Nefret

150 23 5
                                    

Uyarı: Kendine zarar verme.

Yumiko, mızmızlanarak Chuuya'nın çekiştirmesiyle ilerledi. Yüzünde üzgün bir ifadeyle bar tezgahına baktı. Dazai peşlerinden bakakaldı. İkisi alelacele merdivenleri çıktılar ve Chuuya'nın motorunun yanına geldiler.

"Sana içmemen gerektiğini söylemiştim." Baştan aşağı kızı süzdü. "Şu haline bir bak! Ben gelmeseydim o piç sana ne yapardı kim bilir! Sürekli sana göz kulak oluyorum ama kendine sahip çıkmayı öğrenmelisin!" Chuuya'nın sesi tüm sokakta yankılanıyordu. Bir yandan Yumiko'yu toparlıyor bir yandan da Dazai'ye sövmeye devam ediyordu. Yumiko ona karşı çıkmıyor hatta tepki vermiyordu.

"Al tak şu lanet şeyi." Chuuya, bir kask uzattı. Ardından motoruna bindi. "Gidiyoruz."

Yumiko, Chuuya'nın dediklerine itaat etti ve motorun arkasına binip kollarını Chuuya'nın beline sardı. Motorun gürültüsü tüm Yokohama'da yankılandı. Birlikte mafyanın barınma binasına gittiler.

Chuuya, Yumiko'yu dairesine bıraktı. Ayrılmadan önce yardım isteyip istemediğini sordu. Yumiko onu gönderdi ve kendini yatağına bıraktı.

"Başım dönüyor..."

Mide bulantısı da onu rahatsız ediyordu. Kaç bardak içtiğini bilmiyordu. Hatta kafası oldukça bulanık olduğu için onu getirenin Chuuya olduğundan kesin olarak emin bile değildi. Ama şimdi tek parça halinde buradaydı.

Uykusu bastırmaya başlamıştı. Üstündeki kıyafetler çok rahatsız edince sadece gömleği kalacak şekilde soyundu. Kendini tutamadı ve banyoya koşup içindekileri çıkardı. Bitkin düşmüştü. Sifona zar zor bastı ve banyonun zemininde uyuya kaldı.

Sabah müthiş bir baş ve sırt ağrısıyla uyandı. Banyonun soğuk zemininde uyumuştu ve bu yüzden üşütme belirtilerini yaşıyordu. Doğrulup sırtını duvara yasladı ve bacaklarını uzattı. Kendini görebildiği kadarıyla inceledi. İçinden birkaç tane lanet okudu ve başını tutarak ayağa kalktı.

Aynada gördüğü görüntüyle şok oldu. Yaptığı hafif makyaj akmıştı ve korkunç görünmesine sebep oluyordu. Saçları birbirine gitmişti. Cildi garip bir renk almıştı. Gömleğinin yakaları kirle batmıştı. Kendinden tiksindi ve hiç vakit kaybetmeden sıcak duşun altına girdi.

Baş ve göğüs ağrısı başta olmak üzere tüm bedeni sızlıyordu. Dün gece neler olduğuna dair hatırladığı şeyler sarhoş olmadan önce yaşadıklarıydı. Dazai'ye geçmişinde yaşadıklarından bahsetmişti. Kendini kötü hissetti. Kimseye geçmişinden bahsedecek kadar güvenmiyordu. Alkolden nefret etti. Onu savunmasız bırakmıştı. Hatırlayamadığı anlarda daha da batırmış olmasından korkuyordu. Bu korku içini yiyip bitirirken duştan çıktı.

Kendini yatağın üstüne bıraktı. Sağ kolunu gözlerinin üstüne koydu. Hafızasını toparlamaya çalışıyordu ama işe yaramıyordu. Bir kez daha alkolden nefret etti ve lanetler okudu. Telefonuna bakmak aklına geldi ve biraz aradıktan sonra onu buldu. Saat 11.16 olmuştu. Chuuya'dan bir ton mesaj ve cevapsız arama vardı. En son aramayı Yumiko duştayken yapmıştı. Derin bir iç çekti. Pişmanlığın kollarına kendini bırakmıştı. Etrafa saçtığı kıyafetlere göz gezdirdi. Gitmesi gerekiyordu ve bunun farkındaydı.

20 dakika kadar bir sürede hazırlandı ve bitkin bir halde dairesinden çıktı. Mafya binasına girdiğinde oradaki adamlardan birinden ağrı kesici ilaç getirmesini rica etti. Kendisi 25. kattaki ofisine çıktı.

İçeri girdiğinde her şey bıraktığı gibiydi. Zaten çok büyük ve kalabalık bir ofis değildi. Burayı kullanmıyordu bile. Sadece vardı. Kapının solunda bulunan iki kişilik koltuğa kendini bıraktı. Biraz dinlendikten sonra aşağıda konuştuğu adam yanına geldi. İlacı verdikten sonra gitti.

Miss Wanna DieWhere stories live. Discover now