on beşinci bölüm

1.7K 254 20
                                    

saat 09:45; vapur ve bisiklet ile kaçış...

jisung sevgilisi sayesinde keşfettiği yeni yollarda yürürken onun yanında oluşuna her defasında minnet ediyordu. yetimhaneden ve ona ayak bağı olan her şeyden kurtulduktan sonra, minho onu hiç yalnız bırakmamıştı. yıllar boyu adımını atmadığı yerlere onunla gidiyordu ve keşfettiği sadece bir sokak dahi olsa bu onun için çok önemliydi.

dersleri yüzünden uzun süre yeni yerlere gitmeye fırsat bulamamışlardı ve sınavlarının bittiği o gün minho ona hiç haber vermeden bir ada turu ayarlamıştı bile. jisung sınavdan çıktığı gibi kendini bir vapurda bulmuştu, saatlerini güvertede sevgilisine nereye gittiklerini sorarak geçirmişti. ne kadar ısrar etse de minho bahsettiği yeri araştırmasına izin vermediğinden, sonunda yorgun vücudunu onun kolları arasına bıraktı ve uykuya daldı.

uyandığında boşalan vapurda bir tek ikisi kalmış gibi görünüyordu, sevgilisinin dudakları yüzünde dolaşmaya başladığında bundan emin oldu. yine de birazdan yeniden insanlar gelecekti, bu yüzden oyalanmadan vapurdan indiler.

kalacakları otel limana yakın olduğundan acele etmediler ve hava iyice kararana dek sokaklarda gezmeye devam ettiler. jisung uykusundan sonraki bitmez tükenmez enerjisiyle deniz kenarında yürürken gördükleri bisikletletlere doğru koştuğunda minho sakin adımlarla ardından geliyordu.

sevgilisinin yeni hayatına alışma çabasını en yakından izleyen gözler onunkilerdi. stresten verdiği kiloları ve ders çalışırken titreyen ellerini bir tek o fark ediyordu. bazı günler hiçbir şey yiyemeyecek kadar kötü hissetse de gülümseyerek minho'nun ağzına yiyecekleri tıkan oydu.

sadece minho'nun varlığı jisung'u iyileştirmeye yetmiyordu belki de ama yine de sevgilisi için her an onun yanında olmaya devam edecekti. elleri titrediğinde onları sımsıkı tutacak, yemekleri kabul etmeyen midesi ağrımaya başladığında ona ardından sarılacak ve ömrü boyunca her saniye duymayı hak ettiği güzel cümleleri kulağına fısıldayacaktı.

jisung, geçen aylarda okuduğu psikoloji bölümünün onun için doğru tercih olmadığını fark etmiş ve bambaşka bir yöne dönmeye karar vermişti. bölümünün yanlış bir tercih olduğunu fark etmek de, yeni bir üniversite hayaliyle yeni bir sınava hazırlanma süreci de onun için çok stresiydi.

ömür boyu sevmediği bir işte çalışamayacağını biliyordu ve özgürlüğüne daha dün kavuşmuşken bu şekilde onu yeniden kısıtlamak da istemiyordu. nihayetinde, konservatuvar okumak için sınavlara girdi. minho onun istediği üniversiteye gideceğine neredeyse emindi bu yüzden bu birkaç günlük tatil erken bir kutlama sayılırdı. kazandığı haberini aldıklarındaysa minho'nun yeni bir tatil için bahanesi olacaktı.

bisiklete atlayıp jisung'a yetiştiğinde ona sadece "sahil yolundan ayrılmayalım." dedi ve sevgilisi nereye giderse takip etmeye devam etti. minho bazen bu küçük çocukla ilgili endişelerinin boyutu paranoyaya varıyor mu diye merak ediyordu. evet küçük çocuk... jisung 19 yaşında da olsa, 29 yaşında da olsa minho için küçük bir çocuk olacaktı belli ki. yine de bu çocuğun birkaç ayda bile ne kadar büyüdüğünün farkındaydı.

düşüncelerinden sıyrılamayarak çoktan bisikletinden inmiş ve ara sokaklarda sevgilisini peşine takmış çocuğun elini tuttu. jisung bakışlarını çiçeklerle süslenmiş sokaktan çekip ona çevirdiğinde gözlerinden onlarca düşünce geçtiğini anlamıştı. serin serin esen rüzgarla beraber çiçek kokuları göğsüne dolarken gülümsemesini ona verdi ve elini daha da sıkarak bedenini iyice yanına çekti. bazı zamanlar aralarındaki ufacık bir mesafeye bile dayanamıyordu.

minho, bulundukları ara sokağı aydınlatan turuncu ışıklar sevgilisinin yüzüne vururken elini onun yanağına götürdü ve okşadı. gölgeleri birbirine karışmıştı artık ve tek bir beden gibi görünüyorlardı.

iç çekip "çok çabuk büyüyorsun." dedi ona. jisung'un hiç çocuk olamadığını en iyi o biliyordu üstelik.

"evlenebileceğimiz kadar büyüdüm mü?" dedi jisung, başka şeyleri karıştırmadan ve içlerini karartacak tek bir kelime etmeden.

minho sevgilisinin alayına karşı gözlerini devirirken "bir o kadar da çocuklaştın." dedi ve ekledi. "ve bu çok hoşuma gidiyor."

jisung sadece sevgilisinin yanındayken, olması gerekenin aksine yıllardır yüklendiği tüm o olgunluğu omuzlarından atıyordu. içindeki çocuğu sadece minhoya gösterdiğindendir belki de, o çocuğu bir tek minho sevmişti ama başka kimsenin sevgisine ihtiyacı yoktu zaten.

gülümsemekle yetindi ve her şeye karşı ettiği teşekkürünü minho'ya sarılarak gösterdi. sonrasında gecenin karanlığıyla beraber üstlerine çöken yorgunluğu ancak yataklarına varıp birlikte uyuyarak atabileceklerdi.

jisung sırtını yatak başlığıma yaslamış onu bekleyen sevgilisinin kollarının arasına girdiğinde ilk aklına gelen soruyu sordu, "çiçeklerime kim bakacak?"

çiçekleri jisung için olduğu kadar minho için de önemliydi. jisung'un sevdiği her şey, onun için olduğu kadar minho için de değerliydi bu yüzden çoktan jeongin'e haber vermişti bile.

"jeonginde zaten anahtarın vardı, ona haber verdim. sadece bir hafta sürecek yani çiçeklerine bu kadarcık sürede bakabilirler, değil mi?"

"bakabilirler mi? kiminle?"

"arkadaşının peşinden ayrılmayan arkadaşım hyunjinle tabii ki." jisung ile konuşurken asla kullanmadığı bıkkın bir ton vardı minho'nun sesinde. jisung biliyordu ki jeongin kendisinin kafasını ne kadar ütülüyorsa, hyunjin minhoya bunun iki katını yapıyordu.

jisung "bu hafta bir şeyleri yoluna koyup bizi rahat bırakacaklarını umuyorum." dediğinde minho kahkahasını tutamamıştı.

bakışları gülüşüyle birlikte onda takılı kalırken bir şeyler söylese de artık jisung'un umrunda değildi. arkadaşlarının ilişkileri o an umrundaki son şeydi.

minho jisung'un cevap vermesini bir süre bekledikten sonra yüzündeki ifadeye gülerek onu iyice kucağına çekmiş ve beline sıkıca sarılmıştı. jisung utanarak yüzünü onun boynuna sakladıktan sonra içine yeniden, farklı hislerin aktığını hissetti.

birbirlerine değen göğüslerinden yayılan bir ısı vardı ve ikisinin de içine doluyordu. ne kadar uzun süre sarılsalar o kadar yoğun hissettikleri bu his, çoğunlukla jisung'un derin bir nefes almak ve aldığı bu nefesi minho'nun dudaklarında harcamak için geri çekilmesiyle sona eriyordu. o gece olduğu gibi.


...
yazıp direkt attığım için yanlışlarım varsa kusura bakmayın, güzel geceler.

09:45, minsung ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin