Şaka

143 20 4
                                    

Sinirini atmayı başardıktan sonra üstünü giyindi. Gömleğinin kolu kırmızı ile süslendi. Yere damlayan izleri unuttu. Bu yüzden onları temizlemeden çıktı.

Tuvalette birisi daha vardı. Yumiko onunla göz teması kurmadı ve sadece ellerini yıkadı. Tuvaletten çıktı. Telefonu titreşti. Chuuya mesaj atmıştı ve yanına çağırıyordu. Bazen Chuuya'dan kurtulmak istiyordu. Bu da o anlardan birisiydi. Sadece evine gidip yatağına girmek ve günlerce çıkmamak istiyordu. Halsizdi, huzursuzdu. Dahası eğer Chuuya biraz önce tuvalette yaptığı şeyi öğrenirse daha kötü olurdu. Yavaş adımlarla asansöre ulaştı ve Chuuya'nın ofisine gitmek için yukarı çıktı.

Chuuya, dünyada en nefret ettiği işle meşguldü: kağıt işleri. Bu kafasını karıştırıyordu ve bu yüzden yapmaktan nefret ediyordu. Bazen kağıtlar çok karıştığında ve bu onu çok kızdırdığında belindeki bıçakla kağıtları masaya saplardı. Bu yüzden masasının üstü bıçakla açtığı çeşitli yarık izleriyle doluydu.

Yumiko kapıyı tıklatıp içeri girdi. Ardından kapıyı kapattı. Chuuya gözünün ucuyla onun geldiğini gördü. Sonra kağıdı indirip direkt baktı.

"Yaklaş da şu lanet işte bana yardım et."

Ardından tekrar elindeki kağıdı okumaya koyuldu. Yumiko isteksizce yaklaştı ve masanın arkasına geçip yanına geldi. Masaya doğru eğildi ve kağıtlara odaklandı.

Birden Chuuya şiddetle başını kaldırdı. Yumiko'ya baktı. Yüzünde ciddi ve şaşkın bir ifade vardı.

"Neden kan kokuyorsun?"

Yumiko göğsünden aşağı bir sıcaklık indiğini hissetti. Hafifçe titremeye başladı. Kolunu sabunla yıkamadığı için pişman oldu. Şimdi ne yapacaktı? Bu dünyada en çok değer verdiği insana verdiği sözü yine tutamamıştı. Dürüstlükten başka şansı yoktu. Gözlerinin arkasının yanmasıyla görüşü bulanıklaştı. Chuuya durumu anladı. Vücudunu ona döndürdü. Yumiko dizleri boşalınca başını Chuuya'nın kucağına koydu.

"K-kendime hakim o-olamadım!.."

Hıçkırıkları tüm odayı dolduruyordu. Chuuya içindeki öfkeye hakim olmaya çalıştı. Karşısındaki kişiyi bir de o yaralayamazdı. Elini Yumiko'nun başına koydu ve okşamaya başladı. Kızın yüzü utançla kızardı. Yaptığının yanlış olduğunun sonuna kadar farkındaydı ama kendine hakim olmak onun için gerçekten zordu.

"Hala kabuslarında abini görüyor musun?"

Kızın hıçkırıkları kesildi. Nefesini tuttu ve yavaşça başını aşağı yukarı salladı. Chuuya iç çekti. Şu an bulunduğu durum için yapabileceği hiçbir şey yoktu ve böyle çaresiz olmak onu çok zorluyordu. Elinde olsa Yumiko'nun bütün geçmişini tekmelerdi ve onu rahat bırakmalarını sağlardı. Ama yapabileceği tek şey o ağlama ve sinir krizleri geçirirken yanında olmaktı.

"Kötü hissettiğinde neden yanıma gelmedin?"

Yumiko omuz silkti.

"Peki bunu sana kim yaptı?"

Yine göğsünden aşağı akan aynı sıcaklık... Burnunu çekti. Boğazındaki yumruyu yuttu ve başını kaldırdı. Gözlerini öfkeyle Chuuya'nın gözlerine sabitledi.

"Dazai-san..." fısıldadı.

"N-NE!? O PİÇ KURUSU YÜZÜNDEN Mİ YAPTIN BUNLARI!?" Chuuya öfkeyle kükredi. "SENİ GEBERTECEĞİM, DAZAİ! BUNA KİMSE ENGEL OLAMAYACAK!"

Yumiko'yu ayağa kaldırdı ve kendi sandalyesine oturttu. Burada beklemesini söyledi ve kapıyı çarparak dışarı çıktı. Yumiko başını masaya dayadı ve gözyaşlarının usulca akmasına izin verdi.

Miss Wanna DieWhere stories live. Discover now