskıyla karar verilecek bir mesele değildi.

Ela da anlamıştı ve bu yüzden yüzü düştü, gözlerini kaçırdı.

"Atalay Abi bizden özür dilemek istiyormuş. Sensizliğe dayanamıyor sanırım. Benden bile özür dileyeceğine göre..."

Ela sessiz kaldı. Elimi omzuna koyup kolunu sıvazlayarak "Merak etme, Salı gününe kadar düşün, hatta tüm hafta düşün istersen, boş ver. Ben hallederim diğer tarafı." Dedim. Beni başıyla onaylayıp "Teşekkürler ama bu benim değil, sizin karar vereceğiniz bir mesele." Dedi hüzünle gülümseyerek. Ben ise omuz silkip genişçe gülümsedim. "Değil, eğer sen affetmek istiyorsan ben affedeceğim, affetmek istemiyorsan da affetmeyeceğim. O yüzden baskı hissetme. Atalay Abi benim hayatımda varmış, yokmuş umurumda bile değil. Ama sen benim umurumdasın Ela. Sen kendini nasıl mutlu hissedeceksen benim cevabım o olacak. Annemlerle de konuşurum. Gökçe varken onların da farklı bir şey söyleyeceğini düşünmüyorum."

"Sen de benim umurumdasın Elif, sen benim kardeşimsin." Dediğinde gözleri dolmuştu. "Tamam, ben de Atalay'ı seviyorum ama sana öyle davranamaz. Ve sen affetmeden, gerçekten affetmeden ben nasıl affederim?" diye sorduğunda ona sarıldım.

"Bak abla," dedim yanağını öperken. "Dünyada milyarlarca insan var. Ve herkesin illaki bir sevmeyeni vardır. İllaki bir seveni de vardır. Kötülük ve iyilik herkesin kendi algısına göre değişir. Atalay Abi beni sevmiyor olabilir. Ama seni seviyor. Sen de Atakan'ı sevmiyorsun şu an." Dedim onu ikna etmeye çalışarak. Başını iki yana sallarken gözyaşları dökülmüştü. "Benim haklı sebeplerim var." Dediğinde güldüm. "Onun da kendine göre haklı sebepleri vardır eminim. Atakan'ı da beni de boş verin. Senin evine hiç gelmesem ne olacak? Sen gelirsin, dışarıda bir yerde buluşuruz. Hem sizin ev çok uzak, gerçekten o yol çile gibi." Dediğimde aklıma Ç.T gelmişti. Her gün gittiğim koridor, Ela'nın evinden daha uzak ve yolu da daha meşakkatliydi. Ela, düşüncelerimden bir haber gülümsedi. Ancak gülümsese de gözyaşları dökülmeye artarak devam etti.

Ç.T. Adaletkoridoru.comHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin