14. BÖLÜM / GELİN ADAYI

425 110 95
                                    

ASAF'IN AĞZINDAN

Beynim işlevini kaybetmiş bir şekilde boş gözlerle bakıyordum babaanneme. Söylediği o bir kaç kelime belki yüz defa beynimde yankılanmıştı. Ama gitmesi gereken yere değil öylece duruyordu yerinde .

" Anlamadım , ne dedin ? " Meraklı bir gözle babaannemin ağzından çıkacak cümleleri bekliyordum.

" Ben gelinimi buldum dedim ! " Kurduğu her kelimenin hakkını vere vere üstüne basarak söylemişti.

" Nerden ve nasıl buldun . Hem neden bu kadar acele ediyorsun . Bir yere gittiğim yok ya. Evleneceğimi söyledim işte. Bu kadar üstelemenin ne gereği var ? " Dedim sinirle.

" Acele ettiğim falan yok. Hem ben bilmiyor muyum sanıyorsun. Bana evet diyeceksin ve Allah bilir ne zaman evleneceksin. O işler öyle olmaz oğlum. Senin evlilikle olan düşünceni en az senin kadar biliyorum. Ve bildiğim birşey daha var. Ben karışmasam asla senin bir adım atmaya niyetin yok. " Dedi kendinden emin bir halde.

" Cidden ama Sultanım , neden bu kadar yoruyorsun beni . Evlenince ne olacak yani. Bir türlü anlamış değilim. " Dedim bıkkınca.

" İlerde anlarsın . İyiki diyeceksin bana iyiki benim peşime bu kadar düşmüşsün diyeceksin. " Bunları derken kendinden o kadar emin konuştu ki kendimden şüphe etmiştim bir an .

" Neyse hadi eve gidelim . " Dedi ve hazırlanmaya başlamıştı. Ben ise halen yerimde duruyordum. Fatih yanıma gelip :

" Yanlız kimin kastettiğini merak ettim. Sence kim ? " Merakla.

" Fark eder mi ? " Dedim sinirle ve babaannemin arkasından bende çıkmıştım.
Gereksiz ısrarı üzerine Kara kızla vedalaşmak istemesi üzerine odasına doğru yönelmiştik. Onların da o sırada odadan çıktığını görünce babaannem adımlarını hızlandırıp onlara yetişti. Ne bu sevgi anlayamadım doğrusu.
Yanlız bu kızın dışarda ne işi vardı acaba. Şuan doktor gözetiminde olması gerekmiyor muydu?
Babaannemle konuşup hastaneden bir anda çıkmak istediğini söylemesi beni sinirlendirmişti. Neden acele eder ki . Otur işte oturduğun yerde. Bu ne vurdumduymazlık. Sürekli benden uzakta olan bakışları yine ve yine ben dışında her yere bakıyordu. Ama parmaklarıyla bu şekilde uğraşmaya başlaması ona sinirlendiğimi anlamış olabilir miydi. Bana bakmadan bile nasıl hissetiğimi anlamış olabilir miydi sahiden ?
Saçmala oğlum , neler düşünüyorsun böyle . At bunları kafandan .
Kendi düşünce dünyamdan çıkıp onların ne konuştuğuna baktığımda da , duyduğum şey ile şaşkınlığım artmıştı. Babaannem onları bizim bırakacağımızı söylüyordu. Ve ısrarı üzerine onlarda mecburen kabul etmek zorunda kalmıştı.
Birşey demeden arabayı hastahanenin önüne getirmiştim. Babaannem arada bir sohbet kuruyor sonra durup düşünüp tekrar ediyordu. Bazı sorduğu sorular biraz ilginç olsada üstünde durmadan yola odaklanmıştım.
Babaannemin üst üste Kara kıza seslenmesi üzerine ondan ses çıkmayınca istemsizce telaşlanmıştık. Hayır canım sadece babaannem gereksiz yere endişe etmişti.
Arkadaşıda fark etmiş olacak ki oda , hafifçe koluna dokunmuştu. Kara kız , yeni uykudan uyanır gibi bakıyordu suratına. Yüzündeki bir diğer ifade ise endişeydi. Neden suratında endişe izleri vardı ki. Bir süre onu izlemeye koyulmuştum ki , babaannem" iyiki Asaf ordaydı " diyene kadar onun da bakışları camdan dışarıdaydı. Bunu söylemesi ile oda bana bakmış gözlerimiz kesişmişti. Gözlerinde gördüğüm o utanma , nedensizce hoşuma gitmişti. Ama o her zamanki gibi bakışlarını başka bir yana çevirip oraya odaklanmıştı.
Arkadaşının evine gideceğini söylemiş ona göre yolu tarif etmişti. Biraz sonra varmış , babaannemin vedalaşması üzerine , hızlıca oradan uzaklaşmıştık.
Babaannem yol boyunca sessiz kalmış , sorduğum sorulara kısa cevaplar verip birşeyler düşünmeye devam etmişti. Akşamki konunun olduğunu düşünerek başka da soru sormadan eve varmıştık. Fatih'te bizden sonra taksiye atlayıp gelmişti. Beraber birşeyler yiyip odalarımıza çıkmıştık. Herkez bugün çok yorulmuştu. İyi bir dinlemeyi hak etmiştik. Odama çıktığım da saat 12 geliyordu . Üstümdekileri çıkarıp kısa bir duş alıp yatağa serbestçe bıraktım kendimi. Gözlerimi boş boş tavana dikip yaşadığım korkuyu hatırlayınca, iliklerimde tekrardan hissetmiştim. Ne kadar yoğun ve acı bir duyguydu sevdiğin birini kaybetme düşüncesi. İliklerimde hissettiğim o acı yüreğimde ince bir sızı haline gelmişti. Derin bir nefes alıp ıslak saçlarımın arasında stresle gezdirmiştim ellerimi. Düşünce aralığıma bugün ki diğer olay gelmişti. Sahi neydi arkadaşı ona ne diye seslenmişti. " Maşita " Ne kadar da ilginç bir ismi vardı. Tıpkı sahibine çekmişti. Kızın herşeyi değişik olmak zorunda mıydı !
Bugünkü yaşadığı olay onuda baya korkutmuş olmalıydı. Onu ilk gördüğümde de bembeyaz olmuştu suratı.
Korktuğunu belli etmemek için gösterdiği o çaba...
Sinirden çatılan kaşları...
Naif ses tonundan çıkan o sert laflar...
Ve bir sürü duyguya ev sahipliği yapan koca kahverengi gözleri...

RUH'U REVANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin