Günlük

77 15 2
                                    

Gecenin karanlığı tüm Yokohama'ya çökmesine rağmen mafya asla uyumaz.

Binanın girişini aydınlatan lambaların arasından geçen Yumiko ve Chuuya, birlikte barınma binasına doğru yürürken eğlenceli bir sohbet çeviriyorlardı. Yumiko, içindeki kırgınlığı bastırmaya çalışıyor ve Chuuya'ya eşlik etmeye çalışıyordu.

"Chuuya biliyor musun, telefonumu buldum."

"Kaybetmiştin?"

"Evet ama o kadar bakmama rağmen ceketimin cebinden çıktı."

"Kesin Dazai'nin işidir."

Yumiko kıkırdadı. "Bence de. Ama bunu neden yaptığını anlayamıyorum. Şaka yapmak istemiş olabilir mi?"

Chuuya omuz silkti. "Onu anlamak zor."

Birlikte binaya vardıklarında Chuuya'nın kaldığı daireye vardılar. İçeri girdiler ve Yumiko elindeki şarap torbasını mutfaktaki masaya bıraktı. Yolda gelirken almışlardı. Ama Yumiko'nun içinde huzursuzluk vardı. Doğru mu yapıyordu emin değildi. Chuuya mutfağa geldiğinde Yumiko'nun bakışlarını garipsedi.

"Bir sorun mu var?"

Yumiko hiç renk vermeden "Şarap içecek kadar iyi hissetmiyorum." dedi.

"Zaten bu yüzden içiyoruz ya, salak!" dedi Chuuya neşesini dışa yansıtarak. İki tane kadeh kaptı. "Hadi, şişeyi al gel."

"Tamam." Birlikte salona geçtiler ve şarabı kadehlere döktüler. Chuuya kadehini kaldırdı.

"Hm? Ne için?"

"Bilmem, sen karar ver."

"O zaman... abime?"

"Fukui-kun'a."

***
Şişeyi bitirdiklerinde Chuuya kendinde değildi ve Yumiko da çok içmemesine rağmen başı dönüyordu.

"Aslında Yumiko, o piç herifle sevgili olduğun için pişman olacaksın~"

Yumiko güldü. "Neden?"

"Onun yanında daha önce hiç kız görmedim. Bence sen ilkisin ve nasıl davranması gerektiğine dair en ufak bir fikri yok~"

"Ya değilsem?"

"O zaman o kızlarla uzun vakit geçirdiğini sanmıyorum~"

Gülüştüler ve Chuuya yarım kadehi tamamen içti.

"C-Chuuya, yavaş ol..."

Yumiko'nun sesi gittikçe yok oldu. Çünkü artık çok geçti ve Chuuya koltuğa uzanıp sızmıştı. Yumiko'nun kalbi deli gibi atıyordu. Derin bir nefes aldı ve toparlanmaya çalıştı. Chuuya kadar içmediği için şanslıydı.

Biraz oturduktan ve Chuuya'nın sızdığından emin olduktan sonra kalktı. Başı dönüyordu ama yürüyemeyecek halde değildi. Chuuya'ya döndü.

"Özür dilerim."

İçeri, yatak odasına gitti.

***
"Sevmek zayıflık mıdır, Odasaku?"

"Hm?"

Dazai ve Odasaku, sıkça yaptıkları gibi yine barda buluşmuşlardı. Bir yandan içkilerin değişik karışık kokusu eşliğinde likörlerini yudumluyorlar, bir yandan da günün yorgunluğunu atıyorlardı.

"Düşünsene, sevdiğin insan senin zaafın olur."

"Sevginin çeşitleri vardır, Dazai. Doğru sevebildiğin sürece bir sıkıntısı yoktur."

"Doğru sevmek mi?"

Odasaku, başını salladı. "Kavga mı ettiniz?"

"Sabah biraz tartıştık ama artık sorun yok." Dazai gülümsedi ve bardağını fondip yaptı. Barmen bir bardak daha dolduracakken durdurdu.

"Kalsın. Bu gece benim yerime sarhoş olacak birileri var nasıl olsa."

Odasaku bu dediğinden bir şey anlamasa da üstüne durmadı. Bardağını yudumlamaya devam etti.

***
Yumiko göz yaşları eşliğinde yerde oturuyordu. Çünkü...

"Neden haklı çıktın, Dazai? Neden?"

