13. BÖLÜM / DAVETSİZ MİSAFİR

439 105 30
                                    

MAŞİTA'NIN AĞZINDAN

İçimde bulunduğum duruma bir anlam vermeye çalışsam , hiçbir beceremeden yerimde otururdum. Başıma açılan şu bela yetmiyormuş gibi birde ikide bir karşıma çıkmaya başlayan şu Evlâd'ı mahlukat eklenmişti. Bu kadar abes yerlerde karşılaşmamız artık beni şüphelendirimişti. Beni takip etme ihtimali bile aklıma gelmedi değil . Ama bu fikrimi sesindeki alay ile yerle bir etmişti. Tamam kötü bir fikir olabilirdi. Ama düşünmeden de edemedim. Şuan beni ondan koruyor olmasına şaşırmıştım. Şu beni her gördüğünde bağırıp çağıran adam değil miydi acaba ? Yok yok vazgeçtim tam da o ! Ben olsam benimde düşmanım bile olsa böyle davranılmasına müsade etmezdim. Şuan ki yüz ifadesi ne kadar sinirlenmiş olduğunun bir kanıtıydı.
Sarhoş adam tam bana saldıracakken nedendir bilmem ama birden kendimi Evlâd'ı mahlukatın arkasına vermiştim. Şuan cidden kafayı yemiş olmaydım. Oda sonuçta yabancıydı. Neden ona güveniyordum ki. Kendi hareketlerime yabancılaştığım bir dönemden geçiyordum. Yakın zamanda iyileşmeyi umuyorum.

Adamı tam komalık etmeden araya girsem iyi olurdu. Yoksa benim yüzümden başını belaya sokmasını istemiyorum. Araya girdim ama şu şahısında yanlış anlayacağı zamandı cidden. Neden kötü niyetli bir insana üzüleyim ki . Neyse kızım Maşita , tartışmanın zamanı değil. En iyisi burdan bir an önce uzaklaşmak. Yoksa konu gereksiz yere uzayacaktı. Tam gidecekken kolumdan tutulup geriye doğru çekildim. Bu adam en son yerde baygın bir halde yatmıyor muydu. Ne ara kalktı ki yerden. Öyle sertçe çekti ki dengemi kaybetmiştim. O sırada Evlâd'ı Mahlukat sertçe ona bir yumruk atmıştı. Bunun üzerine oda beni bir hışımla yere fırlatmıştı. Gerisi yoktu. Sadece karanlık ve arada bir duyduğum Elif'in ağlama sesi. Uzun bir zifiriden sonra gözlerimi bembeyaz bir odada açmıştım. Tam odayı keşfe çıkmıştım ki görüş alanıma Elif girmişti. Beni gördüğü gibi baş ucumda ayaklanmış , iyi olup olmadığımı defalarca sormuştu. Çok korkutmuştum onu anlaşılan. Gözleri ağlamaktan kıp kırmızı olmuştu. Elif ile konuşmaya dalmışken , pamuk gibi bir ses duydum yanımda.

" Geçmiş olsun kızım . " Dedi yanımda duran teyze .
Bir an kim olduğunu çıkarmaya çalıştım ama bulamamıştım. Acaba darbeden sonra hafızamı kaybetmiş olabilir miydim diye düşündüm bir ara ama yok , herşey yerli yerindeydi.

" Allah razı olsun teyzecim. " Dedim . Ve biraz utana sıkıla devam ettim.

" Kusuruma bakmazsanız , kim olduğunuzu sorabilir miyim ? " Dedim .

" Asıl sen kusuruma bakma kızım , ben kendimi tanıtmayı unuttum bir an. Ben Asaf' ın babaannesi Fatma . " Dedi kocaman ve samimi bir tebessüm ile .

Asaf mı oda kim . Benim anlamsız bakışımdan anlamış olacak ki Elif , başını hafifçe eğip sessiz bir şekilde :

" Senin şu kahramanın varya , sahafçıda ki o işte. " Dedi imayla.

Elif'in söylediği ile şok olmuştum. Cidden bu Evladı mahlukatın babaannesi miydi. Kadın resmen pamuk şekeri gibiydi. Ama o tam bir gıcık. Ahh , işte kader . Böyle bir adamın babaannesi olmak da varmış kaderinde. Kıyamam sana pamuk şekerim. Adının Asaf onun tam aksine iyidi. Neyse kızım Maşite , seni ilgilendirmez bu konular.

" Ben tanıştığıma çok memnun oldum. " Dedim .

" Bende güzel kızım. Bende. " Dedi merhametle.

Onun neden hastaneden olduğunu merak edip sormuştum. Ama üzülmüştüm durumuna. Rabbim tez zamanda şifa verir inşaAllah. Konu konuyu açmış pamuk şekeri ile güzel bir sohbet etmiştik. Konuştukça konuşası geliyordu insanın.
Bir an aklıma Evladı mahlukatın bugünkü yardımından sonra teşekkür etmem gerektiğini düşündüm. Pamuk şekerinden rica edip onu çağırmasını isteyince yüzündeki memnuniyet beni nedensizce utandurmıştı. Sadece teşekkür edecektim ben , acaba yanlış birşey mi yaptım acaba ?

RUH'U REVANIMWhere stories live. Discover now