Todana

137 20 0
                                    

O gece güzel bitti ama Dazai biraz Yumiko'yu ürküttü. Bu yüzden Yumiko'nun ısrarı üzerine geceyi daha erken bitirdiler.

Yumiko, dairesine geldi ve yatak odasına gitti. İçeri girdiğinde yatağın üstünde oturan Chuuya'yı gördü. Yüzünde sinirli bir ifade vardı ve gözleri kapalıydı. Yumiko'nun geldiğini hissettiğinde gözlerini ona dikti. Yumiko, üstünde tanıdık bir baskı hissetti ve eteğini biraz indirmeye çalıştı. Chuuya'ya bakamıyordu. Ortamdaki sessizlik ve hareketsizlik gerilimi arttırıyordu. En son Chuuya bu sessizliği bozdu.

"O herifle ne yaptığını sanıyorsun? Hem de sana yaptığından sonra?"

Bir anda Yumiko'nun ayakları yere bastı. Bulutlardan inmişti ve yaptığının farkına vardı. Pasif savunmaya geçti ve kötü bir şey yapmış küçük çocuklar gibi başını öne eğdi. Cevapsız kaldı. Chuuya, yanına oturması için yatağa vurdu. Yumiko da itaat etti ve yan yana oturdular. Chuuya yüzündeki sinirli ifadeyi hiç bozmadı.

"Yumiko, beni her zaman çok hafife aldın. Sen binadan çıkarken fark etmeyeceğimi mi sandın gerçekten? Senin aldığın her nefesi takip ediyorum." Elini kızın yanağına dayadı. "Sen bana Fukui'nin emanetisin. Sana yapmamanı söylememe rağmen mafyaya katıldın. Tamam ama birlikte olcağın insanları düzgün seçmen gerekiyor. Dazai piçi çok yanlış biri."

Yumiko, şoktaydı. Chuuya'dan bu tarz şeyler duyabileceğini hiç düşünmemişti. Neredeyse... anne gibi davranmıştı? Aslında Chuuya'yı ne kadar az tanıdığını fark etti. O bile böyleyken Dazai'ye nasıl güvenebilmişti? Hissettiklerini ayırt etmede güçlük çekmeye başladı. Yoksa aşık değil miydi? Belki de hoş buluyordu ama ona kendini bu kadar yakın hissedebilmesinin sebebi neydi? Birinden hoşlanmak mı istemişti?

"Hey, hey! Ağla diye söylemedim bunları. Sen de ne sulu göz bir kızsın..."

Yanakları ıslatan yaşlar eşliğinde Chuuya'nın dediğine kıkırdadı. Bu, Chuuya'nın da gülümsemesine sebep oldu. Hafif şekilde sarıldılar.

"Şimdi ne yapacaksın?"

"Ben... sanırım yavaştan alacağım."

Chuuya iç çekti. "Gerçekten mi..? Söylediklerimin bir faydası olmamış anlaşılan." Ayağa kalktı ve çıkışa ilerledi. "Kendine dikkat et. O herif seni üzerse bana gelmekten çekinme. Hoşçakal."

Odadan çıktı ve Yumiko peşinden el salladı. Bir süre sonra dairenin kapı kapanma sesi duyuldu.

Yorgundu. Bu yüzden üstündekileri çıkarmakla yetindi ve direkt yatağın içine daldı.

***

Bir haftadan daha uzun süre geçti. Yumiko kendini işlerine bırakmıştı çünkü kaybolan üyelerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Artık iş gizli olmamaya başladı. Organizasyonun büyük bir çoğunluğu bunu duymuştu. Bu nedenle bir korku herkesi sarmıştı.

Dazai ve astları bu konunun üstüne düşmüşlerdi. Kimsenin kafasını kaşıyacak vakti yoktu. Bu çalışmaların sonucunda bir çok önemli bilgi elde etmişlerdi. Bunun üzerine Dazai, Mori'den bir toplantı yapmasını rica etmişti.

Patron ve 4 yönetici toplantı odasında buluştular. Bu sefer Yumiko ve Akutagawa onlara katılmamıştı çünkü gerek görülmemişti. Odada bahsedilen beş kişi dışında kimse kalmayınca Mori, toplantıyı başlattı.

"Kaybolan üyeler için toplandığımızı biliyorsunuz. Son toplantımızdan bu yana Dazai-kun detaylı bir araştırma yaptı. Dazai-kun, açıklar mısın?"

Dazai ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. "Tuttuğum rapora göre en çok kayıp veren kısım bana ait. Şimdiye kadar 80 adamım ortada yok. Sizlerden de toplam 20 kişi kayıp. Böylece 100 tane mafya ortada yok. Ayrıntılı bir inceleme yaptıktan sonra üyelerimizi kaçıranların üslerini ve adlarını öğrendik."

"Dazai-kun, adlarını öğrenmen gerçekten iyi bir başarı." dedi Kōyō. Dazai onu aldırmadan devam etti.

"Adamların adı, Todana*."

"Todana mı?" dedi Chuuya.

"Ünlü bir dolapları varmış. Bu adı kendileri değil, diğer örgütler onlara vermiş. Duyduğuma göre o dolaba girip çıkan kişinin anlatmayacağı şey yokmuş. Merkez üsleri Çin'de."

Dazai durdu. Odayı ağır bir sessizlik doldurdu. Hiçbiri konuşmuyordu ve nefeslerini tutmuşlardı.

"Altın Şeytan!"

Kōyō'nun yeteneğini aktifleştirmesiyle yabancıların odaya girmesi bir oldu. Bir anda siyah giyinimli ve hızlı hareket eden insan figürleri, 5 mafyaya saldırdı. Mori, Chuuya ve Kōyō yeteneklerini aktif ederek adamlara saldırdılar. Ace ve Dazai, saldırılardan kaçıyorlardı.

Odada kullanılan renkler koyu renkli olduğundan yabancıların sürpriz saldırılar yapması kolaylaşıyordu. Birkaç kişi Chuuya'ya saldırdı. Chuuya, saldırılara karşılık verdi ve kendine saldıranları etkisiz hale getirdi. Mori ve Elise birlikte saldırıyorlardı. Mori, elindeki neşteleri insanlara öldürücü yaralar açmak için kullandı. Odanın duvarlarına kan lekeleri bulaştı. Kōyō da şemsiyesinden çıkardığı kılıcıyla hem Ace ile Dazai'yi koruyordu hem de masada bulunan raporları. Yeteneği olan Altın Şeytan da geri kalan adamları kılıcıyla öldürüyordu.

Bir süre sonra saldırganların hepsi ölmüştü. Hepsi nefes nefese kalmıştı. Sürpriz saldırı olacağını son anda hissetmişlerdi. Dazai açık kapıdan dışarı baktı.

"Korumalarımızı öldürmüşler!"

"Ōgai, binadakilere haber ver!"

Kōyō'nun seslenmesiyle Mori, odada bulunan alarm tuşuna bastı. Alarm tüm Liman Mafyası Binası'nda yankılandı. Yöneticiler, adamlarını koordine etmek için toplantı odasını boşalttılar. Belgeleri alan kişi Ace oldu.

Bir panik ve gerginlik herkesi etkisi altına aldı. Neyseki yöneticiler işe el koydular. Chuuya, Yumiko'yu aradı ama kız binada olmadığını söyledi. Bu,Chuuya'yı hem sevindirdi hem endişelendirdi. Gelemeyeceği bir mesafede olduğunu söyleyince daha güvenli bir yere gitmesini emretti ve telefonu kapattı. Hemen Kara Kertenkele'nin başı olan Hirotsu'yu aradı ve ona yapacakları saldırı stratejisinden bahsetti.

Dazai, Akutagawa'yı yanına aldı ve geri kalan adamlarıyla saldırıya hazırlandı. Ama Dazai, fazla sakin görünüyordu. Herkes kadar panik ve telaş halinde değildi. Akutagawa, onun duygularına nasıl hakim olduğunu görünce bir kez daha hayran kaldı ve onu örnek alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Alt katlardan silah sesleri duyuluyordu. Herkes, görevli olduğu katta saldırı için bekliyordu. Chuuya ve takımı daha ön saftaydı. Saldırganların hem ilerlemesini engelliyor hem de geri püskürtüyordu.

Böylece orta ağırlıkta hasar görmelerine rağmen saldırganların hepsini etkisiz hale getirdiler ve bazılarını işkence etmek için esir aldılar. Mafya üyelerinden ölenler ve ağır yaralılar vardı ve sayıları azımsanamayacak derecedeydi. Yöneticiler dinlenmek için ofislerine çekildikler.

Liman Mafyası, önceki patrondan sonra altın çağını yaşıyordu. Her şey yolunda gidiyor, ekonomik ve statü olarak gayet iyi durumdaydı. Yokohama'nın gece koruyucuları bu kadar iyi bir dönemdeyken bile kendilerine bu kadar zarar verebilen bir grupla karşılaşmışlardı. Çoğu kişi bu yeni organizasyon ya gerçekten güçlü ya da aklını kaçırmış diyordu. Bu yaşananlar Mori'nin kara kara düşünmesine sebep oldu. Kimse bunları tanımıyor. Sadece Çin merkezli bir örgüt ve ninjalardan oluşuyorlar. Ninja kıyafetleri giyiyor ve eşyalarını kullanıyorlar. Adları Todana. Patronları kimdi bunların? Yine de bu saldırı ne kadar zarar vermiş olursa olsun, ellerine sorgulamak için adamlar geçmişti. İşte bu düşünce Mori'nin gülümsemesine yardımcı oldu.

Ölen üyeler toplandı ve onlar için hemen bir cenaze töreni planlandı. Hepsi yarın defnedilecekti. Ortalık temizlendi. Yaralılar sarıldı ve bu konu çözülmesi zorunlu hale geldi.

* Todana (戸棚): Dolap

Miss Wanna DieWhere stories live. Discover now