Dolabındaki küçük çekmecede gerçekten bir günlük bulunuyordu ve Chuuya'nın yazısına benziyordu. Yaşlar sayfaları ıslatmıştı. Yumiko yıkılmıştı. Sayfalar Fukui'yi öldürdüğünü itiraf ediyordu. Daha fazla dayanamadı. Orayı toparlayıp eski haline getirdi ve ardından Dazai'yi aradı.

Dazai, Yumiko'nun odası Chuuya'nınkine daha yakın olduğu için oraya gitmesini ve kendinin de geleceğini söyledi. Telefon kapandığında Yumiko salonda bıraktığı adama bakmadan daireden çıktı.

Ceketinin cebinden anahtarını çıkardı ve içeri girdi. Dizleri boşaldı ve yere düştüğü için kapıyı daha tam kapatamadan tüm gücüyle ağlamaya başladı. Küçük çocuklar gibi ağlıyordu. Birinin ona sarılmasını ve her şeyin iyi olacağını söylemesine ihtiyacı vardı. Bacakları yerde "M" şekli oluşturmuşken alnını öne doğru yere dayadı ve elinin yanıyla yere birkaç yumruk geçirdi. Sert zemine vurmaktan elinde oluşan çirkin sızıyı önemsemeden tüm gücüyle ağlamaya devam etti.

Bir anda üstünde bir ağırlık hissetti. Tanıdık bir kokuydu, rahatlatıcı bir koku...

"Şşş, tamam sakin ol."

Bu rahatlatıcı ve sahiplenici ses sadece birine ait olabilirdi. Yumiko, erkek arkadaşına doğru yaslandı ve elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya devam etti. Sanki abisi bir kaç dakika önce ölmüş gibi ağlıyordu. Alkolün acımasız etkisi, zihninde bulunan abisiyle güzel anılarının hepsini gözlerinin önüne seriyor ve bu ağlamasını durdurmakta yardımcı olmuyordu. Dazai onu doğrulttu. Kendisi de yere çökmüştü. Ona sıkıca sarıldı ve saçlarını okşamaya başladı.

Şu an Yumiko'nun tam ihtiyacı olan şey...

Böyle beş dakika kadar Dazai hiç konuşmadı ve Yumiko tekrar karanlık yasını yaşadı. Dazai'nin kalp atışları onu dinginleştiriyordu. Daha sessiz ve hıçkırarak ağlıyordu. İhanete uğramıştı. En güvendiği kişi kardeşini öldürmüştü ve bunun üstüne yıllarca yüzüne gülmeye devam edebilmişti. Korkusuzca ve çekinmeden. Öğrenilme korkusu yaşamadan. Yumiko'yu gram önemsemeden ona yalan söylemekte ve rol yapmakta utanmamıştı. Chuuya, gerçekten de böyle pis biri miydi? Abisini öldürdüğünü bu kadar acımasız şekilde yazacak kadar duygusuz muydu? Daha geçenlerde sokak köpeklerini besleyen adam ile o yazıları yazan adam aynı mıydı?

Dazai'nin öpücüğünü saçlarında hissetmesiyle bu sorular kayboldu.

Şimdi onun kollarındaydı. Onun nefesini hissediyor ve kalp atışlarını dinliyordu. Gerçeği görmesinde o yardımcı olmuştu.

"Şimdi ne yapmalıyım, Dazai?"

Dazai omuz silkti. "Chuuya ile nasıl olmak istiyorsan öyle. İstersen sen de ona rol yap ve bilmiyormuş gibi davran." Duraksadı. "Bunu yapabilir misin?"

Yumiko başını aşağı yukarı salladı.

"Peki yapmak istiyor musun? Onun gibi mi olacaksın?"

Bu kez iki yana baş sallama.

"Bu doğru. Böyle bir şeyi öğrendikten sonra seni ondan korumak istedim. Çünkü sana haksızlık yapıyordu. Ve görüyorsun, o sana bunları yapmışken ben seni yaptıkları için teselli ediyorum." Yumiko'nun gözlerine baktı. "Ondan nefret etmemin nedenlerinden biri de bu."

"Sanırım... sanırım haklısın."

Yumiko, Dazai'ye daha sıkı sarıldı.

"Bu gece benimle kalır mısın?"

"Tabii ki leydim."

Yumiko gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

Miss Wanna DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin