on altıncı bölüm

1.4K 256 88
                                    

saat 09:45; kıskaçlık ve kırgınlık...

seo changbin.

minho yaklaşık altı aydır, yani jisung yeni üniversitesine başladığından beridir bu ismi sıklıkla duymaya başlamıştı. başta sevgilisinin arkadaş edinmesine her ne kadar sevinmiş olsa da bir zaman sonra onu bir başkasıyla paylaşıyor gibi hissetmekten kendini alamamıştı.

changbin jisung'un en yakın arkadaşıydı. jisung'un hayatı iki kişiden oluşuyor olsaydı bu kişiler minho ve changbin olurdu, en azından minho'ya bu böyle geliyordu.

jisung ve changbin kendi hallerinde şarkılar yazıp söyleyen o ikililerdi. changbin söz yazarken jisung müziğe ve aletlere o kadar ilgiliydi ki bir çok enstrüman çalmayı öğrenmiş, prodüksiyon yapmaya başlamıştı. sadece sevdiği için yapmayı seçtiği bu iş bazen onun için zorunluluğa dönüşebiliyordu.

öyle zamanlar minho, jisung'un sabaha kadar bilgisayar başında olduğunu bildiğinden uyumakta zorlanırdı. her ne kadar jisung ona uyumasını tembihlese de o gecenin bir vakti yatağından çıkar ve merakla yan binaya geçerdi. sevgilisi kulağındaki kulaklıklardan kapıyı duyamayacağından kendisindeki anahtarla sessizce içeri girer, bilgisayar başında uykusuzluktan bayılmak üzere olan sevgilisini yanağından öperek korkuturdu.

jisung her ne kadar kaşlarını çatsa da o gecelerdeki en sevdiği an, sevgilisi tarafından kucaklanıp yatağına taşındığı andı. sabah olduğunda minho ondan erken kalktığı için jisung'a kahvaltı hazırlayarak işe gitmek için evden çıkardı. bir yandan sevgilisi yorulduğu için üzülse de, bir yandan da geceleri onu neşelendirmeyi ve sabah ona sarılarak uyanmayı seviyordu.

changbin ve jisung bir takım olduklarından beri birlikte çalışıyorlardı. artık yorucu gecelerde jisung'un yanına gidip onu istediği gibi kucaklayamıyordu. bazen kapıya geldiğinde içerideki gülüşme seslerini duyup geri dönüyordu.

eğer jisung bunu bilse çok üzülürdü ama minho farkındaydı ki iki gencin yanında fazla olgun kalacaktı. o geldiği an ortam ciddileşecek ve hatta varlığından sıkılacaklardı. bu yüzden birkaç haftadır geceleri karşı binaya geçmeyi bırakmıştı.

jisung okuldan çıktığında isterse onu almaya gidiyordu, hatta eskiden ona sürpriz yapmak için erken bile giderdi ama bu birkaç haftada jisung sık sık changbinin evine gittiğinden o aramadan gitmemeye başlamıştı. bu kararın miladıysa bir gün okulda sevgilisini bulamaması ve aradığında jisung'un "haber vermeyi unuttum." açıklamasıydı.

minho her ne kadar kalbinin kırıldığını hissetse de bunu miniğine göstermek yerine kendine sürekli olgun olması gerektiğini söylüyordu. o yaşı kaç olursa olsun anlayışlı ve olgun bir insan olmuştu, olmak zorunda kalmıştı ve bu zorunluluk artık onun karakterini oluşturuyordu. kıskanıp üzüldüğünde kendini çocuklaşmış hissediyor ve kafasını iki yana sallayıp hislerini def ediyordu. edemiyordu.

özellikle o andan sonra; jisung'u almaya gittiği ve onu changbin'e sıkıca sarılırken bulduğu o andan sonra bu çok daha zordu. sevgilisinin yüzü ona dönüktü, yapılı ve kısa olan yüzünü onun boynuna yaslamıştı. minho onlardan biraz ileride arabasının yanında duruyordu. yanlarına gitmek yerine orada durmaya devam edip fark edilmeyi beklemişti ki bu uzun sürmemişti.

jisung gözlerini açtığında tam karşısında ona kırgın gözlerle bakan sevgilisini görmeyi beklemediğinden changbinden hızlıca ayrıldı. onun omuzlarını sıkıp sıcak bir gülümseme vermeye çalıştıktan sonra hızla minho'nun yanına yürümüştü.

jisung yanına geldiğinde minho'nun gözleri changbin'in kırmızı gözlerindeydi. jisung elini tutup onun yanağını öpse de bir kez daha jisung'un gözlerine bakmak istemedi. kızgın mıydı yoksa kırgın mı bilemiyordu, sadece sakinleşmeye ihtiyacı vardı ve bunu o an jisung sağlayamazdı. changbin'in yüzüne bir yumruk geçirmek bile sağlayamazdı çünkü minho bunu neden istediğini bile bilmiyordu.

kıskançlık tenini yakarken elini jisung'un elleri arasından çekip arabaya binmiş ve jisung'un da binmesiyle sessizliğini sürdürmüştü.

minho arabayı evlerinin önüne park ettiğinde ikisinden de hiç ses çıkmadı. bunun yanı sıra inmek için de bir hamle yapmıyorlardı. jisung uzun süredir kaybettiğini düşündüğü sesini kazanmak için boğazını temizledikten sonra endişesini belli eden ses tonuyla konuştu:

"ne düşünüyorsun?"

"neden her gün görüştüğün arkadaşınla vedalaşmanın bu kadar uzun sürdüğünü."

"çünkü..." jisung böyle anlarda minho'nun hislerini belli ediyor olmasını diliyordu. dakikalardır yüzüne bakmamıştı ama ses tonu bunun aksine çok düz ve sakin çıkıyordu. ne düşündüğünü söylemişti ama yine de jisung sadece bunu düşündüğünden şüpheliydi. üstelik, minho'nun sorusuna verebileceği net bir cevabı bile yoktu.

minho "çünkü?" diye sorduğunda sonunda gözleri buluştu ve jisung kalbinin sıkıştığını hissetti. uzaktan biri bu anları gözlemliyor olsa aralarında gereksiz bir gerginlik olduğunu düşünebilirdi ama onlar birbileri için fazla değerlilerdi. minho'nun kalbi kırıldığında o kırıklar jisung'un etine batarlardı.

"bana bir şey anlattı, kötü hissediyordu ve sarılmaya ihtiyacı vardı. changbin'e ne kadar değer verdiğimi biliyorsun.."

"şu an ne hissettiğimi de biliyorsun, değil mi jisung? bunun hakkında biraz düşün olur mu, daha sonra konuşalım."

minho arabadan indikten bir süre sonra jisung da inmiş ve anahtarı alıp evine çıkmıştı. sevgilisinin yanına gitmek ona sarılmak ve kendini affettirmek istiyordu ama bunlar sadece minho'ya kıyamadığı için yapmak istedikleriydi. sevgilisiyse biraz yalnız kalmak istiyordu. ayrıca bu konu hakkında düşünmesini de istiyordu yani kırgınlığının tek bir sebebi yoktu.

jisung kitap okumak için camın kenarına koydukları koltuğuna otururken düşünüyordu. bu kez her gün olanın aksine bir filtre kahveye ihtiyacı olduğunu değil, sevgilisini nasıl bu denli kırdığını düşünüyordu. minho gerçekten kırılmış olmasaydı jisungtan asla uzaklaşmazdı.

bunun changbin hakkında olduğunu biliyordu. birkaç haftadır minho her zaman geldiği halde jisung'un yanına gelmemeye başlamıştı. jisung düşünürken, minhoyla olmadığı her an changbinle olduğunu fark etti. geceleri sabaha kadar changbinle çalışıyor, okul çıkışı kayıt almak için onun evine gidiyordu.

daha birkaç ay önce gittikleri tatili hatırladığında gülümsedi, en son o zaman sevgilisiyle doya doya vakit geçirmişlerdi. o anları yeniden yaratacaklardı ama minho'nun biraz zamana ihtiyacı vardı. jisung'un bu zamanı uzatmaya niyeti yoktu.

...
bu fici tiktokta gördüm? eğer gerçekten seviyorsanız teşekkür ederim. ayrıca 2k olduğu için de mutluyum 🥺

09:45, minsung ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin