*16* Acı

265 19 2
                                    

Lal Yıldız

İdeallerim yıldızlardır benim. Belki onlara ulaşamam ama bana yol gösterirler. Yıldızlara bakmayı, araştırmayı her şeyden çok severim. Uyurken koyun yerine yıldız saymak benim için daha uygun kılınabilir bir durum. Şimdi de evimin verandasına koyduğum hasır sandalyelerden birine oturmuş yıldızları sayıyordum. Sonsuz olan yıldızları...

Şu sıcak havada sanki daha az yıldız var gibiydi. Evimin hemen önünde taksinin durmasıyla bakışlarımı hemen onlara çevirdim. Arabadan önce taksici indi ve arka taraftakini çıkarmaya çalıştı. Üstü yara bere olmuş, bayağı bi' hırpalanmış adamın Adal olduğunu görmemle onlara doğru gittim.

Adal beni görünce sırıttı ve el salladı. Taksici bana "Ablacım al şu adamı. Başıma bir iş açacak." diye yakındı. Artık aralarında ne geçmişse adam bile bıkmış.

"Siz iki dakika bekleyin ben para getireyim." dedim ve eve doğru koşar adım ilerledim. Bir miktar parayı aldığım gibi adama verdiğimde Adal'ı üstüme attı resmen.

"Tekrar teşekkürler. İyi geceler." dedim adama. O da bir şeyler mırıldandı ve arabasına binip gitti.

Ağırlığının çoğunu bana vermiş olan Adal'a baktım. Saat çoktan gece yarısını geçmişti. Çimenlerin üstünden içeri doğru yürürken "Bu saatlere kadar ne işin vardı dışarıda?" diye sordum.

"Gözlerinde kayboldum." dediğinde ona baktım ama o bana bakmıyordu ki. Bunu da nereden çıkardı? Gülerek birkaç adım attığımda Adal sendeledi. Onu tutayım derken ikimiz de yere kapaklandık. Aslında ben yere, o benim üstüme.

Aramızdaki mesafenin az olmasıyla derin derin nefesler almaya başladım. Kalbim hızlı atıyordu ve benim oksijene ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.

Bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladığımda işaret parmağıyla dudağımı kapattı. "Bal dudaklısın sen, konuşma." Bu sarhoş olunca iyice sapıtıyormuş bunu öğrenmiş olduk. Söylediği şeyle dudaklarım kıvrılırken içten içe kahkaha atıyordum.

"Benim annem bugün gitti." dedi. Annesi... Paha biçilemeyen tek şey anne sevgisiydi hani. Neden Adal'ın annesi onu terk etti kendi isteğiyle. Benim annem istemeden de olsa, benim yüzümden terk edişiyle onun annesini bir tutabilir miyim?

Kafasını boyun girintime koyduğunda hareket edemedim. Nefesi boynuma çarpıyordu ve bu beni ürpertiyordu. Kolundan tutup ittirmeye çalıştığımda acıyla inledi. Yüzümü buruşturdum.

"Adal hadi içeri geçelim." dediğimde itiraz etmeden kalktı. Sanki biraz önceki anı biz yaşamamışız gibi kendi kendine evime yöneldi. Arkasından ben kalkarak eve geçtim.

Kendini koltuğuma attığında acıyla yüzünü buruşturdu. Mutfaktan ilk yardım malzemelerini alıp yanına oturdum.

Kaşı, gözü, dudağı, her yeri kanıyordu. "Dizi için sorun olmaz mı?" diye sordum ve tentürdiyotlu pamuğu kaşına bastırdım. "Ahh." nidası çıkarken yüzünü buruşturdu. 

"Dizi için her şey sorun." Sanki oynadığı diziden memnun değilmiş gibi söyledi. Yüzünü temizlemem bittikten sonra malzemeleri kaldırıyordum ki kolu aklıma geldi. Oralara da morluk kremi falan sürsem iyi olacaktı.

"Çıkar üstünü." dediğimde sırıtmaya başladı. "Ne yapacağız?" diye sordu. Pislik. "Vücudun mor mu diye bakacağım." 

"Dolaylı yoldan röntgencilik yapıp kaslı vücudumu süzeceksin." dedikten sonra parmağını suratıma doğru sallayarak "Seni gidi seni. Yer miyim ben bunu? Yerim." diye ekledi ve üstündeki gömleği çıkarttı. Normalde kızmam gerekiyordu ama kelimeleri yuvarlayarak konuşması o kadar komikti ki gülmekten başka tepki veremedim.

Yan Komşu  ✓Where stories live. Discover now